Kasaba-Part 1

70 2 2
                                    

Hava aydınlanıyordu. Bob yanımda uyuyakalmıştı. Horluyordu ama gürültülü bir şekilde değil. Dikiz aynasından arkada oturanlara baktım. Ellie hariç hepsi uyuyordu. Dikiz aynasından bakarken bir ara göz göze geldik. Ama hemen gözlerimi devirdim. Çok sessizdi. İlerde bir şey gördüm. Evler vardı ve evlerin yanında yangın vardı. Siyah dumanlar etrafı kaplamıştı. Etrafta hiç hareketlilik yoktu. Bob'u dürttüm. Uyandı ve etrafına baktı. Kendine gelmesi biraz zaman aldı. Uyku sersemliğiyle etrafa bakıyordu. Bana döndü "Burada duralım. Yemeğe ihtiyacımız var." kelimeleri çıktı ağzından. Ellie diğerlerini uyandırdı. Daniel uyanırken biraz beni korkuttu. Bir hışımla kalktı ve arabayı sarstı. Herkes birbirine baktı ve dayanamadan gülmeye başladık. Kahkahalarımız aniden durdu. Buna sebep olan önümüze çıkan bir köpekti ve çarpmamak için frene kökledim. Arkadakilerle birlikte öne doğru gittik. Herkes şaşkın bir şekilde yola bakıyordu. Arabadan ilk önce inen Bob oldu. Onu ben ve Ellie takip ettik. Daha sonra Nicholas ve Daniel. Köpeği göremiyorduk. Çok hızlı koşmuştu ve bir şeyden kaçıyor gibiydi. Etrafıma baktım ve kasaba gibi bir yerdeydik. Evler ahşaptandı ve teknoloji buraya uğramamış gibi gözüküyordu. 15 kadar ev, bir tane kilise ve bir tane de market vardı. Böyle bir yer için de yeterliydi. Bob etrafına bakarak konuşmaya başladı "Elli sen John'u al ve markete gidin. Biz de evleri dolaşıp neler bulabildiğimize bakıcaz. Bir sorun olursa bağırın!" Ellie kafasını "Tamam" anlamında aşağıya ve yukarıya salladı. Bana döndü ve "Hadi" dedi. Onu takip etmeye başladım ve marketin kapısının önüne geldik. Kapının üzerinde "Kapalı" yazan bir tabela vardı. Kapı büyüktü ve zincirlenmişti. "Geri çekil" dedi Ellie, zincire bakarak. Geriye doğru iki adım attım ve Ellie'nin elindeki silaha baktım. Zincire doğru tutmuştu ve ateş etti. Kilit kırılmamıştı. Silahını tekrar doğrultu ve bu sefer iki el ateş etti. Zincir koptu ve atılarak zinciri yerinden çıkardım. Ellie kapıyı açtı. İçerde bir tüz bulutu vardı ve üzerimizdekilerle ağzımızı kapadık. Işıklar yanmıyordu. Ellie çantasını sırtından indirdi ve içini açtı. İçinden el fenerini çıkardı, çantasını kapadı ve tekrar sortına taktı. Etrafa bakıyorduk ve bana dönüp "İhtiyacımız olan her şeyi al!" Dedi emreder gibi. Kafamı salladım. Anlamıyordum, neden bir anda bana kötü davranmaya başlamıştı. Halbuki ona karşı hiç bir kötü davranışım olmamıştı. Bunu kendime sorarken aynı zamanda raflara bakıyordum. Aslında pek bir şey kalmamıştı. Birileri almış olmalı. Bir an arka tarafta bir hareketlilik gördüğümü düşündüm. Hemen ardından bir ses geldi "TAK"

Bir Ölü'nün GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin