07

91 10 14
                                    

Bu gün de her zaman olduğu gibi yorucu geçiyordu. Taeyong kendini ödevlerde adamış, tek düşündüğü şey iyi bir öğrenci olmaktı.

Ara sıra aklına her gün yanında oturan kumral saçlı, yüzü hiç gülmeyen gamzeli çocuk da gelmiyor değildi.

Taeyong bu sefer gerçekten bir şeyler hissediyordu. Geçmiş hayatında çok fazla şey yaşasa da kalbini ve hislerini durduramıyordu. Jaehyun'u görünce kalbi o kadar hızlı atıyor ki, bir an ölecek gibi hissediyordu. Jaehyun ona hiç pas vermese bile Taeyong ona deliler gibi aşıktı.

Bu gün evde kimse yoktu, Taeyong evde tek başına oturuyordu. Haechan Mark ile dans provasına gitmişti, Renjun ise bu gün başlayacağı resim atölyesine.

Evde tek olmak onu fazla geriyordu. Yalnız kalmakdan nefret ederdi Taeyong.

Küçük bedenini yerinden kaldırıp yatak odasına doğru ilerlemeye başladı. Bir yandan da nereye gideceğini düşünüyordu.

Bir kaç gündür canı çok fazla jelibon çekiyordu. Ama bir türlü fırsat bulup da markete gidememişti. Bu sefer ilk işi markete gitmek olacaktı.

"Ne giysem?" Taeyong kıyafet konusunda çok takıntılıydı. Ne giyerse giysin aynada kendini kontrol etmeden evden çıkmazdı. Dolabını iyice karıştırıp en sonunda güzel bir kombin yapardı.

Nihayet evden çıkabilmiş, eve en yakın markete doğru koşturuyordu küçük siyah saçlı beden.

Markete geldiğinde küçük bir çocukmuş gibi dudaklarını yukarıya doğru büzdü. Vakit kaybetmeden hemen içeriye girdi. Canı bir jelibon istiyordu Taeyong'un. Tüm marketi gezinip en sonunda jelibon reyonuna varmıştı. Elini en sevdiği jelibonun üzerine koyduğu sırada elinin üzerine konunan ele baktı birden. "İlk ben geldim, elini çek ufaklık"

Bu sesi ezbere biliyordu, biliyordu ki başını kaldırıp kaldırmamak arasında kalmıştı. Bu Jaehyun'un sesiydi. Her şeyini ezbere bildiği, gamzelerine aşık olduğu kişi.

"Sana diyorum?" Taeyong başını kaldırıp büyüğünün gözlerine bakmaya başladı. Bir süre sonra başını iki yana sallayıp dudağını büzdü. "Olmaz, bu en sevdiğim jelibon ve bak sadece bir tane kalmış"

Jaehyun omuz silkip Taeyong elini çekmediği için oda çekmedi. "Benim de en sevdiğim bu ve ilk ben geldim"

Taeyong sevdiğinin gözlerine bakarken içi gidiyor, dudaklarını araladığı sıra onu öpmek istiyordu. En sonunda derin bir nefes alıp büyüğüne biraz daha yaklaştı.

"Tamam o zaman, ikimiz alalım ve paylaşalım. Ne dersin?"

Jaehyun küçüğünü başıyla onaylayıp elini geri çekti. Kollarını göğsünde birleştirerek küçüğüne baktı ve kasaya doğru ilerlemeye başladı. Taeyong jelibonu hemen eline alıp büyüğünü takip etmeye başladı.

Bu onun için bir mucize gibiydi. Jaehyun ile aynı jelibonu seviyorlardı. En garip olanı ise okulda yanında oturan çocuk bu olamazdı. Jaehyun okulda buz gibiydi, ama şimdi bebekden farkı yoktu.

Jaehyun paketi Taeyong'dan alıp kasaya gitti. Parasını ödedikten sonra kapıya doğru ilerlerken küçük olana dönüp boş gözlerle baktı. "Gelmiyor musun?"

Taeyong hızlı adımlarla ilerleyip büyüğüne yetişti. "Geliyorum ya" küçük bir tebessüm verip ilerlemeye başladılar. Taeyong gözlerini ondan çekemiyordu. O kadar güzel ve narin duruyordu ki, ona daha fazla aşık oluyordu.

"Şu parkın yanında banklara oturalım."

Taeyong aniden duyduğu sesle birlikte başını kaldırıp büyüğüne baktı. Jaehyun ilerleyip bir banka oturdu ve Taeyong'u beklemeye başladı.

Taeyong derin bir nefes alıp Jaehyun'un yanına oturdu. Ellerini önünde birleştirip oynamaya başladığı sırada Jaehyun paketi açıp içinden bir tane jelibon alarak ağzına attı. Paketi küçüğüne uzatıp gözlerini izledi.




_____________

Jelibon seviyor musunuz?

Jelibon seviyor musunuz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
jellybo // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin