Merhaba kelebeklerim! Size birkaç yeni haberim var... Ilk olarak THE HEART WANTS IT WANTS kitap olabilir. Konuştuğum birkaç yayın evi var. Aralarında birkaçını seçip size söyleyeceğim. Ikincisi de kapak tasarımları üzerinde çalışıyorum. Umarım yeni kapağı beğenirsiniz!!!
••••••
''Elimizden geleni yaptık. '' hayatımın en korkunç ve en çaresiz cümlesini kullanmıştı o adam. Her ne kadar ağlasam da o geri gelmeyecekti. Şu an tek çarem, onun iyi olduğunu düşünüp pozitif düşünceler yaymaktı. Duygu için elimden geleni yapabilirdim. Çömeldiğim yerden insanların haline bakıyordum. Herkes bitik bir durumda Duygu'nun iyi olması için dua ediyorlardı. Gözlerim dalmıştı. Bir anda elinde iki kahve fincanı olan Kyungsoo geldi yanıma.
''Kahve ister misin? ''
Başımı yukarı aşağı salladım. Gözyaşlarımı silip kahvemi yudumladım. Bunların hepsi benim suçum... Duygu'ya o ara sokağa gelmesini söylemeyip koşsaydım kurtulabilirdim. En azından Duygunun başına birşey gelmezdi. İçeriden bağırarak bir hemşire girdi kalabalığa.
''0 (+) KANI OLAN HEMEN BENİMLE GELSİN. "
Herkes paniğe kapıldı. Elimdeki kahve yere düştü. Kimsenin kanı 0 (+) değildi... Ne yapacağımı bilmiyordum. Duygu'nun acil kana ihtiyacı vardı. Bir anda arkadan kumral saçlı birisi çıktı. Elini yukarı kaldırdı. Gözleri şişmişti ağlamaktan. O çocuğu o halde görmek... Içimi çok acıttı. Duygu'nun yakını sanırım dudak yapıları ve yüzü çok benziyor... Çocuk minik ve kuru dudaklarını araladı.
''Ben, sanırım ben kan verebilirim. "
Herkes, birden kafasını ona çevirdi. Tae, çocuğu baştan aşağı süzdü. Daha sonra çocuğun yakasına yapıştı.
"Sende kimsin?"
''Yakamı bırakmazsan gözünde kocaman bir morluk olacak. Ben... Ben Duygu'nun en küçük kardeşiyim hayatta olan tek kardeşi. Bu arada, insanların yakasına yapışınca sana birşeyler söyleyecekleri hissine kapılma... "
Çocuk, Tae'nin ellerini çekti ve yakasını düzeltti daha sonra kumral saçlarını eliyle dağıttı.
"Eee hemşire hanım nereye gideceğiz?"
Çocuk Tae'ye çakma bir gülüş atıp ellerini cebine koyarak hemşireyi takip etti. Tae çocuğun gitmesini gözledi. Daha sonra yanıma yavaşça geldi. Kuru dudaklarını sıktı ve konuşmaya başladı.
"Sormadan dayanamayacağım. Reyhan, cidden kardeşi mi?"
"Sanırım öyle...Duygu ile konuşman daha iyi olur."
Bu konuda, pek birşey söylemeye yetkim yoktu. Tae, göz çevirerek yanımdan ayrıldı Kyungsoo kafasını yere eğmiş, hastane korkusundan rahatsız olduğu için tişötünü, burnuna çekmişti. Koridorda Duygunun kardeşi hemşire ile konuşuyordu. Kolundaki pamuğu sabit tutmaya çalışıyordu. Hemşire ona birkaç birşey söyledi. Kumral kafa saçlarını eli ile dağıtıp kolu ile gözünden akan damlayı temizledi. Yavaşça yanımıza geldiğinde yere çöktü ve ağlamaya başladı.
"Söz vermiştim! Kim ölürse ölsün ağlamayacaktım. Ablama söz vermiştim. Her daim güçlü olup kendimi savunacaktım ama olmuyor. Sözümde duramadım. Abla!! Yardım et bana lütfen, lütfen..."
Tae üzgün bir şekilde çocuğun yanına oturdu.
"O iyi olacak..."
Çocuk kızarmış yüzünü kaldırdı.
"İyi olacak değil mi? O yaşayacak. "
Tae sahte bir gülümseme attı ama içinde kalbine hançer saplanıyprdu sanki.
•••••
Saat baya geç olmuştu hastanede Tae, ben, Kyungsoo ve Duygu'nun kardeşi kalmıştık.
"Sormazsam sana bir ömür boyu Duygu'nun kardeşi derim, adın ne acaba?"
Çocuk gülümsedi.
"Ben... Ben Berkcan ama kısaca abdulrezzak diyebilirsin.."
Güldüm. Tipine uymayan isimli çocuk. Çok masum bir tipi vardı. Herkes uyumak için bir yer edindi. Berkcan ameliyathane camına kafasını yaslamış kendi kendine konuşuyordu... Tam o sırada ameliyathaneden Duygu'yu çıkardılar. Bir anda olduğumuz yerden sıçradık. Hasta odasına götürdüler. Herkes ayaklandı doktor gülümsüyordu. "O iyi."
Herkes birden çığlık atıp birbirine sarıldı. Berkcan direk ablasının olduğu odaya girdi. Doktor onu tutmadı sadece uyardı.
"Çok yorma. Daha uyanmadı..."
Berkcan girer girmez Duygu'nun yanına oturdu ve başını Duygu'nun yastığına koyup ağlamaya başladı.
Berkcan'ın ağzından:
Ablamın yastığına başımı koydum. O güzel kokusunu içime çektiğimde gözyaşlarıma mani olamadım. Gözyaşlarımı silmeye çalıştım.
"Ulan bi durun içimdeki tüm sıvılar gitti ağlamaktan." Ağlamamak için gözlerimi kapadım ve bir anda, anlıma birisinin attığı şaplağın acısını hissettim. Gözlerimi açtığımda bu ablamdı. Uyanmıştı!
"Ağlama demedim mi ben sana?"
Gülümsedi. O kaç gündür konuşmamış çenesi kıpırdadı sonunda.
"Ulan zombi, çok korkuttun bizi."
"Oğlum ölmedim sonuçta. Seni bırakıp gidemem tek ailemsin sana sahip çıkmam gerek. Bu arada... Ben çok acıktım be Berk bana hamburger alır mısın çıkışta? "
"Abla sen ne zaman yemek harici bir konu konuşacaksın? Küçüklük resimlerimize baktım geçen yine elinde yemek diğer elinde içecek bu ne?"
Ablam güldü son sesi ile.
"Kış uykusuna yattım resmen. Reyhan perişan oldu kesin..."
"o kızı ne zaman görsem ağlıyordu. İstersen ben çıkayım o gelsin?"
"Çağırır mısın?" Ablanın yanından kalkıp kapıya yöneldim. Çıktığımda herkes gözümün içine bakıyordu... Ablamın, nasıl olduğunu öğrenmek için merakla bekliyorlardı. Tae yakama yapıştı.
"O nasıl? Berkcan!"
"Ablam..."
"Ablan?"
"Yine aynı bir fark göremedim uyandı ve aç...:
Reyhan'ın ağzından;İyi olduğuna pek inanmadım... Yarası kesin çok acıyordur
"Eee daha ne bekliyoruz Tae? Duygu'yu alıp gidelim."
"Hastane işleri ve son işlemler bitsin gideceğiz."
••••
Duygu'yu tekerlekli sandalye ile hastaneden çıkarırken bir anda duraksadık. Aslında Duygu durdu.
"Prenses?"
Duygunun şaşırmış yüzüne baktım.
"Komşu almış olmalı."
Duygu tekerlekli sandalyeyi hızlı hızlı sürdü arabaya yaklaşınca Berkcan elimi tuttu.
"Iki dakika konuşabilir miyiz?"
Evet der gibi kafamı salladım. Bağırdım.
"Biz iki dakikaya geliriz."
Kyungsoo soğuk bir bakış atıp telefonuna gömüldü.
Berkcan elimi tutup beni kimsenin olmadığı bir yere götürdü. Bir arabanın arkasında durduk. İki elimide tuttu. Gözlerimin içine baktı.
"Teşekkürler.."
"Ne için."
"Ablam hastanede iken yanımda durduğun için.."
"Önemsiz."
Tam giderken bana sımsıkı sarıldı. Ne olduğunu anlamama izin vermeden konuşmaya başladı...
"Bana ablamın yokluğunu aratmadın çok minnettarım."
Şaşkın bir şekilde ona baktım.
"Önemli değil. Artık sende benim ailemdensin. .." Kyungsoo çıktı arabaların arkasından. "Gelecek misi...." Bi an kocaman olmuş gözler ile kafasını telefondan ayırdı. Telefon parmaklarının arasından kaydı ve yere düştü. Kyungsoo ağlıyordu. Bana olan düşkünlüğü onu kızdırdı. Kıskanmıştı. Kyungsoo yanımda kendisi hariç erkek biri ile görmek onu çok incitti.
"Abim haklıydı asla ama asla sana aşık olmamalıydım."
Yavaşça yürümeye başlarken birden koşup kolunu tuttum.
"Kyung..."
Ağlarken bana cevap vermeye çalıştı. Elimi ittirdi.
"UZAK DUR BENDEN! Uzak dur.."
Dizlerime çöktüm ve sadece gidişini izleyebildim. O mükemmel suratından akan bir damla benim tüm hayatımı bitirdi.
****
Medya: Duygu'nun karakteri. Sarışın aslında ama en beğendiğim resmi olduğu için bunu koyma kararı aldım. Daha sonra sarışın halini atacağım. Berkcan'ı bir sonraki bölümde medyaya ekleyeceğim. Umarım yeni bölüm hoşunuza gitmiştir.