"Elif, güzelim uyan hadi." Demir. Kimin sesi amk bu.
Kim. Hangi. Cüretle. Beni. Uykumdan. Uyandırmaya. Çalışıyor!
"Çık git başımdan." Arka tarafıma döndüm ve uyumaya çalıştım. Aslında uyurumda birileri rahat bırakmıyor..
"Elif! Düzgün konuş." Demir.
Gözlerimi hafifçe araladım.
Uçmayı ne ara öğrendim amk.
"Kulağımın dibinde bağırmaz mısın?"
"Uyku sersemliğine veriyorum.." Demir. Bana mı dedi, kendine mi?
"Beni de yatağımın kollarına ver." Dedim ama dedikten hemen sonra kafamı omzuma koyup, kollarımı boğazına sardım.
"Kucağımı, şu uyduruk tahta yığınına tercih ettin ya. Bir şey demiyorum." Ne konuştun q.
Uyku falan bırakmadı s\kikopasıca.
"Olur mu öyle şey babacık. Senin kucağını hiçbir şeye değişmem." Kafamı kaldırıp yüzüne bakacaktım ama boynunda yatmak o kadar zevkli ki... Ayrıca benim koku zaafım var. Ve bu adam mükemmel kokuyor.
"Hm, öyle mi? Az önce öyle demiyordun?" Demir.
"Uyku benim için her şeyden değerlidir babacık." Ben boynunda yatmaya devam ederken, Demir odadan çıktı. Merdivenlere geldiğimizde kapı açılma sesi duyuldu. Kafamı hafif kaldırıp ne olduğuna baktım.
Yuh!
Watty erkeği misin be kardeşim!
Kas şov...
Altında siyah eşofman ve üstü baklavalı bir Toprak görmek, hayatımın en mükemmel anı olabilir. Ağzım hafif açılmış bakarken, Toprak gülümseyerek yanımıza geldi. Demir arkasını dönmesiyle hayal kırıklığına uğradım.
Ne dönüyorsun kardeşim! Kuru merdivene mi bakayım, baklava varken...
"Günaydın hayatım." Demir.
"Günaydın sevgilim. Sana da günaydın bebeğim." Toprak.
"Günaydın babacık." Ben buna küsmüştüm di mi? Aman ya, salla. Ben baklava istiyorum. Tövbe tövbe.
Kendine gel putperest pezevenk!
Demir beni, geriye doğru uzatmasıyla şok yaşadım.
"Siz, salona geçin ben yemekleri halledeceğim."
"Aşçı var sanıyordu-" Toprağın beni kendine döndürmesiyle lafım yarıda kesildi.
Demir'in merdivenden inme sesini duyuyorum.
"Uyumak ister misin, miniğim?"
"Umm, bilmiyorum babacık."
"Babacığıma' ne oldu?"
"Hiçbir şey olmadı, babacığım."
Çıktığı odaya ilerlemeye başlamışken tekrar konuştu.
"Sen uykunu aldın mı? Şahsen benim hâlâ uykum var."
"Sende mi uyudun babacığım?" Mal mısın kardeşim, gündüz niye uyuyorsun?
Gece meşguldü belki..
Sus.
"Evet, fıstığım." Kapıyı açtı ve içeriye girdi.
Benim oda beyaz-pembe karışımıyken bu oda siyah-kırmızı karışımı. Haksızlık lan bu! Mal pembe, niye benim odamda?
Ayh, bir an kendimi fazla kaptırdım. Ne odası mk.
Yatağa önce beni bıraktı sonra da yanıma kendi yattı. Ben biraz uzağa kaydım. Sırt üstü yatmış, tavana bakan, Toprak; kafasını bana çevirdi:
"Benden rahatsız mı oluyorsun?"
Yok canım haşa, ne rahatsızlığı. Beni kaçıran dünkü züppeden niye rahatsız olayım ki?
"Olmam sence de çok doğal değil mi?"
"Öyle ama değil."
"Anlamadım, babacık." Ceza almak istemiyorum. Yoksa şu durumda kullanacağım, son kelime bile olmazdı.
"Bize alışamamanı, rahatsızlık duymanı anlıyorum. Daha geleli bir hafta bile olmadı. Bu çok normal ama sende bizi anla. Demir'de, bende seni gerçekten çok seviyoruz."
"O yüzden mi kaçırarak, benden ailemi ve hayatımı aldınız?" Sesimi kontrol edemedim ve biraz, ufacık yüksek çıktı eheh.
"Hey, sakin ol. Bebeğim, bunları daha önce konuştuk. Alışma süreci biter bitmez ailenle görüşebileceksin."
"Alışmak istediğimden nasıl bu kadar eminsiniz? Ageplay'in ne olduğunu biliyorum. Emin ol, sizin kadar bilgi birikimine sahibim. Bunun zorla olmayacağını biliyorum. Bunu sizde biliyorsunuzdur... Yani umarım. Ben homofobik değilim. Ama benimde sevdiğim biri, birileri var. Beni onlardan bu şekilde, izinsiz ayırmanız hiç adil değil." Konuşmam bitene kadar sustu. Yattığı yerden, bana baktı. Üzülmüş veya pişman olmuş gibi bakıyor ama daha çok hayal kırıklığına uğramış gibi.
Bu arada; birinin gözüne bakıp ne hissettiğini anlayabilen biri değilim. Az önce, yazar büyü yaptı. Öyle anladım.
Bir süre hiç konuşmadı. Bende öyle. Arkamı döndüm. Dönmemle, gözlerimde ki yaşlar akmaya başladı. Cenin pozisyonu aldım. Şu an hiçbir şey umurumda değil.
Ben ailemi istiyorum...
Onları çok özledim...
Sessiz sessiz ağlıyorum. Toprak'ta hiçbir tepki vermedi. Umarım anlamaz. Hatta şuradan çıkıp, sktir olur gider.
Üzerime örtülen örtüyü umursamadım ama yüzümü kapatmaya çalıştım.
"Ağla, güzelim. İçini dök, rahatlarsın. Ben odadan çıkacağım, rahatsız olma. Birazdan ben veya Demir gelir, alır seni." Omzumu sıvazladı ve yataktan kalktı. Birkaç saniye içinde, kapı sesi duydum. Kapının kapanmasıyla hıçkırarak ağlamaya başladım.
Güçlü olmak zorundayım ama dayanacak gücüm yok...
628