Noxus Soyluları Balosu
Maestrale*, kırmızı gül bahçelerinin arasından geçen bir yoldan ilerleyerek balo salonunun girişine yaklaştı. Sıcak ve insanın tenini gıdıklayan rüzgar, bu sakin gecede insana tatlı bir uyku bastırmasına neden oluyordu Müzik ve altın rengi ışıklar, sohbet ve gülüşmeler orkestra eşliğinde balo salonunun açık kapılarından süzülerek bahcede ay ışığının altında oturan gençlerin seslerine karışıyordu. Kırmızı çizgili beyaz üniforma giyen iki görevli kapıda davetiyeleri kontrol ediyordu.Maestrale usulca yaklaşarak Balo salonunda göz ucuyla Jadeita'yı aradı tabi sıranın kendisine geldiğini fark edememişti. " Efendim Davetiyeniz varmı ?" dedi. Görevli "Eğer yoksa gitmenizi rica etmek zorundayım" Maestrale görevliye bir özür hareketi yaparak adamın iki elinde kavradı. bir elini açarak avcu yukarı bakacak şekilde bel hizasına getirdi. Adamın diğer işaret parmağını avcuna dokundurarak hızlıca yukarı çekti, ve salona daldı. Şaşkınlıktan ağzı açık kalan görevli buyrun demekten başka bir şey yapamadı Cünki.. Davetiye avcuyla işaret parmağının arasındaydı .
Günde 3 Çeşit Yemek Var Bayanlar Yumurta, Turşu, Yumurta !!!
Carol uyanmıştı kolu kırık olmasına rağmen iyi hissediyordu tam ayağa kalkacakken içeri giren missfortune
Koşarak onu engelledi " Hayır Küçük hanım kalkmak yok yatacaksın taaki ben sizi geri götürene kadar" dedi. carolun birşey demesini beklercesine biraz duraksadı "Kolunun nasıl kırıldığını biliyormusun ? ,Kontrolden çıkan dümenle düşen tahta parçasına sıkışıp dümenin düz kalmasını ve o parçalanmış geminin üzerinden atlamamızı sağlamış gerçekten şanslısın kolun yerine kafanda oraya girebilirdi ." Diyerek gülümsedi ve yandaki rahat koltuğa yerleşerek silahlarını temizlemeye başladı. Carol doğrularak baygınken rüyasına giren kadının kim olduğu sorusu aklına takıldı "Sarah, Joy DarkWill i tanıyormusun." Missfortune hayalet görmuşcesine irkilerek ayağa fırladı " Onu tanımayan Denizci yoktur." dedi gizlemeye çalışsada sesindeki korku kendini belli ediyordu." Noxusun Kurucularından, Dünyadaki ilk ölümsüz, onunla savaşa giren hiçbir kaptan kurtulamadı. topları öyle güçlüymüşki tek bir vuruşta demirden bir gemiyi ortadan ikiye bölebilirmiş o yaşayan bir efsaneydi. Tabi artık cesedi, gölge adaların kralıyla beraber kayboldu " Carol'un tuğleri diken diken olmasına rağmen daha diyecekleri bitmemişti "Dün bayıldığımda onu gördüm ufuğun ötesindeki yıldızı takip etmemi söyledi eğer gitmezssek hergün bir arkadaşının bizi ziyarete geleceğini soyledi gidecekmiyiz ? " Missfortune alaylayıcı bir kahka atarak kapıya yöneldi "Tabiki hayır. Anlattıklarımı dinlemedinmi sen ?" tam o sırada gemiye isabet eden bir top atışı resmen gemiyi alabora* etmişti güverteye çıkan carol missfortunenin noxus bayrağı sallanan yelkenleri yırtık olmasına rağmen son hızla onlara yaklaşan gemiye korku ve şaşkınlıkla baktığını fark etti "Olamaz.. Sancak Alabanda çatışmaya hazırlanın kalan grujuva ateşini yükleyin ve KocaKarıyı hazırlayın." Carol bir an missfortunenin koca karı dediğinin sandı evet kulakları onu yanıltmıyordu kocakarı* kelimesini işiten mürettebat resmen rahatlamıştı. "Koca karımı ? Oda ne " o sırada Carol'un yanından geçen bir kürekçi gülerek küpeşteye yaslandı . " Kocakarı Bu geminin en kuvvetli silahı geminin ortasındaki siyah kocaman kapıyı görüyormusun ?" dedi . " o koca karının ağzı ve şunu bilmen yeter kocakarı bir gemiyi batırmadan asla susmaz " gülümseyerek görev yerine gitmek için uzaklaştı. O uzaklaşır uzaklaşmaz gemi aniden sallanmaya başladı koca karının ağzı açılıyordu. Ve gerçekten dedikleri lakabı hakediyordu bu hızlı atış yapabilen piltover yapımı bir havan topuydu bu topla vurulan bir geminin daha yüzme olasılığı yoktu geminin yanına isabet eden bir havan topu mervisi bile gemiye ağır hasar verebilirdi merakettiği bu havan topu ve mervileri bilgekılıca nasıl yüklenmişti ? Savaşma pozisyonuna geçen bilgekılıç usulca ona yaklaşan rakibini bekliyordu . ve çatışma başlamıştı Noxus Savaş kadırgasının geminin ön tarafındaki toplar bilgekılıcın güvertesini dövmeye başlamıştı ...
Carol'un gözünden
Kocakarı seri atışlarla düşman gemisini vurmaya çalışıyordu. ama nasıl bir şansdır ki havan mervisi gemiye yaklaştıkça hedefinden sapıyor tam olarak isabet etmiyordu buna eş seri atışlarla geminin yan tarafından ateşlenen toplar daha gemiye isabet edemeden kocaman hızlı atışlar yapan zıpkını andıran tatar yaylarıyla vuruluyordu. Düşman gemisinin hesaba katmadığı bir şey vardı tabi grajuva ateşi , ağır hasar alan bilgekılıçın aldığı darbeleri normal bir savaş kadırgası kaldıramazdı. O sırada ufuktan yaklaşan başka bir gemi gördüm noxus sancağı sallanıyordu ancak sancağın sonu çatal şeklinde birbirinden ayrılmıştı bu da o geminin üst düzey bir komutan yada kraliyet ailesinden birini taşıdığının simgesiydi, yardıma gelen babasının komuta gemisiydi...
>>>----------->
Missfortune kocakarıyı kullanan askeri kenara iterek "Grujuva ateşini hazırlayın bunu ben hallederim." dedi, Nişan aldı ve gittikleri ilk limanda koca karaya yeni bir koltuk almayı aklının bi köşesine not etti. "Grujuva ateşi simdi !!! "Grujuva ateşiyle ileri atılan gemi Joyün gönderdiği gemi tarafından bordalanmaktan son anda kurtuldu , şimdi kaçma sırası onlardaydı. Tam hız ilerleyen kara gemi missfortunenin grajuva ateşi emri vermeden 1 kaç saniye önce ateşlediği koca karının havan mervisinin isabetiyle resmen suya gömüldü, patlaması ise 1 mil uzaklıktaki Mareşal Jadeita'nın komuta gemisini bile etkilemişti...
Maestrale : Mareşal Jadeita'nın 2 ci kaptanı Olağan üstü güzelliği ve gizemli yasak büyüler kullandığı iddia edilen işgence yöntemleriyle nam salmış noxuslu bir denizci.
Koca Karı : Piltover yapımı hızlı atış yapabilen bir havan topu (Asıl İsimi P006143.) ismi Missfortunenin eski ikinci kaptan'inin annesi (Mikeden) esinlendi.
Alabora : Geminin yan yatması, devrilmesi vb.
