❝Ve tanrı neden dünyada bu kadar acı olduğunu sorduğumda döktü son gözyaşını. İşte o gün herkesin kudretine sığındığı tanrı karşımda ağlarken anladım gerçek olmadığını.❞
❝Uyandığım her sabahın son olmasını diliyorum ancak ertesi gün yine uyanıyorum;...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Zihnini olduğunu bile bilmediğin bir yaşama tutunma arzusu ele geçirmiş, bozuk plak misali sürekli sesini daha da yükseltmeye çalışıp duruyordu.
Destek yakın zamanda gelecekmiş gibi görünmüyordu fakat eğer yaşamak istiyorsan onları bekleyecek zamanın yoktu. Kendi başının çaresine bakman gerekiyordu. Şimdi daha önce birkaç aylığına herhangi bir tehlikeye karşı kendini savunmayı öğrenmek için gittiğin karate kursundan faydalanmanın tam sırasıydı.
Şansına masa aranızda değildi, yani Liu'nun yakınlarında bir yere düşmüştün. Bunu ona saldırmanı kolaylaştıracak bir avantaja çevirebilirdin.
Tüm gücünle kendini hazırladın ve tüm gücünü aktardığın sol bacağınla onun bacaklarına bir tekme attın. Liu ona karşılık vermeye cesaret etmeni beklemediği için hamle yapmakta biraz geç kalmıştı fakat yere düşerken elindeki tornavidanın sana batacağından emin olmak için açısını değiştirmişti.
Sol elinde hissettiğin sıcaklık ile acı bir çığlık boğazından döküldü. Kan yeni açılmış delikten bir şelale gibi boşalmaya başlamıştı. Tornavida, eğer elin yerde sabit bir şekilde olmasaydı ve havada olsaydı neredeyse elinin bir tarafından girip öteki tarafından çıkacaktı.
Yine de hayatında daha önce hiç bu kadar şiddetlisini deneyimlemediğin korkunç acıya direnerek düğmeye basmak uğruna ayağa kalktın. Birkaç adım ya attın ya atmadın derken hala yerde olan Liu'nun bir anda ayağını sıkıca tutmasıyla tekrardan dengeni kaybedip yere düştün.
Durum senin aleyhine işliyordu fakat öleceksen bile gücünün son damlası tükenene dek savaşmadan ölmeyecektin. Bu pislik herife seni öldürme zevkini yaşatmayacaktın.
Hala yerde olan katil seni ayağından tutup kendine doğru çekerken koşulların elverdiği oranda doğruldun. Yüzüyle buluşturmak için bir yumruk savurmuştun fakat Liu olağanüstü bir hızla elini ayağından çekerek saldırını bloke ettiği için pek etkili olmamıştı.
"Bir-iki şey biliyor olabilirsin ancak ben daha fazlasını biliyorum."
Sert bir yumruğu yüzüne geçirecekken son dakikada yetişen mükemmel reflekslerin sayesinde çarçabucak eğilerek saldırıdan kaçındın. Bunu nasıl yaptığına sen bile hayret etmiştin.
Korku insana ilginç şeyler yaptırıyordu gerçekten de.
"Huh demek sende de bazı numaralar varmış. Ama bunlar hiçbir önem arz etmiyor."
İkiniz de zihinlerinizde sessiz bir anlaşma yapmış gibi aynı anda ayağa kalktınız.
Dalga geçercesine, fazla uğraşmadan birkaç baştansavma yumruk savurdu. Bir kısmını bloke etmeyi başarabilmiştin fakat bir tanesi hala acıyla yanmaya devam eden sol elin yüzünden sana çarpmıştı. Yumruk burnuna isabet ettikten hemen sonra o bölgeden oluk oluk kan boşalmaya başladı. Yapılacak en mantıklı şey olduğu için Liu'nun apış arasına bir tekme savurdun fakat acıyla sulanan gözlerin yüzünden etrafı tam göremediğinden tekme yine bacağına isabet etti.