Hyunjin.
Yumuşak, mis kokulu saçlarını severken, kapalı gözlerine indirdim gözlerimi. Kirpiklerini uzun bir süre izledim. Sayabilirdim de, ama saymakla uğraşmak yerine güzelliğini izlemek daha mantıklı gelmişti.
Gözlerinin altındaki uykusuzluk bile yakışıyordu güzel yüzüne. Kusurları olsa da, gözümde kusurları bile güzeldi. Sen çok güzelsin sen Lee Minho.
Gözleri hafif kıpırdamaya başlayınca elimi çekmek istedim ama çekemedim, saçları sanki elime sarılmış elimi çekmemi istemiyor gibi hissettirmişti. Fazla yumuşak saçları vardı, ve ben saçlarını da kalbini sevdiğim gibi seviyordum.
Açılan gözlerine gülümseyerek baktım, ifadesizce bakıyordu. Uyanmaya çalışıyordu herhalde diye düşünüp alnına minik bi öpücük kondurdum. gözlerindeki ifadesizlik gitmemişti.
"Niye burdasın?" Kuruyan dudaklarına bu cümleyi yakıştıramamıştım. "Ne demek niye burdasın Minho? En son sevgili olduğumuzu hatırlıyorum."
"Ne saçmalıyorsun!"
Çatık kaşlarıyla ilk elimi saçlarından ayırmış ardından da yataktan kalkmıştı, onun gibi yapıp ben de kalktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sayonara (HyunHo)
FanfictionAma sana "sayonara" demeyeceğim, Minho... Aramıza ne kadar mesafe girerse girsin bir gün mutlaka tekrar karşılaşacağız. Sen benim en iyi dostumsun. Angst.