13

64 13 0
                                    

O kadar heyecanlı ve sabırsız duruyordu ki kalbi hâlâ ağzında atıyordu. Dün sabah olanlardan sonra bu gece huzurla uyuyabilmişti.

Jaehyun'un dün onu koruması ve ona olduğundan fazla sevgi göstermesi onu daha sabırsız yapıyordu. Ama biliyordu ki işi bu kadar kolay olamayacaktı.

Jaehyun sert bir kişiliktir. Dışarıdan gözüktüğü gibi soğuk ve sert. Hiçbir zaman üzülen taraf o olmazdı. Her zaman üzen kişi olurdu. Jaehyun kimseye acımaz, asla geri dönüp de arkasına dahi bakmazdı. Çünkü kişiliği buydu. Anne ve babasını kaybettikten sonra kardeşlerini korumak için sert bir hâl almıştı.  Bu onu daha da güçlü kılıyordu. Ne kadar etik olmada da bu onu mutlu ediyordu.

Taeyong geç kalmamak adına erkenden kalkmış duşunu alıp yüzüne hafif bir makyaj yapmıştı. Sırada giyeceği kıyafetleri vardı.

Özenli bir bakışla baktı kıyafet dolabına. Siyah kısa bir şort ve üzerine de bir sweatshirt giyinip aynasında üzerini kontrol etmişti. Çok özen vermesine gerek yoktu. Ne de olsa sadece evde bir ödev için gidecekti.

Sadece ödev için mi?

Saçlarını düzenleyip boynuna hafif şeker kokan parfümünden sıkmıştı. Bu onun en sevdiği kısımdı.

Saat yavaş yavaş öğleye gelirken nihayet odasından çıkıp çantasını alarak ayakkabılarını giymiş, evde ki kardeşlerine haber verip evden çıkmıştı.

Olduğundan fazla heyecanlıydı, sonuçta Jaehyun ile bir arada olacaktı.  Kalbi hâlâ gümgüm atıyor, onu durduramıyordu.

Jaehyun'un dünden attığı konuma bakmak için telefonunu çıkarıp mesajını açmıştı. Neredeyse varmış evinin önüne gelmişti. Saati kontrol ettikten sonra hızla siteye girip Jaehyun'un katını bulmuştu. İçinden kötü birşey olmaması adına binbir tane dua geçirdi. En sonunda derin bir nefes alıp cesaretini toplayarak parmaklarını zille buluşturmuştu.

Sonunda açılan kapı ile karşısında beliren çıplak bedene baka kaldı. Sanırım yeni duş almıştı. Saçları ıslak ve belinde havlusu vardı. Aniden kesilen nefesi ile kızaran yanaklarını bir olmuştu. Başını hafifçe eğdiği sırada seslenen bedenle derin bir nefes daha verdi. "Gelsene"

Taeyong hızlı adımlarla içeriye girmiş hâlâ başını eğiyordu. Biliyordu ki ona baksa içi gidecek ve kendine hakim olamayacaktı. Jaehyun bir kas yığını gibiydi. Yanakları alev tutmuş kızarmaktan başka bir şey yapmıyordu. Jaehyun küçük olanın bu haline karşı gülümseyip konuştu "üzerimi değiştirip geliyorum, sen salona geç istersen. Evde kimse yok rahat olabilirsin."

Taeyong büyüğünü başı ile onaylayıp salona doğru ilerlemeye başladı. Geldiğinde çantasını bir kenara bırakıp eve göz gezdirmişti.

Çok geçmeden yanına gelen bedenle yerinde doğrulup boğazını temizledi ve ellerini önünde birleştirdi. Başını kaldırıp büyüğünün ıslak saçlarına baktı.

Jaehyun Taeyong'un yanına oturup derin bir nefes aldı. Gözleri ister istemez bacaklarına kayıyordu. Uzun ve ince bacakları ilgisini çekmiyor değildi. Hafifçe yutkunup burnuna vuran kokuyla bakışlarını Taeyong'a çevirdi. "Çok güzel kokuyorsun"

Taeyong bakışlarını farklı tarafa döndürüp hafifçe tebessüm etti ve konuyu değiştirmek adına eliyle ıslak saçları işaret etti. "Hasta olacaksın, ilk onları kurutalım"

Jaehyun istememekte dirense de Taeyong'un ısrarı üzerine pes etmek zorunda kaldı. Kurutma makinesini alıp geldiğinde Taeyong'a uzattı. Taeyong bacaklarını aralayıp yeri işaret etti "otur hadi"

Jaehyun işaret edilen yere oturup bağdaş kurdu. Başının iki yanında gördüğü bacaklarla yutkunup gözlerini kapattı. O kadar güzel görünüyorlardı ki kendini tutamayacak diye korkuyordu. Taeyong ile sadece arkadaşlardı, yani o öyle sanıyordu.

Taeyong makineyi çalıştırıp saçlarını okşamaya başladı büyük olanın. Bacakları arasında küçük bir çocuk gibi duruyordu. Jaehyun'un ne hissettiğinini bilemezdi tabii. Saçları kurumaya başlayınca gülümseyip makineyi durdurdu. İnce uzun parmakları ile narince öne doğru taradı saçlarını. İçi kıpır kıpır oluyordu. Bulunduğu konumda zar zor nefes alıyordu. Cidden nefes kesinci bir haldeydi.

"Evet, mükemmel oldu. Artık hasta olmayacaksın"

Zar zor konuşup nefesini düzene sokmuştu küçük olan. Büyük olanı ise yavaşça ve istemsiz yerinden kalkıp teşekkür etti küçük olana.

Eski yerine oturup ellerini birleştirdi ve şeker kokan çocuğa daha fazla yaklaştı. Konusu öldürücü derecede hoşuna gitmişti.

"Ne yapacağız peki? Aklında bir şey var mı?"

Taeyong başını kaldırıp büyüğüne döndü ve düşünmeye başladı. Yanında ne kadar düşünebilecek tahmin edemiyordu. Çünkü şu an ondan başka bir şey düşünemezdi.

"Aslında hayır, yani teslim için daha çok var sonuçta. Hemen bir karar vermemize gerek yok, değil mi?"

Jaehyun küçüğünü başıyla onaylayıp sırtını kotluğa dayadı. Karşısında ki bedeni süzmeye devam ederken yanakları kızaran taeyong'u fark edemedi. Bakış alanı bacaklarından başkası değildi.

En sonunda bakışlarını Taeyong'un yüzüne  çıkarıp kızaran yanaklarını fark etti.

Odada oluşan sessizliği bozup yandaki minderi alıp taeyong'un kucağına verdi. Sesini düzeltip gözlerini yüzüne çıkardı.

"şey, ne yapmak istersin peki?"

Taeyong aslında bu gün farklı bir şey için gelmişti buraya. Artık içinde ki duyguları belli etmek istiyordu. Aşkını tek başına yaşamak değil de Jaehyun ile paylaşmak istiyordu.

Daha fazla dayanamazdı, neredeyse ayları geçmişti bunun için. İnanıyordu ki Jaehyun doğru kişiydi. Aşık olduğu adam onun için doğru olandı.

"Benim sana söylemek istediğim bir kaç şey var aslında.."







__________________

Aşıklar işte biliyoruz.

Aşıklar işte biliyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
jellybo // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin