//16

110 17 4
                                    

Wooyoung

Alnımı ovuşturarak tezgaha bıraktığım telefonun ekranında açık, Seonghwa'dan geldiği belli olan mesajlara bakmaya devam ettim.

+********

sevgilim
seni izlediğimi biliyorsun değil mi?
seni almaya gelene kadar beni sinirlendirmeye devam mı edeceksin?
(20.09)

Seonghwa, dün evimin önüne kadar gelmiş olsa da, beni daima izlediğini düşünmemiştim. Bu durumda, şimdi bile sokağımda, birkaç metre ötemde olabilirdi. Bu düşünceyle, kapalı perdenin ardından yoğun bakışlarını üstümde hissettim sanki ve bu hisle titredim. Gözlerimi kapatıp derin nefesler almaya başladım ellerimle tezgaha dayanırken.

Sevgilim... Yeniden beraber olabileceğimize ve hatta hâlâ olduğumuza inanabiliyordu. Beni yanına almaktan, birlikte yaşamaktan bahsedebiliyordu. Nasıl geri dönmeye cesaret edebilirdi? Nasıl bana yaşattıklarının farkında bile olmadan böyle konuşabilirdi?

Gözlerimi yeniden açtığımda mesajı bir kez daha okudum. Attığı saate bakılırsa Seonghwa'yı sinirlendiren San'ın evime gelmesi olmalıydı. Üstelik dün onu öptüğümü de görmüştü. Bir an için San'ı evimden göndermek, Seonghwa'ya açıklama yapmak istedim; yalnızca San için tehlikeli olmasından endişe ettiğimden. Fakat bana ulaşabildiği sürece başkalarıyla uğraşmayacağına inanarak vazgeçtim.

Mesajına cevap vermeden ve numarasını engellemeden, şimdilik görmezden gelmeyi seçip telefonu kapattım. Seonghwa zaten numarama, ev ve iş adresime sahipti; üstelik fiziken de peşimdeydi. Sadece bir numarayı engellemenin, onu daha fazla kışkırtmaktan başka yararı olmazdı.

***

Evin ortak banyosunda uzun süren bir duş aldıktan sonra yer yer buğulanmış aynanın karşısına geçmiş, yüzümü inceliyordum. Yanağımda, elmacık kemiğime doğru küçük bir bölge açık bir tonda morarmıştı. Dudağımdaki yara ise kalın bir kabuk bağlamıştı fakat zaten dudaklarımı sık sık dişlerimle yaraladığımdan fazla dikkat çekmiyordu. Saçlarımı yanağımdaki yarayı örtmesi için normalden daha önde kuruttuktan sonra banyodan çıktım.

San'ı uyandırmadan önce yemek hazırlamak istemiştim fakat yeterli malzeme olmadığını fark ettim mutfağa girdiğimde. Seonghwa'nın kapımın önünde olabileceğini düşününce, markete gitmek için dışarı çıkmam da şu an seçenek değildi. Sonuç olarak yemek sipariş etmekle yetinecektim, San'a uyuması için biraz vakit tanımak için de bu planı biraz erteledim.

***

Yemek sipariş ettikten yarım saat sonra kapı çaldığında salonda, sessizliğin ortasında, tavanı izliyordum. Hâlihazırda düşüncelerim tedirginlik içinde olduğundan kapıyı açmadan önce delikten bakmayı ihmal etmedim. Her ne kadar o ilk andaki endişem yersiz olsa ve Seonghwa kapımda olmasa da, pizza kutularını taşıyan kişi kurye değildi.

"Hongjoong?"

Tereddütle açmış olduğum kapıdan içeri girdi. Bulunduğum durumda, bütün müdaheleci ve meraklı kişiliğiyle burada bulunması tercihim değildi fakat şimdi seçeneğim de yoktu.

"Selam! Kuryenin katına çıktığını fark ettiğimde ben teslim aldım."

Elindekileri mutfağa götürmeden önce sevimli bir gülümseme gösterdi. Peşinden gitmeden önce saçlarımı yanağımdaki izin üstüne doğru çektim biraz daha.

"Yeosang evde mi? Bu kadar pizzayı tek başına yemek için sipariş etmedin herhalde?"

"Şey-"

Ben daha açıklamamı yapamadan sertçe açılıp kapanan ahşap kapı sesine San'ın uykulu, derin sesi eşlik etti.

Доверься мне (güven bana) // WooSanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin