1. Bölüm

30 3 2
                                    

Sabah uyandığımda en vizyonsuz sabah programlarından birinin sesi odama kadar geliyordu. Söylenerek yatağımdan doğruldum ve ayağa kalkıp yüzümü yıkamaya gittim, yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıkıp mutfağa gitmek için aşağıya indim. Mutfağa indiğimde anne ve babamın gözleri bana kaydı umursamadan yerime oturdum.

Babamın "Bir günaydın der insan." Deyişiyle kafamı sofradan kaldırıp babama baktım " Günaydın baba, günaydın anne." Dedim ve tekrardan kafamı masaya çevirdim "Sanada günaydın, yüzünden düşen bin parça bakıyorum." Dedi annem "Yok ya biraz başım ağrıyor, bir de yeni okul falan öyle beynim bulandı." "Belli üstüne bir tişört bile giymemişsin." Diye lafa atladı babam. Ona cevap vermeyerek tabağımdakileri bitirip masadan kalktım. "Afiyet olsun ben üstümü değiştirmeye çıkıyorum." Dedim ama yanıt alamadım pek umursamadan yukarı çıktım ve dolabımı açtım bir tane boğazlı beyaz kazak aldım onu giyinip komidinin üstünde duran gözlüğümü alıp banyoya gittim.

Dişlerimi fırçalayıp odama geldim, tekrardan dolabımı açıp siyah kot pantolon ve siyah sweatshirt alıp hızlıca giyindim
Üstümdekilere bakıp elime gelen ilk parfümü alıp iki fıs sıktım her parfüm sıktığımda okulda kolonya şişesi gibi dolaşan erkekler aklıma geliyor o yüzden hafif bir tebessüm oluştu yüzümde.

Telefonuma gelen bildirim sesiyle arkamı dönüp yatağımdaki telefonumu aldım, giyim mağazasından gelmişti o yüzden sadece ne olduğunu okuyup cebime attım telefonu sonra yatağın yanında duran çantamı alıp koluma taktım ve aşağıya inmeye zorladım kendimi ayaklarım sanki yeni bir okula gitmek istemiyor gibiydi ki bende istemiyordum.
Mecburen aşağıya indim, sonra babamla birlikte arabaya bindik ilk kez arkaya oturma isteği geldi ve arkaya oturdum.
5-10 dakika sonra cebimden telefonumu çıkardım, çantamdan da kulaklığımı alıp zaten kilit ekranımda duran şarkıya tıkladım ve dinlemeye başladım, yaklaşık 25 dakika sonra yeni okuluma vardık okul bayağı büyüktü göründüğü kadarıyla. Babama "Görüşürüz" diyip arabadan indim, "BARIŞ KOLEJİ" diye mırıldandım okul tabelasını okuyup, okula normalinden 3 hafta sonra kayıt yaptırdığım için herkes yeni olduğumu anlamıştı o yüzden bazı kişilerin gözü üstümdeydi, bir tane çocuğun "Bu kim be!" Diyişini duydum ama aldırış etmeden okula girdim daha ilk adımımda bir kolonya şişesi yanımdan geçti umarım benim sınıfımda yoktur bu kolonya şişelerinden diye geçirdim içimden.
Bir kaç kat çıktıktan sonra babama mesaj attım sınıfımı unuttuğum için, hemen yanıt geldi "11-C oğlum" mesajını okuduktan sonra 11-C yi aramaya başladım koridorun tam ortasında olan sınıfın üstündeki 11-C yazısını okuduktan sonra sınıfa yöneldim.
Sınıfa girdiğimde sınıftaki herkesin gözü benim üstüme kaydı takmamaya çalışarak en arkada boş olan bir sıraya geçtim.
Çantamı yanıma koyduktan sonra tekrar müzik dinlemeye başladım. Yanıma kumral saçlı beyaz tenli bir kız geldi, bir şey soracak gibi duruyordu bende o yüzden "Sorabilirsin, dinliyorum." Dedim kız biraz çekinerek "Şey acaba yanına oturabilir miyim?" Diye sordu,sanırım o da bu sene yeni gelmişti. "Evet oturabilirsin." Diye cevap verdim kız tatlı birine benziyordu arkadaş olabilirdik belki,oturması için çantamı alıp sağ yanıma koydum. Sonra başımı kollarımın arasına alıp müzik dinlemeye devam ettim 10 dakika falan sonra zaten hoca gelmişti.

Hoca çok enerjik ve güler yüzlü bir şekilde sınıfa girdi "Günaydın!Oturabilirsiniz." Kafamı sıradan kaldırdığım da hoca beni fark etti ve "En arka sırada oturan delikanlı yeni geldin sanırım kendini tanıtmak ister misin?" Diye sorunca ayağa kalktım "Merhaba. Adım Çınar ERARSLAN,buraya ****** Lisesinden geldim." "Peki Çınarcım bu okula gelmeyi neden istedin?" "Aslında ben istemedim diğer okulumda arkadaş çevrem olmadığı için babam okul değiştirmemi istedi."
"Tamam canım oturabilirsin." Aşırı derecede uykum vardı ama edebiyat dersinde uyumak istemiyordum.

Aradan 35 dakika geçtikten sonra zil çaldı yanımda oturan kızın adını merak etmiştim fakat sorsam mı bilemedim.
Aradan biraz vakit geçince yanımıza uzun boylu siyah saçlı bir çocuk geldi ve elini uzattı. "Selam, ben Efe." Çocuğa elimi uzattım "Selam bende Çınar zaten derste duymuşsundur." Evet anlamında başını sallayıp yanımda oturan kıza baktı "Tanışıyor musunuz?" Diye sordu kız "Hayır." Diye cevap verdi "O zaman hem ben tanışayım hem de siz de tanışın. Adın ne?" Kızın adını merak ediyordum ve Efe sayesinde öğreneceğim. "Ben Okyanus. Biliyorum ismim değişik."Aslında ismi bana görede değişik ama kulağa çok hoş gelen bir isim bence. "Aslında ismin kulağa çok hoş geliyor." Okyanus bu dediğime biraz utanmıştı sanırım. "Niye utanıyorsun ya utanılacak bir şey yok." Dedi Efe zaten 2-3 dakika sonra zil çaldı.

Aradan 4 ders daha geçmişti, Efe yanımıza geldi 5. Ders zilinde. "Hadi yemeğe gidiyoruz." Aslında yemeğe gitmek istemiyordum 6. Derse kadar başımı sıraya gömüp müzik dinlemek gibi bir planım vardı ama Efe'yi kırmamak için ayağa kalktım benimle aynı anda Okyanus da kalktı, hiç konuşmadan Efe'yi takip ettim.
1. Kata kadar indik ve yemekhaneye girdik. Yemekte sebzeli tavuk çorbası, bulgur pilavı ve salata vardı
Ben sadece çorba ve salata alıp dört kişilik bir masaya oturdum Efe ve Okyanusta arkamdan geldiler.
Kimse konuşmadan yemeklerini yemeğe başladı ama 5 dakika sonra bu sessizliği tabiki Efe bozdu "Ee Çınar okuldan mutlu musun." "Yani işte idare eder daha ilk adımımda bir kolonya şişesiyle karşılaşmasam daha iyi olacaktı." Diyip küçük bir kahkaha attım "Kolonya şişesi derken?" Diye sordu Efe "Ya işte şu parfüm şişesini bildiğimiz kafasından aşağıya boşaltanlar var ya onlara kolonya şişesi diyorum." Efe güldü "Ha şey o ya Mert çocuk tam bir yürüyen ego ama iyi çocuktur yani öyle kimseye bir kötülüğü dokunmaz, kendi halinde bir arkadaş grubu var onlarla takılıyor." Okyanus kafasını Efe'ye çevirip "Kendi hallerinde olduklarına emin misin?" Diye sordu "Niye sordun ki ben bir zararları olduğunu görmedim." Bu çocuk Okyanusa bir şey yapmıştı ama hadi bakalım. "Ya okula ilk geldiğim gün çocuk bana çelme taktı ne gıcığı varsa okula yeni gelen bir kıza!" Efe Okyanusa bakarak "Yani aslında o yapmasa başka biri yapardı, 11-A daki herkes başa bela Mert en iyisi sayılır." Şu Mert mevzusunu dinlemek istemiyordum şu an, içimden lütfen Okyanus Efe'ye cevap vermesin diye geçirdim.

Yemeklerimiz bitmişti tepsilerimizi görevlilere teslim edip bahçeye çıktık. Bir çardağa oturduk ve sohbet etmeye başladık.
Aradan 30 dakika geçtiğinde başımın ağrıdığını söyleyip sınıfa çıktım. Sınıfa geldiğimde nihayet müzik dinleyebileceğim için kendimi mükemmel ötesi hissediyordum.

Merhaba! İlk kez kitap yazmaya çalışıyorum (ki olmuyor), umarım güzel oluyordur. Sonlara doğru ne yazacağımı bilemediğim için saçmalamış olabilirim çünkü kendim okuyunca bir garip geldi şahsen. Şimdilik görüşürüz<33🤎✨

Yeni BaşlangıçlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin