Bir önceki bölümde ayrılma mevzusunu en derinine kadar anlatmıştım şimdi ise babamın, beni almaya çalışma bölümünü anlatacağım.
(Ben 1.5 yaşındayken; Hakim, velayetimi anneme vermiş...)
Bundan uzun uzun zaman önce ben 5-6 yaşında bir çocukken annem tarafı bana baba kelimesinin kavramını pek öğretmemişler. Bende zeki bir velet olduğumdan dolayı haklı olarak anneme, "Anne benim babam nerede?" sorusunu sormuşum ve annemin bana cevabı "Senin baban sen küçükken öldü." oldu. Bende oluşan travma hissini anlayabilir misiniz? pek sanmam.
Bu olayla birlikte küçük aklımı daha da kaybetme noktasına gelen ben, her gün daha da şımarık bir velet oluyordum. Ta ki bir gün kapıya 2 adam gelene kadar. O iki kişi anneme "Mehmet Nerede?" diye sorunca, Annem de , "Mehmet evde yok" diyor. Bunun üzerine bende "Ben buradayım. Siz kime baktınız? " deyince dışarıda bekleyen iki kişi "Buraya gel. Seni çok özledik." demesi de hayli kaçınılmaz.
Bende annemin gözleri içine bakarak gidiyim mi? gitmeyeyim mi? diye onay beklerken annem kaşlarını çatarak içeri şeklinde bir hareket yaptı. Bende içeri koşarak gittim. Dışarıda bağrış, çığrış derken annem beni o iki adama göstermedi.
Yaklaşık olarak 2-3 gün geçince komşumuz bana "O gelenleri tanıyor musun?" deyince bende "Hayır, bilmiyorum." dedim. Bunun üzerine komşumuz "O motoru süren kişi senin baban, arkasındaki kişi ise enişten." cevabını verdi. Bende bunu duyunca hemen annemin yanına giderek "hani babam ölmüştü? Sen yalan söylemişsin!" diye bağırınca dayak kaçınılmaz oluyor :)
Gel zaman git zaman bir araba içinde iki adam yine geldi ama onları tanımıyordum. Beni aramaya başladılar. Bende korktuğum için bir o eve, bir o eve kaçıyordum. (İki evimiz yan yana)
En sonunda beni yakalamayı başaran iki kişi "biz polisiz, seni görmeye geldik. Sana bir sorumuz olacak, Erkek adam korkmaz." diyerek beni sakinleştirerek bana "Sen babanı görmek istiyor musun?" sorusunu sordular. Bende annemin tepkisini merak ettiğim için annemin yüzüne baktım ve onun cevabı yine -kaşlarını çatarak ve ses çıkartmadan- net bir "hayır" oldu.
Ben ise bu sefer onu dinlemeyip "Evet, Babamı görmek isterim." diye bir cevap verdim. onlar da bana "Sen babanı seviyor musun?" diye bir soru yönelttiler, bende gergin bir şekilde "Babamı daha önce hiç görmedim. Nasıl görmediğim birini seveyim?" diye bir cevap verdim. Polis abilerim bunun üzerine gittiler.
Onlar gittikten sonra annemin sinirini bana bakışından anlıyordum. Ama neden bu kadar sinirli olduğunu, arkasındaki sebebi anlamıyordum.
Aradan 2 gün geçti ve motorla gelen iki kişi (babam ve eniştem) tekrar gelerek beni görmek istediler. Annem bu sefer yine "Hayır!" deyince babam da elindeki kağıdı göstererek (mahkeme kararıymış) "Çocuğu görmeye hakkım" var diyor. Annem de mecburen göstermek zorunda kalıyor. Babam ve enişten beni alıp mükemmel bir gün geçirtiyorlar.
Olayın arkaplanı ise şöyle annem ilk gelişlerinde vermeyince, Babam da EGM'ye giderek suç duyurusunda bulunmuş. Bunun üzerine polisler gelerek annemin ve benim fikrimi sormuşlar. Benden olumlu bir yanıt alınca da babamın beni görmesinde bir engel kalmayarak beni görmeye hak kazanmış. Ve bu bölüm de burada bitmiş...
==Okuduğunuz İçin Teşekkürler, Oy Kullanmayı Unutmayınız!==
==BÖLÜM SONU==
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Talihsiz Hayatım
Non-FictionHayatımda yaşadığım ne yaşaması tüm hatırladığım anıları sizinle paylaştığım bir eser. ZORGB'nin bire bir ağzından uyarlanan bir kitaptır. Telif: Tüm Hakları Saklıdır - ©2021 İçeriğin Hiçbir Şekilde Kopyalanması, Çoğaltılması ve Dağıtımının Yapılma...