Lanetler okuyarak uyanmış, tuvalete gitmiş, üstümü giyinmiş ve kahvaltı masasına oturmuştum. Lanetler okuyordum çünkü bu gün günlerden Pazartesiydi. Ve benim hayatta en nefret ettiğim gün pazartesidir. Nedenide şu:
1. Okul var.
2.Ders var.
3. Okul var.
İşte benim nedenlerim. Pazartesiden nefret ettiğim kadar hiçbir bir şeyden nefret etmem. Benim günler içinde en gıcık olduğum gündür.Belkide pazartesi hakkında tek bir şeyi seviyor olabilirim. O da annemin bizim için hazırladığı o muhteşem güzellikteki sofra. Peynirler, zeytinler, reçeller......
İşte o muhteşem kahvaltıya oturunca sesimi kesmiştim. Sonuçta sofrada lanet okunmaz. Çarpılırsın.
Önce sofrayı şöyle bir süzdüm. Sonra çatalımı kaptığım gibi o sürekli çataldan kaçan zeytinle savaşa başladım."Hay ben senin! Gel lan buraya!"
Zeytine onuncu defa çatalımı saplama denemsinin onunda da başarısız olunca savaşın galibi zeytin oldu. Zeytine kötu bir bakış attıp bana bakan güzelim tosta diktim gözlerimi. Masanin sonuna uzanıp sepetten bir tanesini kaptım. Ve tostumla konuşmaya başladım.
"Ne güzel şeysin sen öyle. Yerim seni."
Tostumdan koca bir ısırık aldım. Sonra kafama yediğim darbeyle nerdeyse yediğim şey azımdan çıkıyordu.
"Ne yapıyon lan salak?"
Konuşan benim yakışıklı-ama salak- abim Tuna.
"Neden vuruyorsun abi ya! Kahvaltı ediyorum."
"Iyi iyi ye. Ben gidiyorum sen tıkınmana devam et gereksiz."
Ona dil çıkarınca gülümseyerek gitti. Bende tostumu bitirdikten sonra sofrayı toplayıp evden çıktım ve durağa gidip Buket'i beklemeye başladım.
***
"Sonrada Ceren ona tokadı bir çarpmış. Caner'in yüzünde beş parmağınIn izi çıkmış. İnana biliyor musun ya?""İnanamıyorum. Cidden inanamıyorum. Kızım daha Afyon'um patlamadı bir sus! Bir dur! Zaten canım sıkkın."
"Ne! Afyon patlayacak mı? Hemen teyzemleri arayıp haber vermem lazım. Bavullarını toplayıp hemen Afyon'dan ayrılsınlar."
dedi benim salak arkadaşım Buket. Ah salak kızılım benim.
"Buket sana bir şey sorucam."
Elinde uğraştığı telefondan -muhtemelen teyzesine mesaj yazıyor- başını kaldırıp bana cevap verdi.
"Sor."
Yanına biraz daha yaklaştım ve fısıltıyla konuştum.
"Beynini en son ne zaman kullandın? Gidip oraya bir bakalım anlaşılan orada bir yerde düşürmüşsün."
Buket suratıma saf saf baktı. Anlaşılan gene söylediklerimden bir şey anlamamıştı.
"Teyzenlere mesaj falan atma. O bir deyim. Yani afyon cidden patlamayacak."
Derin bir nefes verdi.
"Oh be! Rahatladım valla."
Biz bu kızla nasıl anlaşıcaz Allah'ım. Bizim salakça sohbetimiz son bulduktan bir dakika sonra ineceğimiz durağa gelmiştik.
"Mahmut abi müsait bir yerde."
Mahmut abi -kendisi otobüsün şöförü olur- müsait bir yerde durdu. Bizde Buket'le aşağı inip okulun kapısına doğru yürüyüp içeri girdik. İçimden okulun duvarında asılı olan ve genelde iş ilanlarının falan asıldığı panoya bakmak geldi. Panoya doğru gittim ve ilanları incelemeye başladım. İşte tam o anda uzun zamandır aradığım şeyi buldum.
YOU ARE READING
Pazartesi Kılıklı
Humor"Sonrada Ceren ona tokadı bir çarpmış. Caner'in yüzünde beş parmağınin izi çıkmış. İnana biliyormusun ya?" "İnanamıyorum. Cidden inanamıyorum. Kızım daha Afyon'um patlamadı bir sus! Bir dur! Zaten canım sıkkın." "Ne! Afyon patlicak mı? Hemen tey...