Tony ne kadar süre orada oturmuştu bilmiyordu. Pek bir şey de konuşmamışlardı aslında ama gitmek istemiyordu. En azından bu sefer Loki'nin sessizliğinde huzurlu bir şey vardı. Buruk bir gülümsemeyle Frigga'nın zarifçe gülümseyen suratına bakıyordu. Bu, Jarvis'in bir yorumuydu ve Tony bu eklemeden dolayı Jarvis'iyle gurur duyuyordu. Onunla her zaman gurur duyuyordu ama bu seferki daha bir başkaydı.
Bakışları istemsizce Loki'nin bileklerinden çıkıp artık neredeyse dirseklerine kadar ulaşan siyahlıklara takıldı. Gücünü kullanmaya çalıştığında aktifleşmişlerdi ve aktifleşmeleri oldukça acı verici görünüyordu. Onun yanına gelmeyi unuttuğu günlerde de mi bu olmuştu? Gücünü kullanmaya çalışmış ve bastırılmış mıydı? Canının bu kadar yanacağını biliyor muydu? Şimdi düşününce, bununla alakalı hala özür dilememişti. Evet, projeksiyon sistemi üzerine oldukça fazla kafa yormuştu ama o bunu bilmiyordu.
"Özür dilerim."
Loki yavaşça kafasını çevirdi. Kaşları çatıktı.
"Neden?" diye sordu anlamamış bir şekilde.
Tony kafasını yasladığı kolondan kaldırdı ve gözlerini onunkilere çevirdi. Bu şekilde son göz göze bakışmaları iyi bitmemişti. Mümkünse bunu unutmak istiyordu.
"Sana yaşattıklarım için." dedi dürüstçe. "Sana kendini değersiz hissettirdiğim için."
Loki'nin suratından kırık bir ifade geçti. Bakışları Tony'e tekme yemiş bir köpek yavrusunu hatırlatmıştı. Ya da kötü muamele görmüş bir çocuğu. Her ikisi de kötüydü.
"Benden mi özür diliyorsun?" diye sordu sesinde gizleyemediği bir şaşkınlıkla. Bunu sorması Tony'nin kalbini daha çok sızlatmıştı.
"Niye sordun?" diye sordu kendini durduramadan. Sormamalıydı ama sormuştu işte.
"Genelde benden özür dilemezler." diye mırıldandı Loki, bakışlarını kaçırmıştı. Tony kendine kızdı. Ama altın saraylarda büyüyen birinden beklediği tepkiler değildi bunlar. Ya da atalarının tanrı diye benimsedikleri canlılardan.
"Genelde kalıplara uyan birisi değilim zaten." dedi Tony şakacı bir ses tonuyla. Ortamı yumuşatmak istemişti. Loki çabasına karşılık olarak zayıfça gülümsedi.
"Biliyorum."
Tony'nin kalbi aniden hızlanmıştı. Loki'yle ilgili garip bir şey vardı. Ona çekiliyordu sanki. Bu sadece acımadan ya da empatiden kaynaklanmıyordu, hayır, aylarca Asgard'dakilere açıklamaya çalıştığı şeyi beş dakikada çözmesinden de kaynaklanmıyordu. Tony pek çok insanla çıkmıştı, bazıları zeki bazıları güzeldi elbette ama hiçbiri Hulk'ın kendini soktuğu çukurdan çıkıp bir de üstüne içki isteyecek kadar cesaretli değildi. Ya da onu kendi kulesinden aşağı atacak kadar. Şimdi düşününce Pepper bunu duysa muhtemelen küplere binerdi. Ancak Tony Stark'ın tehlikeli şeylere zaafı vardı. Ki bu da aklına başka bir soruyu getirmişti.
"Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Sorularının bittiğini sanıyordum." dedi Loki neredeyse eğlenerek. Sesinde bir iğneleme yoktu, Tony bunu evet olarak kabul etmişti.
"Neden New York? Neden başka bir yeri seçmedin?"
Değişim neredeyse anlıktı. Loki'nin bütün vücudu gerildi, gözlerini kapatıp titrek bir nefes aldı. Tony kendini tekmelemek istedi. Neden ağzını kapalı tutamamıştı ki sanki? Tam da araları biraz olsun düzelmişken. Gene onun çıkarcı bir pislik olduğunu düşünür müydü?
"Ben- üzgünüm." diye geveledi, neye özür dilediğini bilmiyordu ya. Bir tarafı kaçıp gitmek istiyordu ama o zaman daha önceki yaptığı hatayı tekrar edecekti. Hayır, bunu ona tekrar yapmak istemiyordu. Ancak bu, bir yandan da merak ettiği şeylerden biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Işığım
FanfictionTony kendini yeni Iron Man modellerini geliştirmeye odaklamışken uzaydaki dostunun yardım çağrısını alır ve hayatı geri dönülmez bir şekilde değişir. Asgard'a, yeni bir maceraya var mısınız?