Siktir..
Kulübün kapısında belirlenen bu siyah gölgeler hiçte yabancı gelmiyor. Hatta tanımışlığımın ötesinde ne yazık ki tanınmışlığımın göstergesi olaraktan tamda üzerime doğru yaklaşırlarken buluyorum. Ancak bunu içimde yaşayıp arkamı dönerek,
"Eline sağlık bro bugünkü kokteylde fenaymış" diyorum. Arka çıkışı kullanmak için uzaklaşacağım sırada yavru bir balık gibi ağa takılıyorum.
"A..a..a..a.. Vakit daha çok erken, bu saatte gidip süt içmeyeceksin değil mi güzellik?"
Arkamı dönüp şaşırmış numarası yaparaktan,
"Aaa bu ne güzel tesadüf kok kafa ve yedi cüceleri. Süt fikrine.. cık bende o yok ya ama var ya şöyle acılı bir şalgama da hiç yok demem hani!"
"Bırak şamatayı Nil! Mallar nerede?"
Uyuz uyuz gülüyorum, tepkisiz kalamıyor,
"Ne gülüyorsun be!"
"Malları sormadın mı oğlum aha işte karşımdasınız ya!"
"Ben şimdi senin.."
Yüzümde patlayacak yumruk ya da tokat artık her ne olursa bu sebepten gözlerimi yummuştum. Ancak patlama henüz cereyan etmemişti. Acaba gözümü kapatınca analjezik etki mi göstermişti, yoksa bayılmanın etkisi ile şu an bir nevi uykuya mı dalmıştım. Gözümün tekini temkinli açtığımda uyumadığımı farkediyorum. Zira ayaktayız ve bizim ayı tam karşımda kolu yukarıda gerilmiş bir yay gibi elinden çıkacak darbeyi bekliyor. Fakat emniyeti indirmemiş, yok lan o el de ne?
"Bırak kızı gitsin Remzi!"
"Çüş amonyum sülfat. Sen nesin be oğlum?"
İki kafanın ani bana dönüşü tek gözümü kapatip kafamı sallamama rağmen anlaşılır bir açıklama çekemiyor. Ama bir dakika,
"Arkadaşlar ben biraz önce burada dışa ses vermedim değil mi?"
Dipçik çocuk, kafasını gülümseyerek yatırdığında anlıyorum ufak bir gaz çıkarır gibi ağzımdan kaçırdığımı hay benim ağzıma...
"Hadi Remzi hadi aslanım çek git şuradan ağzımızın tadı kaçmasın!"
Mafya lideri bay Remzi yanına yaklaşmak isteyen adamlarına minik bir el hareketi ile dizginlerken,
"Melih alemde ismin nezih geçiyor diye kendimizi sana unutturmuş olabiliriz. Ancak işimize burnunu sokacak olursan.."
Dipçik çocuk bir adım ileri gidip,
"Evet bilader burnumu sokacak olursam?"
Remzi gözlerini kısıp mekana ve adamlarına baktıktan sonra,
"O zaman burnunu kırmakla yetinmem tüm mekanınıda darmadağın ederim ki; ne burnunu ne de mekanını bir daha toparlayamazsın!"
Remzi ve Melih birbirlerinin gözlerine bakarak birbirlerine solurlarken, Melih gülümseyip,
"Şöyle bir şey mi?" diyerek hiç bekleyen anda Remzi'nin burnuna kafasını indiriyor. Remzi burnunu tutarak olduğu yere çökerken, Remzi'nin adamları da Melih'in çevresini sarıyor. Daha fazla kayıtsız kalamıyorum,
"Arkadaşlar arkadaşlar bir saniye. Her şey benim yüzümden oldu kusura bakmayın. Bu beyefendinin bir kabahati yok, hadi beni alın çıkalım buradan"
"Dur bakalım sen hiç bir yere gitmiyorsun"
Melih kolumdan tutup kendine çevirirken,
"Oğlum manyak mısın? Mekanını yıktıracaksın herhalde"
"Beyler buraya bir bakın!"
Nereden kimin çıktığına anlam veremediğim iki düzine adam bir anda Remzi'nin adamlarının çevresini sardı.
"Beyler çıkışı soruyordu bir yardımcı olun arkadaşlar!"
Adamlara takılıp bende çıkacağım sırada,
"Hey sen bir dur bakalım daha senin hesap ödenmedi. Arkadaşlar bayanı da sorgu odasına alalım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saçma Bir Mafya Hikayesi
AventuraHayatı tümüyle boş vermiş birisi hayatın hangi bölümünü ciddiye alabilirdi? Peki ya en fazla ölürüm diye her şeyi yapmakta özgür olsaydınız ne kadar tutsak olurdunuz? Nilin deli dolu hayatına hoş geldiniz? Kalp masajı gibi bariz yaşamsal faaliyetler...