Tony Jane'in yardımıyla neredeyse her gün gibi zindanlara uğrar olmuştu. Jane'in hakkını nasıl ödeyebilirdi gerçekten bilmiyordu. Hem aşırdığı yiyecekleri ona getirmiş hem de Jarvis'in yardımıyla projeksiyon cihazları üretmişti böylece Tony'nin odasında ilk bakışta gerçek gibi duran bir kopyası olmuştu.
Hızlı ve sessiz adımlarla merdivenleri indi. Gelen konuşma seslerini duyunca adımlarını yavaşlatmıştı, duvar kenarına sinip yavaşça ilerledi. İri yarı bir adam hücrenin önünde dikiliyordu ve elinde yemek tepsisi vardı. Loki ise karşıdaki duvarın dibine oturmuştu, yüzü ifadesizdi.
"Ops!" dedi adam çorba kasesini tepsiye dökerken. "Elim kaydı."
Tony öfkeyle yumruklarını sıktı. Hiçbir şey yapmadan durabilmek için bütün mental gücünü kullanması gerekmişti. Ancak Loki tepkisizdi, kafasını hafifçe yana eğdi ve hafifçe sırıttı.
"Sevdiceğini da bu sakarlıkla mı kaptırmıştın?" diye sordu sakin ancak tehlikeli bir sesle. "Yoksa sebebi sıfatın mıydı? Hatırlayamadım."
Adam öfkeyle kızardı. Ancak aynı anda Tony'nin aklında başka bir soru belirmişti. Adamın Loki'yle bir geçmişi olduğu kesindi, Loki adamın sevdiği kişiyi mi baştan çıkarmıştı? Buna niye takılmıştı ki sanki? Hayır yani Loki aşağı yukarı 1500 yaşındaysa elbette birileriyle beraber olmuştu. Eh, kendi de birileriyle çıkmıştı, ünlü Tony Stark olmak kolay değildi sonuçta, ama hiçbiri ciddi değildi. Gerçekten bunu niye umursuyordu ki? Kıskanmış mıydı? Belki. Biraz. Azıcık.
"Az daha konuşta ağzını dikmek için bir sebebim olsun." diye hırladı adam ve Tony'i düşüncelerinden kopardı. Loki ise sessiz kalmıştı. Adam beklediği cevabı alamamış olacak ki öfkeyle ayaklarını vura vura merdivenlere yönelmişti.
"Orada bekleyecek misin?" diye sordu Loki kafasını Tony'e doğru çevirip. Tony irkildi. Varlığının hissedilmediğini sanıyordu halbuki.
"Tabi ki hayır." dedi koruma kalkanının altından geçerken. "Sessiz olduğumu sanıyordum."
"Sessizdin." dedi Loki yanına oturan Tony'nin bacağına kafasını koyarken. "Ama ben seni hissedebiliyorum."
"Nasıl yani?"
Loki uzandı ve Tony'nin göğsündeki reaktöre dokundu. Reaktörün ışığı dokunuşunun altında hafifçe titreşmişti, Tony böyle bir tepkiyi ilk defa görüyordu.
"Bu şey- nasıl desem? Onu bir nevi görebiliyorum."
Loki gözlerini kapattı ama elini reaktörden çekmemişti. Reaktör sanki bir kalp atıyormuş gibi titreşti.
"Bu senin bir parçan." dedi bir süre sonra. "Tıpkı senin gibi bir ışık yayıyor."
Tony kıkırdadı. Bir eliyle saçlarını okşarken diğer eliyle uzanıp elini tutmuştu. Yaraları iyi bile kapanmıştı, hala kırmızıydılar ancak şişkinlikleri inmişti.
"Oldukça romantiksin. Belki başka birilerinin de gönlünü çalmışsındır ha?"
Son kısım nereden gelmişti kendi de anlamamıştı. Bu oldukça saçma ve gereksizdi ama kendini tutamamıştı. Loki hafif bir şaşkınlıkla kaşlarını çattı ve yattığı yerden doğrulup oturdu.
"Üzgünüm, buna hiç gerek yoktu." diye mırıldandı Tony, aniden utanmıştı. Zaten kısıtlı olan vakitlerini saçma sapan bir şekilde harcıyordu şu an. Ancak Loki'nin yüzünde hoş bir gülümseme vardı.
"Kıskandın mı yoksa?" diye sordu neredeyse kedi gibi mırlayarak.
"Ben mi? Tabi ki hayır!"
Loki kıkırdadı ve kafasını Tony'nin göğsüne yaslayıp ona sokuldu. Gerçekten de koca bir kediden farksızdı şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Işığım
Fiksi PenggemarTony kendini yeni Iron Man modellerini geliştirmeye odaklamışken uzaydaki dostunun yardım çağrısını alır ve hayatı geri dönülmez bir şekilde değişir. Asgard'a, yeni bir maceraya var mısınız?