çimenlik tepede dondurmalarını yerken zaman dilimi gün batımına yaklaşmıştı. anne babası çoktan eve gelmiş olmalıydı ama eunsang idare eder diye düşündü.
"ne düşünüyosun." minwoo sormuştu.
"seni."
"beni mi?"
"evet seni düşünüyorum geçen günden beri. madem sen demiyosun ben anlatıcam tamam mı sus ben bitirene kadar konuşma. başlıyorum."
"başla."
"şu kapıda karşılaştığımız gün şüphelendim aslında hislerimden de bilmiyodum işte. erkektik ikimiz de çünkü sonra sen bana selam verdin geçen sabah falan midem huylandı her göz göze geldiğimizde. of lanet his... cidden hoş ama korkutucu da. neyse birlikte akşam yemeğine kadar bisikletinle turlamak çok hoştu ve beline tutunmaktan da çok hoşlandım tamam mı belin çok narin her neyse bu sabah da konuyu hiç açmasaydım keşke. öyle. senden hoşlanıyorum çünkü çok narin sessiz ve özelsin üstelik bilmiyorum ruhun çok güzel tamam mı kalbim seni gördüğünde çok değişik bi ritimde atıyo minwoo ben aşırı konuşkanım ama sen karşıma aniden geçtiğinde... işte karşıma aniden geçtiğinde pompaladığım bütün kan beynim dışı her yere gidiyo."
"bitti mi?"
"hayır. bu sabah kalbimin acıdığını hissettim. hiç bu kadar keskin bi acı hissetmemiştim minwoo, sana yemin ederim kalbim hiç bu kadar kırılmamıştı. ben yaşadıklarımı çok önemseyen biri değilim ama lanet olsun ki sen beni dinledin. kimse beni dinlemedi ben kendi kendime konuştum kendi kendime intihar planları yaptığım günler oldu kafamı patlatmak falan istedim ama sonra sen geldin beni dinledin ve bisikletle giderken beline tutunduğumda bana 'konuşmak istersen dinlerim her zaman' dedin. biri ilk defa beni dinlemek istemişti. ÖZÜR DİLERİM AĞLADIĞIM İÇİN ŞU AN ARKAMI DÖNÜCEM BANA BAKMA."
minwoo hafifçe kıkırdamış ve yejun'a biraz daha yaklaşarak ensesindeki saçlarla oynamaya başlamıştı.
"şapşalsın biraz."
"lütfen bana bakma."
"duyguların çok saf... ağlarken bile güzel olduğuna yemin edebilirim ama yine de inanmazsın, bildiğim için susuyorum."
"başkasından hoşlanmandan nefret etmem bencillik mi? eğer öyleyse bencilim ve bundan utanmıyorum tamam mı."
"ayden."
"NE DİYOSUN?" yejun aniden ona döndüğünde minwoo endişe etmişti.
"özür dilerim, bi kere annenin sana böyle seslendiğini duymuştum."
"kalbimi hissetmiyorum... neden bana öyle seslendin ki aniden?"
minwoo elleriyle yejun'un yanaklarını kuruttu ve gülümsedi. "bilmiyorum, hoşuma gitti ayden demek."
"de o zaman..."
"ne dememi istersin?"
"kalbimden geçen şeyi mi söylemeliyim?"
"eh, sanırım."
"senden hoşlanıyorum ayden demeni isterdim. ya da yejun. ya da sadece senden hoşlanıyorum ama sanırım sadece istek olarak kalmak zorunda, desen bile anlamı yok."
"senden hoşlanıyorum, ayden."
yejun bakışlarını ona çevirdiğinde minwoo'nun da ona baktığını gördü. burnunu çekti.
"neden bu kadar içtendi?"
"çünkü senden hoşlanıyorum, ayden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sen kendine kurguladın dünyayı, ben kendime sandım
Fanfictionsaf duygular, gazeteler ve mavi eski bisiklet.