markette köşede oturmuş araba yıkama broşürlerini okurken diğer yandan ramenini yiyodu. bu çocuk dışardan da çok garipti yani düşünsenize kim araba yıkama broşürü okur ki. ciddi sorunları var.
bu sıcak yaz gününde sıcak ramen yemek kadar aptalca bi davranış yaptığı için kendisiyle gurur duyuyodu çünkü hava otuz dokuz derece vardı ve bunu yapmaya başka kimse cüret edemezdi.
"kimse beni yenemez ben mükemmelim şimdi gidip arabalar nası yıkanıyo onu izlicem."
kendi kendine konuşmaktan utanmıyodu bile çünkü konuşucak kimsesi yoksa bile kendi vardı. kendi kendine konuşana deli derler, yejun.
"ben deli yejun o zaman."
ne?
"ne ne? susucak mısın yoksa şu an naptığımı da ben mi anlatayım."
pardon.
insanlar ona bakıyodu çünkü kafasındaki iç sesle yüksek bi volümle tartışmak her yiğidin harcı değildi ve insanlar alışık da değildi. yaşlı olanlardan bi tanesi kendi kendine onun başına güneş geçtiği hakkında düşündü.
yejun marketten çıktı ve araba yıkama şeylerinin-
"araba yıkama istasyonu."
istasyon dendiğine emin misin?
"yoo salladım sana mı sorucam mala bak."
ben daha fazla anlatmak istemiyorum yarın görüşürüz.
"İÇ SESİM GİTTİ."
"naptığımı bilemiyosunuz dimi."
"sadece diyalog okumak sıkıcı mı ona göre susucam."
"ay cevap veremiyosunuz doğru çünkü taslak şu an bu."
"neyse eve gidiyim umarım gazeteci çocuk hala orda değildir yoksa aşık olurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen kendine kurguladın dünyayı, ben kendime sandım
Fanfictionsaf duygular, gazeteler ve mavi eski bisiklet.