Hyunjin.
"Yavaş oyna şu oyunu ya, kırcaksın şimdi." Jisung söylenirken onu takmadım ve inadına klavyeye daha sert bastım. Kafama şaplak yedikten sonra kahkaha atıp devam ettim.
"Kanka Minho arıyor."
"Telefonum sessizdeyse müsait değilimdir kanka, bırak kalsın ben sonra ararım."
Oyuna devam ederken moralim bozulmuştu. Oyuna konsantre olamayınca, bilgisayarın başından kalkıp kendimi yatağa attım.
"Aranız iyiydi ya sizin ne oldu?"
"Hiç."
Kitap önermekten başka bir şey yapmıyordu ki, ya çok soğuk ya da aşırı samimi davranıyordu. Bazen beni duymazdan gelirken bazen fazla ilgili oluyordu. Arkadaşlar böyle yapmazdı, tabi eğer arkadaşsak. Çünkü ne olduğumuzu bilmiyordum.
Arkadaş olsaydık yakın olurduk, arkadaş değilsek yakın olmazdık. Ama Minho her ikisini yapıyordu.
"YA AMK Bİ KARAR VER SEN DE! APTAL APTAL İŞLER YAPIYORSUN!!!" Başımı kaldırıp Jisung malına baktım, oyuna söylendiğini görünce başımı tekrar yatağa gömdüm.
Başımı yataktan kaldırmadan telefonumu aramaya başladım, Jisung yatağa fırlatmıştı en son. Sonunda telefonumu bulup ekrana baktığımda aramayı yanıtlamış olduğumu gördüm.
"SENİN TAA AN.... ...... .... ......."
Jisung bağırınca telefonu hemen kapattım. Rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum rezil oldum.
Yataktan fırlayıp Jisung malının kafasına vurdum.
"Hiç ayarın yok, nerde ne konuşacağın hiç belli değil. Ben karar verdim, en iyisi boşanalım biz."
Duygusal duygusal konuştuktan sonra, Jisung orta parmak çekip, "boş ol." demişti.
Ceketimi alıp evden çıkınca , Minho'yu aradım. Geç dönmüştüm biraz, ama yani şimdi Jisung ayarsızı yanımdayken nasıl konuşayım. Dimi?
Telefon yüzüme kapanınca derin bir nefes aldım ve eve doğru yürümeye başladım. Bu benim sorunum değildi, kendisi böyle yapmıştı.
Önerdiği kitaplar dışında aramızın pek de iyi olduğu kanıtlanamazdı, çok nadir gülüp eğleniyorduk. Onun dışında susuyor ya da kısa cevaplar veriyordu.
Telefonum çalınca hemen açtım telefonu.
M- Annem çağırmıştı, ondan kapattım.
H- Benim de yanımda Jisung vardı. Ve kusura bakma, Jisung birden küfür edince kapatmak zorunda kaldım.
M- Sorun değil
H- Şey.. niye aramıştın?
Yine bir sessizlik olunca derin bir nefes aldım, telefonu kulağımdan indirip kapatmak isterken duyduğum kelimeler şaşırmamı sağlamıştı.
M- Üzgünüm. Son zamanlar biraz durgundum. Buluşalım mı?
Biraz bekleyip düşündüm, buluşunca yine aynı davranırsa? Ama özür diledi. Hayır dilemedi, sadece üzgün olduğunu söyledi. Yani bu duruma üzüldü mü? Evet.
H- Olur, nereye geliyim.
M- Okula yakın kütüphane var ya, onun yakınında yeni bir kafe açılmış. Kütüphanenin önünde buluşalım.
H- Tamam geliyorum.
Telefonu kulağımdan indirince aramayı sonlandırdım, ekranı kapatınca karanlık ekranda kendimi gördüm. Gülümseyen suratım yavaş yavaş solmuştu.
Buluşacağımız için mutlu muydum? Ama kırgın olduğum halde nasıl sevinebiliyorum? Büyü mü yaptın bana Minho?
"Ne içersin?" Menüye bakan suratı izledim, mutlu görünüyordu. "Sıcak çikolata olur."
Garsonu çağırıp kendisine de kahve söylemişti. Garson gidince bana bakıp gülümsedi, zorla ben de gülüşüne karşılık verdim. "Korkunç bakıyorsun." Dedim kendimi tutamayarak. Göz devirip daha büyük gülümsedi.
"Buraya gelmeden önce kütüphanedeydim, güzel bir kitap buldum. Senin de seveceğini düşünüp aldım." Çantasından bir kitap çıkartıp önüme bıraktı.
Beni asla bırakma, kitap kapağı korkunç duruyordu.
"Korku kitabı mı bu?"
"Bilmem okumadım, kitabın ismi hoşuma gitti."
Ne?
Ne demek bu şimdi?
"Ah, anladım." Dedim bir şey bulamayarak. Minho ellerini masaya yaslayıp eğildi, "Neyi anladın?" Sinsi gülüşünü sevmedim canım.
"Romantik bir isim ya onu diyorum." Başını sallayıp geri çekilip dik oturdu. Garson gelip içeceklerimizi bıraktı, biz teşekkür ederken o da gülümseyip gitti.
Kahvesinden bir yudum alıp tekrar bana bakarak gülümsedi. "Bugün fazla mutlusun." Resmen gözlerimin içine girip beynimi yumrukluyormuş gibi hissediyordum. "Özlediğim kişileri görmek beni mutlu ediyor."
"Beni mi özledin?" İşaret parmağımla kendimi gösterdim şaşırarak. Masadan kalkıp çaprazımdaki sandalyeye oturdu ve daha çok yaklaştı. Minho bey ne yapıyorsunuz?
"Özleyemez miyim?" Tabi özlersin, hep özle beni. "Biraz garip hissettim." Gözlerimi kaçırıp kitaba döndüm.
Beni asla bırakma.
"Garipten kastın, aşk mı?"
Hızlıca Minho'ya döndüm. "Ne?"
Bana daha çok yaklaşıp yanağımdan öptü ve kalktı, kitabı işare edip "Okumana gerek yok, kitaba bakınca beni hatırla. Şimdi gitmem gerek." Ben daha bir şey diyemeden çıkmıştı kafeden.
Seni asla bırakmayayım mı Minho?
SİKTİR! BENİ ÖPTÜ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sayonara (HyunHo)
Hayran KurguAma sana "sayonara" demeyeceğim, Minho... Aramıza ne kadar mesafe girerse girsin bir gün mutlaka tekrar karşılaşacağız. Sen benim en iyi dostumsun. Angst.