Gumiho (구미호) • hyunlix

Bölüm 12: Davetsiz Misafir

Sarışın oğlan yüzüne düşen günışığına uyandığında görüş alanındaki ilk şey gümüş saçlar ve de iki tilki kulağı olmuştu. Ayılması boynuna sokulmuş olan Yongbok'u fark ettiğinde bir hayli hızlı gerçekleşmişti. Dün geceki kısa soluklu öpücüğü düşündü. Atmosferin beraberinde getirdiği, olmamış gibi davranacakları bir öpücük müydü?

Düşünmemeye çalıştı, anda kalmayı seçti. Kollarının arasında minicik kalan tilki çocuğa baktı. Elleri Hyunjin'in göğsünde, nasıl yavru bir kedi annesine sokulursa o da Hyunjin'e öyle sokulmuştu. Sahi, kocaman yatakta neredeyse üstüne çıkacaktı.

Sarışın oğlan güldüğünde göğsü sarsıldı, bu da tilki çocuğun kıpırdanmasına yol açmıştı. Nefesi boynuna değerken Hyunjin elini oğlanın saçlarına attı. Saçlarını ağır ağır okşarken elleri, birkaç dakika sonra tilki çocuk uyku mahmuru gözlerle başını kaldırdı.

''Günaydın.''

Yumuşak bir sesle fısıldadığında Hyunjin, tilki çocuğun gözleri şaşkınca aralandı.

"Günaydın..."

Hyunjin oğlanın alnına gelen gri kaküllerine uzandı. Dün geceki öpücükten sonra nasıl olduklarını kontrol etmek için sordu.

"Bir sorun yok, değil mi?"

"Ne sorunu?"

Tilki çocuk zar zor göz teması kurmuştu sorarken. Hyunjin güzel bir cevap düşünmeye çalıştı.

"Şu an burada, benim yanımda olmaktan rahatsızlık duyuyor musun?"

Tilki çocuğun kaşları merakla havalandı. Rahatsızlık duyduğu tek nokta sürekli utançtan kıpkırmızı kesilmesiydi, ona bunu yapan da Hyunjin'di. Yine de rahatsızlık duymuyorum demek bulundukları durumun hoşuna gitmesi anlamına geleceğinden, çekinerek mırıldandı.

"Hayır, duymuyorum."

Hyunjin'in yüzündeki tebessüm geniş bir gülümsemeye bıraktı kendini.

"Olur da bir şeyden rahatsız olursan sakın kibarlık yapayım deme, olur mu?"

Bu düşünceli hali Yongbok'un da yüzünü güldürmüştü.

"Teşekkür ederim."

Hyunjin'in eli oğlanın yanağına kaydığında, dudaklarına minik bir buse kondurma dürtüsüne karşı koydu.

Yavaşla Hyunjin.

Oğlanın yanağını okşayıp doğruldu.

"Hadi bakalım, kahvaltı vakti. Ardından yürüyüşe çıkarız. Ne dersin?"

•

"Bereyi bulamıyorum."

Yongbok üst kattan aşağı, salonun girişinde onu bekleyen Hyunjin'in karşısına geçti.

"Üst katta girdiğim tüm odalara baktım."

"Sen buraya bak, ben bahçeye bakayım. En kötü başka bir şapka vardır mutlaka."