Her bölüm gibi, bu bölümde düzenlenmedi.
"Haaa!!" Tepesinde durup şaşkınca bağıran adamın hiç görmediği bu tepkiyle hızla yüzünü kapadı ve içinden gelen ağlama isteğini bastırmaya çalıştı.
"Neden böyle oldu?" Kendi kendine söyleniyor olsada Erwin gayette duyuyordu onu. Hatta hoşuna bile gidiyordu onun bu hâlleri.
"Senin böyle bir sapık çıkacağın aklıma gelmezdi ya."
"Oi!" Diye bağırıp olduğu yerde ellerini yüzünden çekip üzerine diklensede içindeki iki parmak bir anda içine itilmiş, tükürüğünün nefes borusuna kaçmasını sağlamıştı. Ancak öyle bir inat ve gurur vardı ki üzerinde gözleri kızarsa bile tek gram öksürmemiş olduğu yerde diklenmeye devam etmişti.
"Ha, söyle. Bir şey mi diyecektin?"
Kendisiyle halen dalga geçen adama sinirlice bakıp "Çıkar parmaklarını içimden." dedi emreden bir tonda üstü olsa bile hiç çekinmeden.
"Niye? Daha yeni başladık." İçinden çıkan parmakları sahibinin yüzünde tek bir ifade bile belirmezken iki yana hızlıca itilen ayaklarının arasında bir şey hissetti. Kendisine pantolonunun üzerinden sürtünüyor olsa bile hissettiği büyüklük yutkunmasını sağladı. Şokla gözleri irilensede tepesinde farkettiği adamın hala tanıdığı adam olduğunu farkedince bir anda sakinleşmişti. İki yanına da iki kol inerken sakince nefesler alıp düzce yüzüne baktı. Kolları da iki yanına düşmüş en ifadesiz haliyle bakıyordu artık yüzüne.
Karşısındaki adam yüzündeki şefkatli gülümsemesiyle tekrardan söylendi. "Sana duramayacağımı söylemiştim, üzgünüm."
Artik içinde hiç bir şüphe ve dik başlılığın kalmadığını hissederken içine giren aletle hızlıca ellerini kaldırıp en değer verdiği adamın, komutanının boynuna sarıldı. Ardındansa sessizce kulağına söylenmiş daha sıkı tutunmuştu. "Yavaş ol tamam mı?"
Sarsılan bedenin kıkırdadığını hissederken domates gibi olduğunu bildiği yüzünü boynuna gömdü. Ama nasıl da güzel bir yerdi orası, nasıl da sıcacaktı, nasıl da muhtaçtı?
"Sen böyle yaparken kendimi biraz zor tutarım ama deneyeceğim."
Erwin boynuna sarılan küçük adamın belinden tutup rahat etmesi için sırtını en dizdiği yastıklara dayadı. Utangaçlığı biraz daha geçen adamın gerilediğini farkederken ağlamamak için kendini sıktığı kızaran kaş ve burnundan belli olan adamın saçlarına derin bir öpücük kondurdu. "Lanet olsun, bir insan nasıl bu kadar güzel kokar?" Yıllarca kez aklı hayali almıyordu bunu. Her yanına geldiğinde etrafını saran o kokuyu böyle derince içine çekebilmek muhteşemdi.
Levi biraz daha utandığını hissetti ancak içini dolduran şey onu sürekli dürterken bunu hiç düşünemeyecekti. "Devam etsene artık." Diye söylenmeden duramazken karşısındaki adamın keyifli sırıtışıyla pişman olmuştu bile.
Anında üzerine atılırken aslında henüz yarısının bile içinde olmadığını farketmesiyle başından aşağı kaynar sula dökülmüş hızla bağırmıştı. "Dur, DUR! Yırtılacak."
"Levi senin insanlığın en güçlü askeri olduğuna inanamıyorum şuan. Derin nefesler al ve bi süre sonra alışırsın elbet."
Karşısında ne çektiğinden habersiz konuşan adam için bu çok kolaydı ancak günün birinde götünün yırtılacağını hiç hesap etmeyen biri için bu fazla garip ve boktan bir histi. Tabi bu his Erwin'e kadar sürüyor, konu o olunca çokta takmıyordu ya. Ki bacaklarını daha aralayıp bedenini geri yaslamıştı. İçindeki kendini kanıtlama arzusu hızla büyürken ne bok dediğinden habersizdi. "Acele et bari de hızlı alışayım." Duraksadı. Gözlerine bakarken parlayan maviler anında içinde havai fişekler patlatırken yutkunup farkında bile olmadan açığa çıkan duygularıyla söylendi. "Sert ol."
Erwin suratındaki gülüşün kaybolduğunu hissederken yutkunup sertçe aşağı çektiği bedene yataktan destek alarak kendini bastırdı.
Levi neye uğradığını bile anlayamazken sertçe içine giren şey tüm uzuvlarından kanın çekilmesini sağlayacak kadar büyük bir acı doldurmuştu bedenine. Öyleki içinin yarıldığına emindi. Arkasından yediği darbeyi ta karnının en derinlerinde hissettiği sertlik sanki midesine bile kamçı vuruyordu da tüm organlarına işlevini kaybettiriyordu.
Altında tüm bedeni titreyen adamın zaten küçük olan gözbebeklerinin kaybolduğuna şahit olurken daha da tahrik olmuş ve onun içindeyken bile büyüyebildiğini farketmişti. Kendini hızla geri çekerken Levi'ında nefessiz kaldığını ve kendine sıkıca tutunduğuna şahit oldu ancak bu onu tahrik etmekten başka bir işe yaramamış ve kendini daha hızlı saplamasını sağlamıştı. Öyleki iyice nefessiz kalan adamın üzerinden dudaklarına uzanıp nefesini verme gereği duymuştu. "Hey, nefes al."
Levi sanki nefes alaması gerektiğini yeni hatırlamışcasına bir tepki verirken derin nefesler almayı ihmal etmemişti.
"İstersen biraz yavaşlayalım." dedi Erwin kendinde asla bulamadığı bir güçle arkadaşına bir şey olacak korkusuyla ancak hızlıca boynuna dolanan kollar bunun tam tersini söylemişti. "Hayır hayır, hoşuma gittiği için..." Duraksadı ve gözlerine bakmaya utanırken 'tch'layıp devam etti cümlesine. "Hoşuma gitti."
Erwin ne şartta olursa olsun kendini tutan adamdan aldığı iltifatla kendini daha fazla tutamayıp içine bir kere daha bastırdı bedenini. Ne olduğunu anlamadan inleyip, kucağında kendini sıkan adamla doğru yolda olduğunu anlarken içinde gelgitler yapmaya başladı ve daha fazla kendini tutma gereksiniminde bulunmadı.
Erwin'in kucağında öylece inlerken bile artık kendine saygısının kalmayacağı kadar tahrik olduğunu hissediyordu. Öyle ki yaptığı hiç bir hareket, çıkardığı hiç bir türlü ses umurunda bile değildi. Vücudunun alışık olmadığı, bu denli bedenini karıncalandıran ve heyecanlandıran duygunun varlığının sebebinin Erwin olması ise başka bir zevk uyandırıyordu her defasında. İçini her doldurduğunda bundan zevk alıyor, daha ileri gitmesi için yalvaracak kadar hoşlanıyordu bundan. Artık bozuk olduğunu bile düşünmüyordu.
"Daha hızlı yap." Diye inlemelerinin arasından söylendi halen kendini tuttuğunu bildiği adama. Ancak bu Erwin'nin kötü mü yapıyorum acaba diyip gaza gelmseinden başka bir işe yaramamıştı ki daha sert darbelerle bedenini yatağa bastırarak üzerinde doğruldu.
Levi dediğine diyeceğine pişman olduğu cümlelerin ardından büyük büyük inleyerek boşalırken üzerindeki adamın içini dolduran sıcaklığıyla kalbi teklemiş kendisini daha fazla parçalamasını isteyecek kadar azgın bir hale gelmişti. Aklı hayalinden geçmeyecek şeyleri yaptığı kişinin bir erkek olmasını geçmiş en yakın arkadaşıydıda ve o bu saatten sonra düşüncelerine hakim olabilir miydi pek sanmıyordu.
Üzerinde ki adam içinden çıkmadan öylece yığılırken mis kokulu başına bir öpücük koymadan edememiş ve gülümsemişti. "Çok güzelsin."
İki kelime onu bu kadar mutlu edememeliydi değil mi? Ayrıca bir erkeğe söylenmesi kadar saçma bir şey olmayan iki kelime.
Yinede mutluydu işte. O kelimeler Erwin'in ağzından çıktığı sürece de sorun yoktu zaten.
Bir kitabın daha sonuna geldik.
Öncelik varlığınız olmak üzere, size dair her için teşekkürler. En güzel duygularımın tanrıçaları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET - ERURİ +18 |Tamamlandı|
FanfictionAnimenin arka planında bir yerde olmuş olabileceğini düşündüğüm bir kaç smut bölüm. Boş yapacak olan yiyorsa girsin, Eruri'ci tayfa savunmak için muhtemelen burada olacaktır. Yayım ve yazım başlangıç tarihi: 10/10/2021