Herkese merhaba!
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.
Uzun zamandır aklımda böyle bir hikaye yayımlama vardı ve siz de zaten benden yeni bir Liskook istiyordunuz. Bu da benden size bir yeni yıl hediyesi olsun.
Umarım yeni yıl size mutluluk, huzur ve iyi olan tüm şeyleri verir. En önemlisiyse kendinizi sevmeyi öğretir umarım.
Bu hikayenin de çalma listesine profilimdeki linkten ulaşabilirsiniz.
Bana ulaşmak için Instagram hesabım: nh.turan
Hepinizin yeni yılı kutlu olsun!
İyi okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
Seviliyorsunuz. ♥
Kulaklığımdaki şarkının sözleri suya damlatılan bir damla gibi rüyamın beyaz perdesinin önüne çekilen bir karartı olduğunda yerimde sıçrayarak uyandım ve gözlerimi hızla açtım.
Başımda inanılmaz bir ağrı vardı ve hemen yanımdaki koltuğa düşen kulaklığımın teki yere düşmek üzereydi, bir elimle gözlerimi ovalarken diğeriyle de kulaklığı düşmeden birkaç saniye önce havada yakaladım.
Esnerken daha az önce başımı yasladığım camdan dışarıya bakmayı akıl ettim ve zifiri karanlığı gören gözlerim ardına kadar açılırken telefonumun ekranını açarak saate baktım.
''Hayır!'' dedim şiddetle ama sesim yalnızca benim duyabileceğim kadar yüksek çıkıyordu, sanki ne kadar çok fısıldarsam o kadar çok şiddetli olacaktı. ''Hayır, hayır, hayır!''
Kalbim heyecandan ağzımda atıyordu ve bakışlarım lazeri takip eden bir kedi gibi etrafta dolanıyordu ama nafileydi, ne benden başka bir yolcu vardı ne de içime su dökebilecek olumlu bir şeyler bulabiliyordum.
Bulunduğum vagonun kapısı açıldı ve elinde küçük, beyaz bir fener olan mavi takımlı bir adam geldi.
Kıyafetinin üzerindeki simgelerden onun kondüktör olduğunu anladım.
Aferin akıllı şey, dedi sonunda konuşmayı seçen diğer Lisa. Uyuyakaldığın yetmiyor, bir de üstün zekanla ne güzel tespitlerde bulunuyorsun sen!
Elimle kafama vurduğum anda benimkilere bakan gözleri görünce elim havada kaldı, yüzüme aptal bir gülümseme yerleştirerek adamın beni deli zannetmemesi için kafamı yana yatırıp aptal aptal gülümsedim.
''Burası son istasyon.'' dedi adam, bakışları üzerimi taradı. ''İnmeniz gerek.''
Kafama vurmak için havada duran elimi kahverengi, omuzlarıma kadar gelen saçlarımın arasına daldırdım ve ne zaman bir konu hakkında düşünsem yaptığım gibi kafamı kaşıdım.
''Ben uyuyakalmışım.'' dedim mahcup bir biçimde ve içimden de yaptığım salaklığa küfür ederken, bir yandan da son sefer olmaması için dua ediyordum. ''Buradan Seul'e giden tren kaçta?''
''Bu son tren.'' dedi adam, bakışlarından artık aptal olduğuma karar verdiğini anlamıştım. Haklıydı da, yolculuk esnasında uyumak benden başka kimin yapacağı bir hata olurdu ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
red bridge | tamamlandı
Cerita PendekŞimdi bir tren kaçırıyorsun, çok geçirdi saatlerini bu şehirde. Sen, kaderinin ağını çoktan ördüğünü zannediyorsun; bilmiyorsun ki o başladı geçmişte. Bak gökyüzüne. İlk kar düştü kırmızı köprüye. @2021, allexithymia. -31 Aralık 2021-