1.Bölüm-Eski

569 24 13
                                    

Atpek'in bir nevi sembolü haline gelen nihale biliyoruz ki mazilerinden kalan bir parça. Bugünkü akıbeti belli olsa da hikayenin tamamını yazmak istedim. Umarım beğenirsiniz.

Hacettepe koridorlarında hep olduğu gibi ağır bir hava hakimdi,ilkbaharın ilk aylarında, güneş içeriyi loş bir şekilde aydınlatabiliyordu henüz.
İpek Tekin kulüp toplantısından çıkmış panolara afiş asıyordu. Şu sıra ayrıca gerginlik ve yorgunluk vardı üzerinde gezi düzenlediğinden dolayı.
Milyonlarca yerle görüşmüş,izinler alınmıştı artık. Sıra insanlara duyurmaktaydı.

Elindeki son afişi de astıktan sonra geriye çekilip kafasında bitirmesi gereken tonla iş bir bir sıralanmaya başlarken bir çift gözle karşılaştı.

Ateş: Oo İpek, başlamışsın yine kırtasiye işlerine.

Yavaşça astığı afişe baktı. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluşmasıyla eş zamanlı olarak.

Ateş: Trekking,ha! İpeeek,onca insanı dağa tırmanmaya bir tek sen ikna edebilirdin zaten. Bir insan neden trekking yapar ki? Mesela-

İpek: Ateş fikrini sorduğumu hatırlamıyorum. Katılmak istersen ismini yaz ama,habitatından seni ayırmayı istemem.

Bunu söyledikten sonra cevabını dinlemeden ayrıldı İpek. Ateş'e laf sokmanın verdiği mutlulukla yüzüne o güzel gülümsemesini yaymış bir sonraki yapılacak işe doğru yola koyulduğunda, loş koridorları aydınlattığının kendisi farkında değilse de,geride bıraktığı kişi mest olmuş kendisini izlemeye devam ediyordu.
***
Elindeki listeye son bir tik attı İpek. Herkes otobüse binmiş,hiçbir eksik yoktu. Yaklaşık 10 dakika sonra kalkacak olan otobüsün yanında biraz oturup soluklanmak istedi.

Ateş: Trekking Kulübü başkanı İpek Tekin, makam arabanızı mı bekliyorsunuz yoksa?

Gelen tanıdık sesle soluna doğru döndü İpek.

İpek: Ateş ne işin var senin burada?

Ateş: Bu iş de bitti sayılır,hadi yine iyisin bak. Dedim ama ben sana bunca insanı tek sen ikna ederdin diye.Ben hariç.

İpek: Seni ikna etmek istesem,ederdim. Hem senin gelmeyeceğini biliyorum. 'Ne gerek var İpek, toprak çamur içinde.' ashabımı bozmayacak mısın? Ayrıca kafa dinlemek istiyorum,senden uzakta.

Ölse dahi belli etmeyecek olsa bile biraz bozulmuştu Ateş. Yine de bu etkinlik onun çizgilerini aşıyordu. Sadece ona görüşürüz demek istemişti. Ne de olsa kamp da yapacaklarından 1 hafta göremeyecekti onu.

Ateş:Hadi izcilerini al git sen, şarkı falan da öğret hatta.

Derin bir nefes alıp yüzündeki gülümsemeyi silerek ciddileşti Ateş ve ekledi:

Ateş:Görüşürüz İpek. Ben yokken uğraşacak başka birini bulma tamam mı,pabuç aramak için ben de trekking yapmak zorunda kalmak istemem.

İpek de belli belirsiz gülümsemişti. İçinden geldiği gibi davranıp kollarını Ateş'in boynuna doladı.

İpek: Görüşürüz.

dedi ve otobüse bindi. Camın kenarına oturup çalan müziği dinlemeye başladı.

//1 hafta sonra//

İpek Tekin geziden dönmüş, oldukça yorgun bir şekilde sabah 9 dersine girmiş,uykusuzluk ve yorgunluktan ölüyordu. Bıkkınlıkla çantasını yanındaki sandalyeye atıp kendisi bir kahve aldı ve oturdu. İçeriye gelen kişiyi görünce hemen seslendi.

İpek: Orhaaan, buradayım. Gelsene.

Elindeki kahvesiyle boş boş etrafa bakan Orhan, arkadaşının seslenmesiyle kararlı adımlarla yanına geldi.

AtPek◎Hekimoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin