2°RUHSAL ACI

26 3 32
                                    

İyi okumalar... <3

*****

"İşte böyle oldu tanışmamız..." Elimdeki peçeteyle ıslak yanağımı sildim. Karşımda beni üzgün gözlerle dinlemeye devam eden Deniz'e gözlerimi hiç değdirmedim. Şu zamana kadar hissettiklerimi doya doya yaşadığım tek bir an vardı. O da toz olup uçmuştu.

"Zaman geçti, ben onu çok sevdim. Sonra biz ne olduğunu anlamadan sevgili olduk. Mutluydum da! Ayaklarının yerden kesilmesi kadar güzel bir his yoktu. Tabii sonra acı bir şekilde çakıldım ama kaderimiz buymuş." Uzanıp elimi tuttu.

"Ne oldu?" Uzanıp sehpanın üzerindeki kahveden bir yudum aldım. Ağlamaktan boğazım acıyordu artık.

"Gecenin bir yarısı kapıma dayandı. Ayık kafa ama. Bir şeyler konuştu, anlamadım bile. Sonra durdu, bir anda diz çöktü. Cebinden yüzüğü alelacele çıkardı. Benimle var olur musun, dedi. Sevindim. Kendini benim yerime koy. Sevdiğin kadın sana evlenmek istediğini, sonsuz olmayı istediğini söylüyor. Sevinmez miydin?" Cevabını beklemedim. Kendi acınacak halime güldüm.

"Sevindim. Her şey ayarlandı. Sade ama muhteşem bir düğün yapıldı. Hayatımın en güzel günlerinden biriydi. Sevdiğim adamın soyadını taşıyacaktım. İki ay geçti biz evlendikten sonra. Kavgalar başladı, basit şeyler değildi. Her seferinde binbir bela ile bitiyorken nasıl iyi olurdu ki?! Yine bir gün aramızdaki bir tartışmaya kadın ismi dahil oldu." Titrek bir nefes verdim. "O bile böyle yapmazdı, dedi. Beni bir başka kadınla kıyaslandığında bende ipler koptu. Avazım çıktığı kadar bağırdım. Kendi salaklığıma küfrettim. Sövdüm. Çıktı gitti evden. Sonra döndüm yine bağıra bağıra ağladım."

"Yerimde duramadım, çıktım evden. Gecenin bir yarısı kayalıklara indim. Öyle tek başıma ağlarken ben kendimi o kadar yalnız hissettim ki... Öyle çaresiz, kimsesiz. Ben bir annenin varlığını hiç bu kadar aramamıştım be Deniz." Uzanıp beni göğsüne çekti.

"Tamam anlatma kuzen. Üzme kendini daha fazla." Başımı iki yana sallayarak ayrıldım ondan.

"Kimseye içimi açamadım ben iki yıldır, şimdi dibine kadar kusucam her şeyi." Kendimi toparladım, işte ne kadar olursa.

"Bir daha iki gün sonra karşılaştık, bir tartışma daha! Dayanamadım. Ayrılmak istediğimi söyledim. Keşke hiç sevmeseymişim seni, dedim. Öyle içten diledim ki bunu hem o an hem de yıllarca. Ben bunu der demez elini sallaya sallaya, böyle müthiş bir rahatlıkla konuştu." Burnumu sildim. Boğazımı temizledim.

"Ben zaten hiç sevmemiştim, dedi. Benim dediğimi aynen söyleseydi daha az canım yanardı. Ama o beni hiç sevmediğini öyle rahatlıkla söyledi ki... Ben kalakaldım karşısında. Onca an onca yaşanmışlık... Puf! Yok oldu!"

"Toparlandım, ayrıldım evden. Ona tek bir çöp bırakmayacak kadar güzel kazıdım kendimi hayatından. Ama Allah biliyor ya kalbim nasıl yandı. Nasıl kahroldum. Hangi ülke olduğuna bakmadan ilk uçak nereye gidiyorsa aldım bir bilet. Şansa Fransa çıktı. Yerleştim buralara. Kendime ufak ama huzurlu bir hayat kurdum. Anlaşmalı boşanma protokolü gönderdim. O da artık hangi duygunun içinde imzaladıysa tek celsede boşandık. Konuştuğum üç dört kişi vardı sadece. Cem, Hakan abi, babam, babaannem, sen... Tabii sonra babamla babaannem de beni terk etti. Üçünüz kaldınız. Restoranı da Ezgi'ye bıraktığım için kafamda rahattı." Alayla güldüm.

"Gecenin bir yarısı bir telefon geldi. Açtım, rezidansın güvenliği. Gitmiş evime, her yeri yıkıp dökmüş. Adam korktuğu için beni aramış. Bulamamış nerede olduğumu. Umurumda olmadı, bırakın kendi halinde takılsın dedim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 31, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bazı Kelebekler Uçamaz... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin