XXVIII. 'love u too'

219 23 83
                                    

Tek başına oturduğu tozlu koltukta uyuklarken, düşen başını çenesine dayayarak saate baktı. Buluşma saatlerinin üstünden neredeyse yarım saat geçmişti ve ortalıkta hiçkimse görünmüyordu.

"Nerede bu aptallar?"

Oturduğu yerden kalkıp bunaldığı için pencereyi açmaya çalıştı ama suratına çarpan soğuk havayla titreye titreye geri kapattı, kızıl çocuk.

Son günlerde Yosano'yla ilgilendiği için uyumakta zorlanıyor, onu yalnız bıraktığında tekrar bayılacakmış gibi hissediyordu. Özellikle geceleri çok daha panik dolu geçiyor, evin içinde çıt çıksa koşa koşa tüm evde genç kadını arıyordu. Ona bir şey olursa abisi ağzına sıçardı.

"Selam!"

Kapıdan aynı anda giren Atsushi ve Junichiro'nun yüzündeki mutlu ifadeye yorgun gözlerle bakıp, hesap sorarcasına "Neredesiniz siz saatlerdir?" diye çemkirdi. "İkinizi manita yapmakla hata etmiş gibi hissediyorum. Üçüncü kişi olmayı kaldıramam haberiniz olsu-"

"Biz sevgili değiliz Micchan."

"Sen onu benim külahıma anlat, yalan makinesi." Kollarını önünde bağlamış, trip atarcasına karşısına ve yanına oturan çocuklara baktı.

"Aslında... Biz gerçekten s-"

"Ay susun be, yalan ağzınıza yuva yapmış resmen. Gin'le benden daha sevgilisiniz." Olmayan uzun saçlarını yanında oturan çocuğa doğru savurup kafasını diğer tarafa çevirdi, Michizou. Burnundaki yara bandının kaşındırdığını hissettiğinde çekip çıkardı, arkadaş ortamında sivilce izlerini gizlemeye gerek yoktu.

"Ah bu konu açılmışken... Atsushi bana, benim ona aşık olduğumu bildiğini söyledi. Kuşlar söylemiş. Bu kuş acaba geveze, kızıl saçlı, yara bantlı bir orospu çocuğu olabilir mi?" Turuncu saçlı çocuğun gözleri cevap beklercesine kehribarlara sabitlendiğinde, "Ne münasebet." dedi Michizou. "Ne ayıp ithamlar bunlar böyle, Tanizaki Junichiro."

"Sana bundan sonra tek bir sik söylemem. Atsushi'ye söz verdiğim için şuraya seni domaltmıyorum, haberin olsun."

"Senin iyiliğin için söyledim."

"Sana söyleme demiştim."

"Söylemem çok da bir şey değiştirmedi, aklı olan zaten senin vurdurduğunu anlardı."

"Lan!" Junichiro oturduğu puftan, saf bacak gücüyle koltuğa fırladığında Atsushi ikisinin arasına kendini atıp, tartışmayı sonlandırmak için çabaladı.

"Michizou-kun bana aşık olduğunu söyleyene kadar, benden nefret ettiğini düşünüyordum, Jun. Belki de söylemesi bu açıdan iyi olmuştur, ha?" Atsushi, turuncu çocuğun ateşini söndürmek için bir şeyler gevelerken, Michizou, oturduğu yerden deli dana gibi kalkıp, deponun köşesindeki atari makinesinin arkasına saklandı. "Bak iyiliğini düşündüğümden hep, aşkım."

"Sus lan."

Junichiro, sakinleşip yerine oturduğunda kızıl çocuk saklandığı yerden çıktı.

"Madem sevgili değilsiniz, o zaman aranızdaki şeyden biraz bahsedin."

"Burada olmaz. Naomi ve diğerleri her an gelebilir." Kahve gözler tekrar içine dönmüş gibi parlaklığını yitirmiş, telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı. Naomi'yi bahane ettiği açıktı, bu konu hakkında konuşmak istemiyordu.

"Pıst, sen anlat." Kendini koltukta adeta Atsushi'nin üzerine atıp, kafasını yaslayacak bir aradı. Sanki kafasını koyduğu yerde uyuyacaktı.

Atsushi, kızıl çocuğun telaşını görüp, kolundan tutarak dizine doğru çekti. Masal anlatırcasına, kısık bir sesle konuşmaya başladı:

Moonlight | TachiGinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin