12

11.4K 786 290
                                    

*bu bölümü çok sevdim. iyi okumalar 🖤

Saçıma taktığım sarı, kahküllü düz peruğu iyice sabitledikten sonra aynadan kendime baktım. Bu elbisenin içinde nefes kesici gözüküyordum. İnce belime tam oturan elbisenin göğüs kısmı düz göğüslerimi bile güzel gösterecek şekilde hareketliydi. Minisi dizlerimin biraz üstündeydi. Pelerinini arkaya doğru atıp yan döndüm. Fazlalığım, kendini güzel gizlemişti. Kahverengi gözlerimi ortaya çıkarmak için yaptığım gri simli makyaj ve kırmızı rujumla çok seksiydim.

Bu tarz elbiselerin içinde çok güzel hissediyordum. Sıradan pantolon, gömlek ve tişörtler bana uymuyordu.

Topuklularımı giyip, Zahit'in bana hediye ettiği yuvarlak ayna şeklindeki mavi çantayı taktım. Siyah topuklu ayakkabılarımı da giydikten sonra kapıya ilerledim. Semtimiz belalıydı ama bana bela olan yoktu. Murat 46'lık olduğundan kimsenin bize bulaşmaya götü yemezdi. Deli sikerdi yoksa.

Evden çıkıp aşağı indim. Dış kapıdan çıktıktan sonra takım elbisesinin içinde, arabaya yaslanmış bekleyen Zahit'i gördüm. Kalbim anında kanatlanıp bedenimden çıkmaya çalışmıştı. Birinin beni böyle etkileyiceğine asla inanmazdım. Hep hayal etmiştim ama karşıma çıkan tiplerden iglimi çeken olmamıştı. Ilk gunden beri ilgimin tek sahibi olan adama doğru ilerledim. Bana dönen gözleri bedenimi ağır ağır süzdü. Bacaklarımda bir süre oyalandıktan sonra beğenmiş gibi alt dudağını yaladı. Tam önünde durduğumda gözlerime bakmıştı.

"Nefesimi kestin."

Kıkırdayıp, kafamı eğdim. Beni çok utandırıyordu. En ufak iltifatında kasılıyordum. Parmakları saçımda gezerken yutkundum.

"Peruğunu değiştirmişsin."

Alt dudağımı ısırıp "Hıhım" diye ses çıkardım.

Erkek olduğumu farketmese bile peruğumu farketmişti. İtiraf etmem gerekirken 'saçlarım boyamaktan yandı ondan' diye aptal bir bahane sunmuştum. Hiç yadırgamamıştı. Tepeden tırnağa yapay olduğu belli olan bana bile güzel davranıyordu. Amacı seks olsa ilk haftadan yatağa girerdik. Hala her gün birlikte zaman geçiriyorduk. Elleri belime inip, beni kendine çekti. Dudaklarını burnuma değdirip öpünce gözlerimi kırpıştırdım.

"Hem bu kadar seksi, hem de bu kadar tatlı olmayı nasıl başarıyorsun?"

Bana üstümdeki kıyafetten bile daha güzel hissettiren onun sözleriydi. Heyecandan atan kalbimle gözlerimi yumdum. Dudakları aşağı kaydı. Nefesini dudaklarımda hissederken yutkundum. Gecenin karanlığı bizi gizlerken, dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Belimdeki eli olduğu yeri sıkıp, bedenimi biraz daha kendine çekti. Dudaklarını oynatmaya başlayınca, uyuşuk bedenim tepki verdi. Kollarımı boynuna dolayıp öpüşüne karşılık verdim. Sertçe ama yavaşça öpüyordu. Alt dudağımı dişleri arasında ezerken inledim. Bir elini yanağıma götürüp okşadı. Açılan dudaklarım arasından dilini soktu. Birbirini keşfeden dillerimizle hızlanmaya başladı. Ensesini okşayıp üst dudağını çekiştirdim. Nefes almak için geri çekildiğimizde yavaşça gözlerimi açtım. Onun da gözlerini kapattığını gördüm.

Alnını alnıma yaslayıp "Çok güzelsin." dedi.

Dilimi onun tükürüğüyle ıslanmış dudaklarımda gezdirirken, ensesini okşamaya devam ettim. Alnımı alnından ayırmadan "Bana bu kadar güzel hissettiren sensin." dedim.

Dudağının kenarı kıvrıldı. Tekrar öpüp, geri çekildi. İç çekişlerim arasında bedenini bedenimden ayırıp elimi kavradı.

"Seni daha da güzel hissettirmem için bana eşlik et bebeğim."

Açtığı kapıya bakıp kıkırdadım. Elini tutarak koltuğa oturdum. Elimin üstünü öptüğünde şapşallığı gülümsetti. Kapıyı kapatıp, kendi tarafına geçti. Bindikten sonra bana bakıp, üzerime uzandı. O kemerimi takarken ben yutkunmakla meşguldum.

"Hızı sever misin?"

Dibimden ayrılmazken konuştu. "Bayılırım." diye karşılık verdim.

Çekilip, arabayı çalıştırırken elimi hızla atan kalbime bastırdım. Bu gidişle kalpten gidebilirdim. Zahit tarlabaşından Kadıköy'e kadar 20 dakikada gidip hız rekorunu kırdı. Kalbim hem arabanın hızından, hem de yanımdaki adamdan dolayı hoplayıp duruyordu. Kadıköyü de geçip, bilmediğim yerlere girdik. Ormanın içinde ilerlerken hızlı hızlı geçtiğimiz ağaçlara baktım. Hafif sarsılan arabayı toprak yol bile yavaşlatamamışı. Sonunda, ormanın derinlerinden müziğin sesi gelmeye başladı. Arabayı uçurum gibi bir yere çeken Zahit'le kemeri çıkarıp müzik gelen yeri aradım.

Zahit arabadan inince kemerimi çözdüm. Gelip benim kapımı da açmıştı. Elini tutup dışarı çıkarken "Burası neresi?" diye sordum. Denizin dalga sesleri, müziğin sesi bir aradaydı.

Beni yamaca doğru yürüttü. Yamacın kenarında taş merdivenler vardı. Merdivenlerin bitiminde ise büyük bir yat gözüküyordu. Müziğin yattan geldiğini anlarken, Zahit belimi kavradı.

"Bu gece denizin üzerinde uyuyacağız."

Gözlerim irileşmişken, onun belimden tutarak beni aşağı indirmesine izin verdim. Giydiğim topuklularla bu oldukça zor olurken ayağım burkulmasın diye çaba veriyordum. Bunu farkeden Zahit, birden beni kucağına alınca çığlık attım.

"Napıyorsun!"

Kollarımı boynuna doladım. Bir eli sırtımda, bir eli kalçamdaydı. Beni iyice kaldırıp aşağı adımlarken düşeceğiz diye ödüm koptu.

"Zorlanıyordun."

Şimdi de kalbim zorlanıyordu. Aşağı inene kadar beni kucağından indirmedi. Aşağı indikten sonra bile o şekilde beni yata taşıdı. Utançtan başımı omzuna gömdüm.

"Merak etme kimse yok."

Yata çıkınca, beni yere indirdi. Gözlerimi kırpıştırırken etrafa baktım.

"Nasıl kimse yok?"

Zahit sırıtarak ilerlemeye başladı. Arkasından, yürürken birlikte yatın içine girdik. Dümenin olduğu kısma geçip birkaç düğmeye bastı. Anında müzik kapanmıştı.

"Güzel bir giriş olsun istedim." deyip bana döndü. Kafasına, koltugun üstündeki kaptan şapkasını taktıktan sonra yanıma geldi. Bu çekici halini izlemek dışında bir şey yapamadım.

Elini sırtıma atınca gözlerim istemsizce kapandı. Dudakları nı çenemden boynuma doğru indirdi. Elimi ustündeki gömleğe atıp, sıktım. Deli gibi korkuyordum. İkimiz yalnızdık ve ileri gitmek isterse sırrım ifşa olurdu. Beni arkaya doğru yaslarken, bunun olacağını anladım. Hızla omuzlarından tutup onu ittim. Gözlerimi açtığımda bana anlamsızca bakan gözlerini gordüm. Utançla gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Bu kıyafeti hemen çıkarmak istemiyorum."

Gülme sesi gelse bile ona bakmadım. Dudaklarını omzuma gömüp, öptü.

"Gece uzun bebeğim. Hem daha yola bile çıkmadık."

"Şey sanmıştım."

Sevişmeye çalışacağını düşünmüştüm. Tek kaşını kaldırıp bana alayla bakınca omzuna vurdum.

"Utandırma"

Ellerini kaldırıp geri çekilince, derin bir nefes aldım. Şapkasını tamamen düzeltip, gömleğinin iki düğmesini açtı.

Göz kırpıp "Öyleyse dümen alalım." dediğinde, kafamı salladım.

O, yatı denizde sabit tutan, ismini bilmediğim şeyi çekerken ben de kendime gelmek için derin derin nefesler alıyordum. Beni böyle giydirip, yata getirdiyse bunu 'özel gün' olarak planlamış olmalıydı. Kesin sevişmek isteyecekti ve ben fena korkuyordum. Umarım onu oyalayabilirdim.

AŞAĞIYA BAKMA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin