Tavaf, İslâm'dan önceki toplumlarda da mevcuttu. Yani Kur'ân'ın getirdiği yeni bir şey değil. Tavaf, bir çok toplum'da apaçık gözükmektedir. Bunlardan bir kaçı Müslümanlık öncesi İranlılar, Hindular, Budistler ve Romalılardır. (1) "Tavaf" geçmişi çok eski bir ibadet şeklidir.
"Tavaf" çok eski bir ibadet olduğu için, üç büyük sami dinde de görülüyordu. Sabiîlikte de "tavaf" yapılıyordu. (2) Ve Sabiîlik Arap toplumunu etkileyen bir inançtır.
Gördüğünüz üzere, bir çok hatta her inançta "tavaf" ibadeti mevcuttur. Câhiliye Devri'nde de Araplar, Kâ'be'yi tavaf ediyorlardı.
Ali Osman Ateş, şöyle anlatıyor: "Ka'be'nin tavafı Cahiliye devrinde de devam etmiş ve eskiarapların ibadet hayatında çok ehemmiyetli (önemli) bir yer işgal etmiştir." (3)
Tüm kaynaklar hem fikirdir.
Ali Arslan'da aynı fikirdedir: "Kaynaklarımızın bildirdiğine göre, câhiliyye devrinde de, Kâ'be özel birkıyafetle tavaf edilir; Mekkeliler özel bir kıyafet satarlar, bu kıyafeti satınalamayanlar çıplak tavaf ederlerdi.
Öyle ki bu putlar, genel olarak kayalardan veyahut taşparçalarından oluşuyordu. Putların önünde kurban kesmek veya amaçlarına ulaşabilmek içinYüce Allah'la aralarında aracı olmalarını talep etmek, onların önemli dinî ritüelleri olarakdeğerlendirilebilir." (4)
İsrafil Balcı, "Kabe'yi tavaftan sonra veya muayyen zamanlarda bu kutsal mekanları ziyaret eden Araplar tıpkı Kabe'ye olduğu gibi, putlara da hediyeler takdim etmeye başlamışlar, onlar adına kurbanlar kesip etlerini aralarında paylaşmayı gelenek haline getirmişlerdir." (5)
"Namaz ve oruç gibi ibadetlerin yanı sıra, hac menasikiAraplar için ayn bir öneme sahipti. Kabe'ye saygı, onu tavafetme, umre yapma, Arafat ve Müzdelife'de vakfe, kurban kesme gibi dini ritüeller sürdürülüyordu." (6)
"Son olarak şunu hatırlatalım ki dini inancın bir yansıması olarak Araplar arasında sünnet olma, ölüleri yıkayıp kefenleme, cenaze namazı kılma, cünüplük nedeniyle gusül abdesti alma ve bu haldeyken Kabe'yi tavaf etmeme, Kabe etrafında el çırpıp dua etme (namaz kılma), oruç tutma, yağmur duasına çıkına gibi değişik ritüeller mevcuttu." (7)
"Cahiliye dönemindeki Arapların putlara tapmakla birlikte, aynı zamanda gökleri, yeri ve bunlar arasındaki her şeyi yaratan Allah'a inandıklarını belirtir. Aynca tavaf yaparken Allah'ın eşi benzerinin ol matlığına ve davetine icabet etmek amacıyla Beyt'i tavaf ettiklerine dikkat çekerek getirdikleri telbiyelerden örnekler verir.
Cahiliye dönemi Araplarında Allah inancının varlığı bizzat ayetlere yansımıştır.
Onlar hac ibadeti sırasındatelbiye getirirken Allah'ı anarlar ve "Buyur Allah'ım, buyur!"telbiyeleri eşliğinde Kabe'yi tavaf ederlerdi." (8)
Sadece Hz. Muhammed, "Tavaf"la ilgili bir kaç tane devrim yapmıştır. Yani yine Câhiliye devri uygulamasıdır fakat reformize edilmiştir. Araplar, Kâ'be'ye saygılarını sunmak için Hac ve Umre yaparlardı. Hac ve Umre, Câhiliye devri gelenekleridir.
Câhiliye Devri'nde ki Araplar, Kâbe'yi tavaf ederken kurban eserlerdi. Bu gün de aynı şekilde Müslümanlar, kurban kesmektedirler.
İlâhiyatçı, Prof. Dr. Hakkı Önkal: "KURBAN kesmek hacca gidenlere farz kılınmış bir ibadettir. Nasıl ki hacca gidenler Kâbe'yi tavaf eder, Arafat'a çıkar. Haccın bu tür ritüelleri vardır, kurban kesmek de haccın ritüelleri arasındadır, farzdır. ... Hanefi mezhebi kurban kesmeyi vacip olarak nitelendirirken, diğer mezhepler sünnet olarak yorumlamıştır." (9)
"Kuşkusuz Câhiliye Arapları putlarına değişik şekillerde tapıyordu. Hediye takdimi, tavaf, kurban, hac, zekât, metaf alanına temizlenmeden girmeme, adak, telbiye,yemin etmek, kutsanmak amacıyla dokunmak ve isim koyma uygulaması gibi uygulamalaronların ibadet şekilleri olarak değerlendirilebilir.
Bu tür ibadetlerin esas amaçlarını sağlık, afiyet, servet kazanmak, savaşlarda zafere ulaşmakveya erkek evlât sahibi olmak gibi imkânlara ulaşabilmeleri için putların ilgi, yardım veya şefaatine ulaşmak şeklinde özetlemek mümkündür.
Câhiliye Araplarının büyük bir çoğunluğu Yüce Allah'ı tanıyor, onu yaratıcı oluyor biliyor,dualarında veya yeminlerinde O'nun adını sıkça anıyorlardı.
Başlarına bir sıkıntı geldiğinde dua ediyor(dı)" (10)
Daha fazla kaynak vermeye, kanıt göstermeye gerek yoktur herhâlde! "Tavaf" Câhiliye devri'nden kalma bir âdet olarak geçmiştir İslâm'a hem de İslam "Cahiliye Devri"ni kötülese de..
Gerçi yazacak çok şey var. Fakat ben burada "Tavaf" konusunu işledim ve sonraları da başka âdetlere de gireceğiz.
Yani özet olarak: Araplar İslâm önce, Allah'a tapıyorlar saygı gösteriyorlardı. Kâbe'yi kutsal kabûl edip ona saygılarından, Kâbe'yi tavaf ediyorlar ve Kurban kesip, çeşitli ritüeller ve ibadetler yapıyorlardı. Aynı Kur'ân'ın Ankebût Suresi'nin 67. Ayeti'nde: "Mekke kutsaldır" ve Neml 91'de "Allah, mekke şehrinin rabbidir." ve Şûrâ 7'de: "Mekke şehirlerin anası" denmektedir. Yani bilindiği gibi Câhiliye Arapları'da Kabe'yi kutsal görürlerdi. Bu inançlar aynen İslâm'a geçmiştir. Sadece Hz.Muhammed aynı inançları alıp, inancın içinde ki bir kaç şeyi değiştirip, aynen islâm'a sokuvermiştir.
Biz hâlâ putperest Arabın dinine inanmaktayız. Ve islâmcıların diğer putperestlere söverken, kendilerinin putperest olduğunu unutmasınlar. Gerçi her kâvîm kendi putunu savur ve korur, bu yüzdendir saldırganlıkları.
Aynı gelenekleri sürdürüyorlar. Meselâ en basitinden:
1- Şeytan taşlamak.
2- Yedi kez kabe'yi tavaf etmek. Hepsi eski Arap paganizminden kalan inançlardır. (11)
Tavaf zaten bir çok eski inançta bulunan bir ibadet şeklidir. Bunların örneklerini yazımın başında söyledim zaten.
Düşünen bir toplum için KAYNAKLAR vardır!
NOTLAR:
(1) Doç. Dr. Ali Osman Ateş - İslâm'a Göre Cahiliye ve Ehl-i Kitab Örf ve Âdetleri, s. 153-154.
(2) Turan Dursun - Din Bu, c.2, s. 25.
(3) İslâm'a Göre Cahiliye ve Ehl-i Kitab Örf ve Âdetleri, s. 154.
(4) Bazı Hadislerde Değinilen Cahiliyye Devri Hac Uygulamaları, Tarih Okulu Dergisi, Haziran 2015, Yıl 8, Sayı XXII, ss. 63-81, s. 69.
(5) Peygamberlik Öncesi Hz.Muhammed, s. 55.
(6) Peygamberlik Öncesi Hz.Muhammed, s. 77.
(7) Peygamberlik Öncesi Hz.Muhammed, s. 79.
(8) Peygamberlik Öncesi Hz.Muhammed, s. 79-82.
(9) HaberTürk, 27 Ekim 2012.
(10) Abdurrahman Okuyan - Arap Yarımadası'nda İslâm Öncesi Dinî Yapı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 108, İlâhiyat, 1/2008. s. 1-28.
(11) Ümit Savaş - Araf'ta Kalanlar, s. 491.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden İnançsızım?
Non-FictionBu kitap niye inançsız olduğumu, niye inanmadığımı yazdığım kendi kişisel fikirlerim ve niye inanmadığımı anlattığım bir hikayeyle seyirciye, hem dinler hakkında görüş ve fikir vermekle birlikte, hem de, kendi açıklamalarımla doludur.