24- Gördüklerini Çizime Dökmek

1.2K 122 49
                                    

Vücudum bir o kadar rahat, bir o kadar da gergindi. Bu fizik kurallarına aykırı değil miydi? Derin bir yutkunmanın ardından önümdeki süt gibi bembeyaz kağıda ve ucu bir bıçak gibi sivri kurşun kaleme baktım. Geçenlerde gördüğüm bir haber geldi aklıma bu kurşun kalemi görünce.

Bir kurşun kaleminin silah olacağını hiç düşünmemiştim. Bir kurşun kaleminin cinayet işlemek, birini öldürmek için kullanılacağını hiç ama hiç düşünmemiştim. Ben o kurşun kalemi sınava girdiğimizde heyecandan, stresten elleri titreye titreye tutan insanlar düşünmüştüm hep. Ya da ilkokula giden bir çocuğun hevesle kalem tutmayı öğrendiğini düşünmüştüm. Oysa şu önümde duran kalemle neler yapılıyormuş da kimse doğru düzgün farkına varamamış.

Ne diyeceğimi ya da ne düşüneceğimi bilemiyorum. Ama galiba kurşun kalemi silah olarak kullanan kadını haklı buluyorum. Habere öyle odaklanmıştım ki spikerin söylediği her sözü hatırlıyordum. Kadın, kocası tarafında büyük bir şiddet gördüğünü itiraf etmiş. Bir gün evinde yine kadını döverken, kadının artık dayanacak gücü kalmamış. Okula giden kızının masada duran kalemliğinin içinde duran kurşun kalem onun için son çare gibi gelmiş. Yoksa adam, kadını öldürecekmiş. Son çareymiş kadın için. Hızla adamın elinden kurtulup silahına, kurşun kaleme koşturmuş. O ucu sipsivri kurşun kalemle adama doğru koşturmuş ve kalemin ucunu hiç acımadan adamın gözüne saplamış. Ardından yetmemiş diğer gözüne de saplamış. Yetmemiş adamın kafasında masada duran vazayu kırmış. Adam da son nefesini orada vermiş. Tüm bunları yaparken kriz geçirdiğini iddia etmiş, sorguda.

Ne kadar süredir kalemi izleyip cinayet olayları düşündüm bilmiyorum ama Jungkook'un sesi beyninde yankılanıyor gibiydi. Tekrar ediyor. 'Taehyung... Taehyung... Taehyung...' İşte, böyle. O bana bir kez sesleniyor olsa da beynimde yankılanıyor ve üç kez duyuyormuş gibi geliyordu.

"E-efendim?" dedim. Sanki bir yolculuğa girmişim de geri dönmüş gibi hissediyordum. Hani derler ya 'Kalk, geldik.' diye. Aynen öyle, işte. Ben hiçbir şeyin farkında değilken Jungkook bana seslenince geldiğimizi anladım.

"Bir an seni kaybettim sandım. Uykuya dalmış gibiydin. Sanki bir ormanda kaybolmuş da yolunu bulamıyormuş gibiydin. Hiçbir şeye tepki vermedin. Öylece önüne baktın, durdun. Ne düşündün?" diye sordu.

"Bir cinayet geldi aklıma. Kocasını öldüren bir kadın."

Hafiften kaşlarını kaldırarak yüzümü izledi. Anladım, bunun nedenini arıyordu. "Bunu aklına getiren şey nedir? Yoksa bir anda öyle aklına mı geldi?"

"Yok, bir anda değil." dedim.

"O zaman ne? Nedir seni bunları düşündüren?"

Gözlerim ve çenemle masanın üzerinde duran sivri uçlu kurşun kalemi gösterdim. Gözleri hemen kaleme kayarken, anlam veremeyerek tekrar bana baktı. "Kalem tam olarak, bu cinayetin neresinde yer alıyor?" diye sordu.

"Kalem değil o. O silah. İyi bak. Ucunu görüyor musun? Tıpkı bir bıçağın keskin ucu gibi. Kadın adamın gözlerini kurşun kalemin ucuyla kör etti. Hatırlıyor musun, sen de bana buna benzer bir şey söylemiştin? Arkadaşının bir kalemle öldürüldüğünü. Kalem... Kalemler..."

Kaşlarını kaldırdı. Kalemi eline alarak elinde döndürdüğünde ucuna baktı. "Evet, hatırlıyorum." dedi. Ardından devam etti: "Kalemi görmek seni kötü hissettiriyor mu? İstersen, onsuz da çizim yapabilirsin. Fırçayla."

Kafamı sakince iki yana salladım. "Hayır, lüzumu yok. Onunla işimi görürüm."

Kısık tonda öksürerek kalemi bana uzattı. "Ne zaman başlamak istersen, o zaman çiz."

Schizophrenia | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin