08.04.2010
Çarşamba
Kim bile bilirdi bugün geriye kalan hayatımın ilk günü olduğunu.
Aslında herşey yolunda gidiyordu,taki burnum diğer kanamalara oranla çok daha fazla kanayıncaya dek. Okulda matematik dersindeydik sonra burnum aktı sandım ve her zamanki gibi burnumu çektim daha sonra seri bir şekilde akmaya başladı ve birden çözdüğüm deneme kitapçığına kan döküldü. Yanımda oturan arkadaşım,Yusufcan (aslında onunla pek konuşmayız) burnumu tuttu ve üst kısmından güçlü bir şekilde sıktı. Ve Pınar Hocadan izin alarak beni lavaboya götürdü. Ne yaparsam yapayım kanama bir türlü durmuyordu. Yusufcan çareyi annemi aramakta buldu. Şanslıydım ki telefonum cebimdeydi. Ve Yusufcan hemen annemi aradı.
-Ülker Teyze merhaba ben Yusufcan Atlas'ın burnu kanadı fakat kanama durmuyor onu alabilir misiniz ?
-Hemen geliyorum.
Yarım saat sonra annemin MiniCooper'ını gördüm. Hemen beni aldı ve Ada Hastanesine götürdü. "Kulak Burun Boğaz" doktoru Fatih Altepe'ye gittik. Burnumda ki kanamanın burnumda ki bir çatlaktan olabileceğini ve röntgen çekilmesi gerektiğini söyledi. Röntgen çekildi ama doktor endişeli gözlerle bana ve anneme bakıyordu. Daha sonra annem
-Atlas tatlım 5 dakika bize izin verir misin ?
Ve endişeli tavrım ile ben
-Noluyo anne ?
-Bişey yok hayatım biraz izin ver sadece hepsi bu.
-Tamam.
Doktor odasının önünde ki kırmızı pofuduk koltukta göbeğimi nasıl kamufle edebileceğimi düşünüyordum ki Dr. Fatih beni içeri çağırdı.
-Atlas seninle açık konuşacağım. Ne yazık ki çok nadir olarak görülen bir durum söz konusu bunun bir adı dahi yok. Burnun sürekli kanıyor çünkü gözünde ki bozukluk çok ilerledi ama astigmatın baskın olduğu için baş ağrısı yüzünden bunu farkedemedin. Ne alakası olduğunu düşünüyorsun fakat gözlerindeki sinir patlayacakmışcasına atıyor ve bu da burnundaki kılcal damarlar ile bağlı olduğu için kanamaya yol açıyor. Ne yazık ki az bir süre sonra kör olacaksın.
-Ne !?
-Aman tanrım tatlım çok üzgünüm.
diye tepki verdi annem ve ağlamaya başladı.
Ben ise şoktaydım birinin çıkıp şaka diye bağırmasını bekliyordum ama kimse çıkmadı. Daha sonra sesim titreyerek
-Hihihiç bir tedavisi yok mu ?
-Ne yazık ki Atlas,çok üzgünüm.
Koşarak odadan çıktım annem arkamdan ATLAS diye bağırdı ama arkamı dahi dönmedim hastane merdivenlerini indim ve hastanenin bahçesine çıktım insanlar tuhaf gözlerle bana bakıyordu bense onların bana baktıklarını ne kadar süre daha görebileceğimi düşünüyordum. Koşarken bir erkeğin kabullenemeyeceği kadar büyük olan göğüslerim sallanıyordu hastanenin kazan dairesinin oraya gittim orda kimse yoktu oturdum ve düşündüm
Aşık olduğum kişiyi çocuklarımı çevreyi çiçekleri hayvanları gökyüzünü televizyonu teknolojik aletleri bir daha asla göremeyeceğimi düşündüm. Ve gerçekten bu bana kendimi çok daha berbat hissettirdi daha sonra hastana güvenliği beni buldu ve yanıma geldi
-Atlas annem bekliyor hadi gidelim dedi.
Ben de direnmedim çünkü böyle bir durumda annem bana kendimi iyi hissettirir diye düşündüm. Hastaneden çıktık ve arabaya bindik.
Artık şu gerçeği kabullenmeliydim ben artık KÖRDÜM.