Arkadaşlar bir önceki bölümde yaptığımız gibi #TheHeartWantsİtWants5 yazarak bana tüm görüşlerinizi belirtin. Bu aradan Duygu ve Reyhan karakterlerini medyaya ekledim. Oradan bakabilirsiniz. Bol bol yorum ve vote yapın please! Bu arada hikayeyi birkaç alanda paylaşıp, büyümemizi sağlayan herkese teşekkür ederim.
***
Yavaşça olduğumuz yerden kalktık. Kyungsoo elimi tuttu elleri çok soğuktu. Iki elimle ellerini sardım. Parıldayan gözleri ile bana baktı. Yine yaptı sıcacık içimi ısıtan gülüşünü. Arabaya doğru koşuşturmaya başladık. Ben aynı yeni doğmuş civciv gibi koşuyordum. Kyungsoo sıcak ellerini elimden çekti. Benden hızlı koşarak arabanın kapısını açtı.
Buyrun der gibi eli ile arabayı işaret ederek kahkaha attı. Gülüşünde huzur buluyordum. Hızlı hızlı koşuşturmaya başladım arabaya vardığımda yorgunluktan ölüyordum.
-Artık binmek ister misin? Kafama güneş geçti. Ama istersen on saat nisan güneşinde kavrulabiliriz.
Eğer Kyungsoo'yu biraz daha bekletseydim beni kucağına alıp arabaya bindirecekti. Arabaya bindim. Kyungsoo diğer taraftan dolanıp direksiyonun başına geçti. Arabanın üst kısmını açtı ve son derece hızlı bir şekilde sürmeye başladı. Kendimi çok rahat hissediyordum. Onun yanında olmak bana güven veriyordu... Ellerimi havaya kaldırdım. Kyungsoo son ses şarkı açtı ve ritmine kapılarak bağırmaya başladım. Kyungsoo Kahkahalara boğuldu.
-Ağzına sinek girecek.
Cümlesini bitirir bitirmez koltuğa oturdum ve hiçbirşey duymamış gibi davrandım. Biraz daha ilerledikten sonra hızlı bir fren ile durduk. Kyungsoo Özür diler gibi başını eğdi. Dağınık saçlarına el attı. Sonra arabadan inip benim kapımı açtı. Elini uzattı ve elini tutum. Elleri az da olsa daha sıcaktı. El ele Sahile yürüdük. Sahile vardığımızda Duygu ve Tae bağrışıyorlardı. Duygu en son sinirlendi bunu fark edebiliyordum işlerin ilerlememesi için koştum. Hiçbirşey anlamadık ve Kyungsoo ile bön bön birbirinize baktık, koşarak yanlarına gittik. Ne olduğunu anlamak için Duyguya seslendim. Duygu yüzüme bile bakmadadı. Elimi omzuna attım eli ile beni ittirip koşarak kayboldu.
-Bırakın arkasından gidersek dahada sinirlenir.
Herkes olduğu yere çömdü. Huzursuzlandım çünkü güneş batıyordu akşam olmak üzereydi. Havanın iyice kararmasını ve Duygu'nun gelmesini bekledik. Kyungsoo olduğu yerden kalkıp eve doğru yürümeye başladı Tae ve bende arkasından onu takip ettik. Eve vardık. Ama hala ne Duygudan haber vardı nede başkasından
Akşam olmasına rağmen hiçbir haber gelmedi. Korkmaya başlamıştım.. Tae telefon ile konuşuyordu Kyungsoo ise yemek yiyordu.
-Siz erkeksiniz, insan merak eder be abi. Gidiyorum ben Duygu'yu arayacağım. Eğer birini centilmen olmak için arkamdan gelecekse bunu duyguyu ararken yapacaktı. Asla peşimden gelmeyin.
Aslında ben demesemde gelmiyeceklerdi... En azından denemiş oldum.
Koşarak Duygu'yu aramaya başladım. Gözyaşlarımı siliyordum. Tüm sokaklara bakmama rağmen hiçbir iz yoktu. Duygu yoktu. Bakkallara bile sordum. Arada yemek alıp onları yedim. En son Umudumu yitirdiğimde sokakların birinde çığlık sesi duydum. Yavaşça ilerledim bir kadın vardı vede 3 erkek.
*Arkadaşlar böldüm ama bu bölümde sevdiğiniz ünlünün duygusal şarkısını açın ve okumaya devam edin*
Kadını orada bırakıp kaçafabilirdim. Yada onu kurtarıp kendimi tehlikeye atardım. Kadın çok masum bakıyordu... Korktuğu çok belliydi. Kadını kurtarmak için bir çözüm aradım. En kolayı adamlara taş atmaktı. Eline bir tuğla aldım ve afamlardan tekine attım. Kadına bağırdım.
- Kaç!
Tüm erkekler birden bana yöneldi. İçimden aha şimdi sıçtım diye geçirdim. Kaçmaya çalıştım. Ama koşmakta sondan birinciyim. Umutla koşmaya devam ettim. Ara sokaklardan birine girip adamların gelmediğine emin oldum. Telefonu çıkarıp hemen Duygu'yu aradım. Açmasını umut ettim. Bir anda telfon açıldı..
- Merhaba. Ben Duygu şu an müsait değilim. Sinirlenmekle meşgulum lütfen daha sonra tekrar aramayı deneyiniz..
- Duygu! Kapama lütfen. Başım dertte peşimde bıçaklı üç adam var..
- ADRES VER!
Duygu ya adres verdim tam telefonu kapadım ki, adamlardan Teki ağzımı kapayıp beni ara sokağın biraz daha ilerisine çekti. Sonra ardından iki adam daha geldi. Adamlardan teki eline Çakı aldı.
- Acaba ilk hangi tarafını deşsek.
Diğer adam güldü.
Dayanmaya çalıştım. Soğuk soğuk ter akıtıyordum. O sırada ayı gibi koşturan Duygu girdi ara sokağa elinde bira şişesi vardı. Diğer elinde ise sopa. Duygu sırıttı ve iki adama gelin der gibi baktı.
- O kızı bırakın yoksa kimse buradan sağ çıkamaz. Lan piçler ara sokaklara yolda gördüğünüz güzelleri çekiyorsunuz gelsenize.
*******
Duygu'ya güveniyordum. Güç konusunda üstüne kimseyi tanımazdı. Tam 5 sene amerikan futbolu oynamıştı.
********
Iki adam Duyguya yaklaştı. Duygu birinin kafasına bira şişesini geçirdi. Adam yere yığıldı. Duygu diğer elindeki sopayı beyzbol sopası gibi tuttu. Daha sonra adamın yakkaşması ile kafasına geçirip sopayı kırdı Duygu bana doğru koşturmaya başladı. Daha sonra yerde yığılmış olan adamlardan birisi yerden kalktı. Elindeki çakıyı açtı. Gözlerimi büyüttüm. Ağzımın kapalı olduğunu unutup bağırmaya çalıştım. Duygu ne var der gibi baktı. O anda adam Duygunun boş anına gelerek bıçağı Duygunun karnına batırdı. O anda tüm dünya durdu. Duygu yavaşça dizlerine çöktü. Adam ağzımı bıraktı ve kaçtılar. Duygu güldü.
- Reyhan git!
Hayır der gibi salladım başımı. Duygu karnına saplı bıçağı çıkardı bağırarak.
- Git Reyhan iyiyim git! Git! GİT!!
Bana ilk defa bağırmıştı. Gözlerim açıldı Duygu kendini duvara yasladı. Ellerini göbeğinden çekti ve kanayan ellerine bakıp güldü.
- Bu kadar mı!
Bağırdı son sesiyle.
- Ben artık koruyamayacak mıyım Reyhanımı?
Kanlı Elleriyle kapadı yüzünü. Sonra kollarını iki yana açtı.
- Gel buraya.
Koşarak yanına gittim ve sarıldım. Kendimi ona son kez sarılmış gibi hissettim. Saçlarımı okşadı. Kafamı omzuna dayadı. Ağlamaya başladım. Omzuma sıcak bir damla düştü. Bakmaya çalıştım yüzüne ilk kez ağlıyordu.
- Yapma! Bakamazsın yüzüme ağlarken göremezsin beni!
Hıphızlı sildi gözlerini. Sonra serbest bıraktı beni gözleri kızarmıştı. Sarıldı yine sımsıkı son sarılışı gibi bana. Sonra derin ve kesik bir nefes çekti içine öksürdü daha sonra. Elini tuttum soğuklaşmıştı. Elimi ağzına getirdim. Nefes alımı kesik ve kısaydı. Dudakları morardı birden. Gözyaşlarım engel oluyordu o mükemmel yüzünü son kez görmeme. Ölmemesi için dua ettim. Duygu gözlerini kapadı o karanlık sokakta. Açmadı gözlerini. Ne kadar bağırsamda çığlık atsamda kapanan gözleri açılmadı kesti o sıcak nefesini verip almayı. Mosmordu dudakları.
- Yapma Duygum aç şu gözlerini uyku vakti gelmedi daha! Daha önümüzde çok yol var Duygu prenses dayanamaz sensiz Duygu lütfen! Ben duramam sensiz. Telefonumu aradım ama yoktu sonra Duygunun cebinden çıkardım telefonunu. Ambulansı aradım. Adresi verdim gözlerim bulanıklaştı.
- Bayılma Duygu şimdi olmaz!
Ambulans sesleri geldi yan sokaklardan. Beş dakika sonra yanımızdaydı ambulans. Hemşire gibi birşey yaklaştı yanıma ve elimden telefonu aldı.
- Tanıdığınız var mı? Kuzeniniz? Kocanız? Aile bireyi?
- Tae ve Kyungsoo
Kadın rehberi karıştırıp buldu onları aradı ve yanımıza çağırdı. Ben hala yerdeki kırmızı sıvı ya bakıp ağlıyordum. Duygu sedyeye alınıp ambulansa binerken Kyungsoo ve Tae geldi. Tae ağladı.
- Duygu bırakma beni!
Kyungsoo Tae'nin kolundan tutup gitmesini önledi ambulans hastaneye gitti. Tae duvara çöktü. Ağladı.. Kyungsoo ayaklandı. Ve Tae'nin yanına gidip onu yerden kaldırdı.
- Hadi, hastaneye gidiyoruz. Burası kan gölü. Biraz daha durursak kusucam...
Kyungsoo beni Yavaşça kucakladı. Daha sonra ilerlemeye başladı. Ama Tae olduğu yerde oturuyordu. Daha sonra Duygu'nun acı ve çığlıklar içinde karnından çıkardığı bıçağı eline aldı. Kyungsoo Gözlerini büyüttü. Tae kızarmış yüzü ve ağlamaktan şişmiş gözleri ile ona baktı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bıçağı karnına doğru yaklaştırdı. kyungsoo elini uzatıp ona yaklaştı.
- Dur!
- Tam burasından girmişti Bıçak. Acıttı onun canınını. Benimde canımı açılırsa belki onu anlarım? Belki acısı diner değil mi?
- Tae o bıçağı bırak! O iyi olacak ama eğer sen şimdi kendine zarar verirsen Uyandığında keşke yaşamasaydım diyecek...
Tae masum yüzü ile ona baktı... Bıçağı sert bir hamle ile toprağa sapladı. Kanlı alana tekrar bakıp Yavaşça olduğu yerden kalktı. Daha sonra tam bayılacakken başını tutup duvara elini koydu. Elini koyduğu yerde Duygu'nun kanlı el izi vardı. Tae elini Yavaşça oradan çekti. Ve kendi eline baktı. Duygu'nun minik eli kan izniyle Tae'nin eline bulaşmıştı. Kyungsoo başını yere eğdi. O sert adam bir anda tüm Herşeyi unutup Gözyaşlarını akıttı çenesinden aşağı. O damla yere düşünce Dünya'daki herşey durdu sanki. Sadece onun göz Yaşları konuşuyordu o karanlık ve sessiz sokakta... Tae eline tekrar bakarak gülümsedi.
- O iyi olacak değil mi Kyungsoo?
Kyungsoo ağlarken ona cevap vermeye çalıştı.
- Evet Tae o çok iyi olacak...
Tae rahatlamış bir şekilde yürümeye başladı. Arabaya vararken Kyungsso durdu. Ve sessiz bir şekilde fısıldadı..
- Umarım iyi olacak....
Arabaya gelince o karanlık sokaktan çıktık. Yağmur yağıyordu.. Şimdi Duygu'nun kanları temizlenecekti. Herşey bitmiş gibi geliyordu artık. Arabaya bindim ve Yavaşça Gözlerim kapandı... Geri kalanını hatırlamıyorum. Daha sonra doktor Gözüme ışık tutarak bana bakıyordu.
- O uyandı. Geçmiş olsun.
Kyungsoo başucumda koltukta bekliyordu.
- Ne?Ne oldu bana?
- Bayıldın. Ve tam 4 saattir bu vaziyette yatıyorsun. Tae benden tam 24 kere kahve almamı istedi. Yukarı aşağı beynim bulandı. Iyiyim sadece hastaneyi patlatıp herkesi kaçırıp psikopat olmaya meyilli bir sorunlu olabilirim.
Kyungsoo'nun dediklerinden birşey anlamadım.
-Duygu nerede?
- Hala ameliyat ediyorlar...
Koluma taktıkları kabloları çıkardım ve başımın Dönmesi ile ayağa Kalktım. Kyungsoo Koşarak koluma girdi.
- Nereye?
- Duygu nasıl ona bakacağım.
Ameliyathaneye doğru gittiğimizde kapının önü sınıftakiler ve Duygu'nun arkadaşlarının birkaçı kaynıyordu... Tam yere çömelirken doktor çıktı... Ellerindeki kanlı eldivenleri çıkarıp cebine koydu. Daha sonra ağzındaki maskeyi çıkarıp konuşmaya başladı.
- Şu an tek çaremiz beklemek... Duygu çok kan kaybetmiş 2 kere Ölümden döndü kalbini zar zor çalıştırdık. Siz güçlü olun ve tüm dualarınızı Duygu için edin. Elimden gelen Herşeyi yapacağım.. Eğer benim kızım ölseydi bende sizin gibi olurdum bu Yüzden ne gerekirse hepsini yapmaya HAZIRIM.
Doktor Gözyaşlarını silerek koridorda yürümeye başladı. Tae Gözlerini kocaman açmıştı ve ağlıyordu. Kyungsoo duvara yumruk atıp başını duvara yaslamıştı ben ise ameliyathane kapısına çömüp ağlıyordum...