Bilgekılıç kalabalık limana girdiğinde kıyı kesimindeki insanların yaşadığı tedirginlik yüzlerinden okunuyordu.
Missfortune derin bir nefes alarak dümeni ikinci kaptana bıraktı ve esirlerin ilk kez boyle bir fırtınanın ortasında kaldığını anlayarak yanlarına gitti. "Gemiye erzak alınırken sizde benim kamaramda oturabilirsiniz karaya çıkmamanızı tavsiye ederim " diyerek bir askerine tutsaklara yolu göstermesi için emir verdi ,kürekcilerden biri yakınlardaki erzak çuvalından esaslı bir et parçasını yürütmeye çalıştığını fark etmişti. Sessizce adamın arkasına geçti ve bacak arasına attığı bir tekmeyle adamın ayaklarını yerden kesti
" o ellerini kendine sakla !!!" diye hırladı. Gemiye erzak alınacaktı yani bu gün burada geçecekti 2 ci kaptana liman ücretini vermesini tembihleyerek özel odasındaki rahat yatağa uzanmak için güverteden ayrıldı.LİMANDA İŞLER KARIŞIYOR
Alçak tavanlı,dumanlı ve pis han,küçük ve değersiz bir yerdi ama Başkente ticari mal getiren büyük gemilerin yanaştıkları rıhtımların yakınında olduğundan, genellikle tıklım tıklımdı
Ancak bu gün işler kesattı, bunun nedeni de Bilgekılıç adlı geminin üst düzey mürettebatından eğlenmek için gelen bir düzine kaslı iri yarı adamlar sürüsuydü. ikinci kaptan dik kaşlarının altındaki alev alev gözleriyle hancıya baktı ve boş kadehini masaya vurdu .
"Yine Boşaldı," dedi öfkeyle . sesinde hancıya bunun kadehi sekizinci yada dokuzuncu dolduruşu olacağını hatırlatan hafif bir pelteklik vardı . iş iştir diye düşündü hancı, ama bu müşteri ,patlamaya hazır bir barut fıçısı gibiydi. Hancı da bütün kalbiyle adamın ve mürettebat'ının başka yerde patlamasını arzu ediyordu hancı dikkatli adımlarla arka kapıya yönelerek Noxus askerlerinden bir kaçını uyarması ve hanına getirmesi için bir çocuğa 1 altın sikke verdi diğer sikkeyi ise iş bitince verecekti . sakince içeri girerek yeni müşterilerinin talebelerini alarak nispethen güvenli olan arka tarafa çekildi. mürettebatın paralarını verip vermeyeceklerini düşünüyordu ki ön kapı ardına dek açıldı ve bir yüzbaşı ile birlikte 20 kişilik müfreze loş odaya daldı. Hepsi tam teçhizat giyinmişlerdi kızıl kaliteli ipekten üniformanın üstündeki siyah çelik zırh ve zırhı süsleyen kırmızı şeritlerle sol göğuslerinin üzerinde Noxus Ordusunun armasını taşıyorlardı.
Adamları arkasında odaya dağılırken yüzbaşıda odaya göz gezdirdi. Ve şöminenin yanındaki masalaları dolduran kalabalık bilgekılıç mürettebatına bakarak gözlerini kıstı "Burada Neler oluyor?" diye sordu. İkinci kaptan gülümsedi . hancı, onun gözlerinin içinin gülmediğini fark etti işe barut fıçısı patlıyordu. İkinci kaptan Gülerek
"Fırtınadan sağ salim çıktığımız için içiyoruz bize katılmazmısınız ?"dedi, alaylı bir dille. " Ama ben öyle duymadım," diye yanıtladı yüzbaşı ,sertçe. "İnsanları rahatsız ederek Huzursuzluk yaratıyormuşsunuz "
İkinci kaptanın ağzı sahte bir şaşkınlıkla açıldı "Huzursuzluk mu ?" diye tekrarlayarak , gözlerini merakla oda boyunca gezdirdi . "Birileri kulağına bir şeylermi fısıldadı yani ? Birileri bir hikâyemi uydurdu yoksa; hemen keselim... dillerini!"
her şey o kadar hızlı olup bitti ki, hancı barın arkasına kaçacak zamanı ancak buldu. İkinci kaptan son kelimesini söylerken birden elinde beliren hançeri fırlatmıştı bile, hançer hancının 1 saniye önce olduğu noktaya saplanarak ahşap duvarın derinliklerine gömüldü .
"Bu kadar yeter ..." diye konuşmaya başladı yüzbaşı öne doğru birkaç adım attı , ama ikinci kaptanın arkasındaki mürettebat ayaklanarak büyük baltalarını ellerine aldılar hepsinde aynı renk kıyafet ve zırh vardı sol göğüslerinde ise x harfi şeklinde 2 silah vardı (Bilgekılıçın işareti) ikinci kaptanın koluna bağlı tatar yayı yüzbaşının kafasını hedef alıyordu "İndir şunu." dedi ama sesinde otorite yoktu ve bunu oda biliyordu. Sokaklarda olay çıkaran serseriler le çok uğraşmıştı ama bu sefer organize bir kuvvetle karşı karşıyaydılar ancak buna karşılık Noxus askerleri Runterranın en iyi eğitimli askerleriydi "Sen bilirsin sald..." daha cümlesini bitiremeden demir kaskın göz deliğinden içeri giren ok yüzbaşıyı daha yere düşmeden öldürmüştü ikinci kaptanın arkasından fırlayan mürettebat Noxus askerlerine koçbaşı gibi çarparak yarısını han kapısından dışarı fırlatmışlardı Noxuslular eğitimlerinin ,Bilgekılıç tayfası ise ağır silahlarının ve yılların verdiği yağma deneyimlerinin avantajları ile carpışıyorlardı ancak sayıca üstün olan bilgekılıç tayfası galip gelmelerine rağmen biraların ücretlerini pis tezgahın üzerine koymuşlardı bir asker kaçarak kuvvetlere haber vermiş olmalı ki başka bir zırhlı kuvvet gemiye yetişmek için var güçleriyle koşuyordu ikinci kaptan "Hadi bayanlar gemiye doluşun " gemi hazırdı zaten yeterli erzak alınmış, geleneksel kavga yapılmıştı. limanın agzında hareket ederken arkalarından çarpan bir gemi missfortunenin yataktan düşerek uyanmasına neden olmuştu arkalarında Noxus donanmasından bir kaç gemi onları kovalıyordu açık denize geldiklerinde ikinci kaptan "Yelkenleri indirin sancak alabora !!!" diye bağırdı yan dönen gemi savaş pozisyonu alarak 3 lü topları dışarı çıkarttı Noxus 1 inci komuta gemisi oldukça ihtişamlı bir şekilde yaklaşıyordu Bilgekılıç saldırı pozisyonunu bozarak rakibine doğru ilerlemeye başlamıştı iki Noxus gemisinin arasına girdiği anda kıyamet koptu bilgekılıçın özel olarak uzak diyarlardan getirdiği havayifişekli topları limandan bile görülüyordu ön tarafı kapatan bir gemi ise bilgekılıcın çıkmasını engellemeye çalışıyordu ancak bilgekılıcın ön tarafı özel olarak gemileri bordalamak için tasarlanmış ve buna ek olarak burnun her iki tarafındaki ağır toplar en öndeki geminin yelken direğini vurmuş ve ön kısmında kocaman bir delik açmıştı yukarıdan iplerle atlayan bilgekılıc mürettebatının dağıtıcı gücü ağır baltalarını çevirerek Noxus askerlerini doğruyordu kendileriyle aynı ölçütte askerlerle savaşacaklarını sanan Noxuslular, birden her birinin elinde çift başlı birer balta taşımakta olan, kıllı kara zırh ve boynuzlu kasklarıyla onlara doğru koşan bilgekılıç tayfasıyla burun buruna geldiler. bilgekılıç pruvasından fırlatılan 3 kanca Noxus gemilerinin yüzeyine saplandı . Noxus kadırgalarının kaptanları halatların kesilmesini emretti ancak katranla sıvanmış bu kalın halatlar güneş altında kuruduktan sonra taşdan daha sert olmuşlardı ve vurulan kılıçlar üzerinden sekiyordu. gemiler gıcırtıyla birbirine sürtündü ve bilgekılıçta kalan mürettebatta Noxus gemilerine atladı ve asıl savaş başlamış oldu Noxus komuta gemisinine kimse atlamamış halatta neredeyse kopmuştu Noxus Donanması Mareşali Jadeita geri çekilme emri verdi bilgekılıcın arkasından noxus limanına doğru yönelelen komuta gemisini fark eden missfortune grajuva ateşinin ateşlenmesini emretmişti yelken direğini ortasından eriten grajuva ateşi direğin sağ taraftaki kürekcilerin üzerine düşmesine neden olmuştu güverteye de sıçrayarak mürettebatın yarısını da denize atlatamadan kavurmuştu Geri Çekilmeyi yediremeyen Mareşal Jadeita yanan gemisini terk etmedi taaki bilgekılıç pruvasında çocuklarını görene dek ...