Meğer insanı en güvendiği, ailem dediği yakarmış. Ben nasıl yanmışım böyle ? Ne yaşamışım yıllarca ? Bu ihaneti hak etmiş miydim ? Unutur muydum ? Asla. Bedeli olacak mı ? Şüphesiz evet. Ben Aybike Erensem bu ihanetin bedeli ödenecekti.
Önümdeki son dosyanın da raporunu karşımdaki bilgisayara yazmayı tamamlayınca derin bir nefes alıp kendimi geriye attım. Bileğimdeki saate baktığımda mesaimin bitmesine tam bir dakika kalmıştı. Ne zamanlama ama ? Saçımı tutturmak için kullandığım kalemi olduğu yerden alıp masaya bıraktım. İşime başlayalı birkaç gün olmuştu ama hâlâ alışamamıştım. Yavaş yavaş toparlanıp bilgisayarımı kapatıp ayaklandım. Şirketten çıkarken çalan telefonumu montumun cebinden çıkarıp kulağıma getirdim.
"Alo ?"
"Sister neredesin ?"
"Şimdi çıktım Oğulcan ne oldu ?"
"Kızım ne bu rahatlık takvime bakmadın mı sen bugün?" Telefonu kulağımdan çekip takvime baktım. Doğru ya bugün 31 Aralıktı. Sanki senelerdir bitmeyen sorunlarımız yeni yıla girince bitecekti.
"Eee ne olmuş ?" dedim telefonun diğer ucunda bekleyen abime.
"Akşam parti tarzı bir şey var. Tüm şirketler toplanıyor. Haber vereyim dedim."
"Tamam. Hazırlanıp gelirim. Konum atarsın. Hadi öptüm bayyy. " hiç uzatmadan telefonumu kapattım.
"Aybike Hanım ?" gelen sesle irkilip sesin sahibine baktım.
"Ömer Bey ?"
" Bir sıkıntı yok değil mi ?"
"Ha yok telefona bakmam gerekiyordu. O yüzden buradayım." dedim tebessümle.
"Akşam ki partiden haberiniz vardır diye umuyorum." dedi sorgulayıcı bir şekilde bakarak.
"Evet var tabii ki."
"O zaman partide görüşürüz."
"Görüşürüz." deyip arabama doğru yürüdüm. Kar tekrar yağmaya başlamıştı. 'Umarım yollar açıktır...' diye geçirdim içimden. Arabaya binip iyice yerleştim ve eve doğru yola çıktım.
Eve girdiğimde içeride tamamen bir curcuna vardı. Stilistler kuaförler bilmem neler.... Annem bu tarz partilere veya balolara fazlasıyla önem verirdi. Bilirsiniz işte klasik kadın rekabetleri. Annemin görüş alanına girince koşarak yanıma geldi.
"Kızım hadi nerede kaldın yahu! Git hemen duşunu al sonra gel hazırlanacağız." lafını ikiletmeden hemen başımı sallayıp adımlarımı yukarı yönelttim. Hızlıca duşumu aldım ve elime ne geçtiyse onları giyip aşağı indim. Kafamdaki havluyu görenler bana şaşkınca bakarken içeriye abimle Berk girdi.
"Ooo sister bu ne hal ya ?" dedi Oğulcan gülerek.
"Yoksa baloya böyle mi geliyorsun Aybik."
"Ha ha haaa! ne kadar komiksin sen öyle." hiç umursamadan kendimi kalabalığın içine geri girdim. Birkaç kişi bir anda etrafımı sarıp benimle ilgilenmeye başladı. Bende kulaklıklarımı takıp anın tadını çıkarmaya başladım.
Kaç saat oldu bilmiyorum ama nihayet hazırdım. Grilere bürünmüştüm resmen. Eminim ki herkes kırmızı ve benzeri tonlarda olacaktı. Bu düşünceleri kafamdan def edip aynada kendimi iyice süzdüm.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.