XXXVI. 'free'

175 24 83
                                    

"Bu amına koyduğumun çocuğu neden burada?"

"Chuuya-san!" Atsushi, yanında oturan sarışın çocuğun kulaklarını kapatırken, yüzünde dehşete düşmüş gibi bir ifade vardı. "Çocuklar var."

"Sen de çocuksun, Atsushi." Dazai, beyazlı çocuğun ensesine elini şaplatarak gevşekte güldü. Tüm tayfaya artı olarak Dazai, Kunikida ve Chuuya Sheeps'in bodrumundalardı.

Geçen gün yaşanan dikizleme olayından sonra Kunikida bir daha Teruko ile aynı sınıfta olmamaya yemin etmiş olmasına rağmen, Dazai'nin piçliği sayesinde küçük kızla yan yana durmak zorundaydı.

Uzun boylu adam Atsushi'nin omzuna koyduğu eliyle birlikte, Chuuya'ya göz kırptı. "Chuuya, ayıp oluyor neden amına koyduğum diyerek özelimizi ortaya koyuyorsun?"

"Oğlum seni bir si-" Elinin altındaki atari kolunu yerinden sökmek istercesine çekti, turunculu adam. Karşısındaki kahvelinin nefes almasına bile tahammülü yoktu. "Neden burada bu Tachihara? Herkesi sokmuşsun göt kadar yere." Çocuklar yüzünden küfür edemiyordu ama bu sinirini kızıl çocuktan çıkartamayacağı anlamına gelmiyordu.

"Harbiden, hadi biz burdayız da... Yetişkinler neden burada Micchan?" Junichiro, yanında oturan kaostan beslenirmişçesine keyifli görünen çocuğa doğru fısıldadı. Michizou aniden herkesi Sheeps'e çağırmış, gelmeyenin vatan haini olduğunu söyleyerek milli duygularına yüklenmişti.

"Onların fikirleri lazım çünkü."

"O zaman biz neden buradayız gerizekalı? Tek başına konuşsaydın." Chuuya neredeyse Dazai'nin yakasına yapışmış, onu dışarı atacaktı ki, kendi aralarında fısıldaşan iki gence doğru cebinde taşıdığı küp şekerlerden birkaçını fırlattı.

"Çirkinleşmek istemiyorum Tachihara. Bir an önce konuş, gitsin şu."

Tam alınlarının ortasından vurulan ikili birbirlerine 'nasıl bir tehlikenin içindeyiz' dercesine baktıktan sonra, yara bantlı olan boğazını temizledi.

"Değerli dostlarım, saygı değer büyüklerim... Ne diyeceğimi unuttum bir saniy-hah tamam- şimdi bildiğiniz gibi biz -Jun, Sushi ve Micchan olan biz- bu sene üniversite sınavına gireceğiz. Jun ve Atsushi'nin hedeflerini bilmiyorum ama benim henüz bir hedefim yok." Konuşurken sürekli sağa sola kıpraşıyor, ağzıyla yüzüyle oynuyordu. Cümlenin sonunda doğru pantolonunu düzeltip, kendini üç yetişkinin ayağının dibine atarak "Kulunuz köpeğiniz oluyum, bize bir yol gösterin!" diye yalvardı.

Ayaklarının dibinde onlara yalvaran bu kızıl çocuk... Gerizekalıydı. Evet gerçekten üç yetişkinin de suratında mal bu ifadesi vardı. Şaka değil. Can sıkıcı ama gerçek.

"Kalk ayağa çocuk, düzgünce söylesen yine fikir verirdik. Yalvarman biraz şov." Sarışın adam gözlüğünü burun kemeri üstünde kaydırıp, yerdeki çocuğun kolundan tuttu. Öğrenciler, Kunikida'yi ürkütürdü ama ayaklarına kapanmasına da gerek yoktu.

"Kunikida-kun'a katılıyorum, Tachihara-kun. Hem Chuuya ayaklarının dibinde birinin olmasını haketmiyo-" Karnına yediği dirsekle 1.80 boy birden 0.80'e düşmüş, kahveli adamın nefesi kesilmişti.

Tüm bunları dizinin üstünde izleyen Michizou o an Chuuya'da Gin'i gördü. Gin de görüntüsünün aksine fazla güçlüydü. Kehribar gözleri anlık aydınlanma ile parlarken istifini hiç bozmadan tespitini sundu.

"Chuuya-san küçük askerler yetiştiriyor. Önce Kyouka, sonra Gin. Bu küçücük kızların bu kadar güçlü olmasının başka bir anlamı olamazdı. Olayını çözdüm Chuuya-san."

Chuuya'nın mavi gözleri anlık sinirle parlarken, titrek bacaklarının üstüne kalktı, Michizou. "Özür dilerim, Chuuya-san..."

Olaylardan kopuk çilli çocuk, anlık bir sessizlikte kuş gibi cıvıldadı:

Moonlight | TachiGinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin