eleven - ♡ (düzyazı)

859 98 162
                                    


⠀⠀kaeya, uzun süredir gelmediği kafeyi zar zor bulduktan sonra tezgâhın önündeki taburede telefonuyla ilgilenirken albedo'yu bekliyordu. gelen her kapı açılma sesinde bakışlarını oraya yöneltiyor, gelenin albedo olmasını umuyordu. yaklaşık yarım saattir olduğu yerde bekliyordu. ayrıca bulunduğu ortamda yalnız olması da sorun yaratmıyor değildi, yanına içki ısmarlamak için birkaç insan gelip gidiyor, oldukça net ve kaba bir ret duyuncaya dek ayrılmıyorlardı. işler daha da sinir bozucu bir hâl almadan önce albedo'nun gelmesini umuyordu kaeya.

⠀⠀derin bir iç çekti, telefonundan saati kontrol etti ve kapadı. neredeyse kırk dakika olacaktı ki bekliyordu. tekrar etrafa bakındı, kafenin camından da dışarıya bir göz attı ama albedo'yu göremedi. oyuna getirilmiş olmaktan endişe edip kafasında binlerce kötü senaryo kurmaya başladı ama bu senaryolar çok uzun sürmedi. en son gelen kapı açılma sesini duyar duymaz kaeya oraya baktı ve nefes nefese kalmış albedo'yu gördü. gülümsedi ve etrafa bakınan albedo'ya seslendi. ardından albedo hızlıca oraya gitti. kaeya onu görünce tahmin ettiğinden daha da panikledi, o içeri girdiğinde ortamın atmosferi tamamen değişmişti.  sarı saçlarını toplamıştı ve önde birkaç tutam bırakmıştı. mekânın loş ışığından dolayı çok anlaşılmasa da üzerinde beyaz bir tişört ve onun üzerinde de kahverengi bir oversize deri ceket vardı. altına ise bol paçalı mavi bir jean giymişti, boynunda siyah boyunluk ve kelebekli kolye vardı. parmaklarına birkaç yüzük takmıştı ve oje sürmüştü. albedo ne kadar çekici ve güzel gözükse de kaeya panik yaşamadan edemedi. eski kaeya'dan eser yoktu, normalde biriyle flört edeceğinde hiç tereddüt etmeden çok rahat bir şekilde konuşabilirdi ama şu an hiç de öyle hissetmiyordu. onun yanındayken daha ilk buluşmadan yanlış bir şey söyleyip yanlış bir izlenim bırakmaktan çok korkuyordu. ama aynı zamanda çok az konuşup ona, bundan hoşlanmadığı izlenimi vermek de istemiyordu. normalde olduğu gibi rahat rahat konuşmak yerine söyleyeceği şeyler hakkında daha fazla düşünecek gibi gözüküyordu, ki kaeya buna pek alışık değildi.

⠀⠀albedo geç kaldığı için özür diledikten sonra önlerindeki menüye göz atarken yeri izleyen kaeya'ya baktı. gergin havayı dağıtmak için konuştu. “ne istersin? alkolsüz içecek olarak buranın alkolsüz meyve kokteylini öneririm.” kaeya, gözlerini yerden çekti ve albedo'ya baktı, ona menüyü uzatıyordu. kaeya menüyü almadı. “sen ne alırsan ben de ondan alırım.” albedo elinde hâlâ duran menüyü tezgâha bıraktı ve kafasını salladı. “dalgın duruyorsun, bir şey mi oldu? eğer fark etmeden kırıcı bir şey yaptıysam çok üzgünüm.” kaeya bunu duyduğuda kafasını hayır anlamında salladı. “hayır, hayır alâkası yok. bugün biraz dalgınım sadece.”  albedo anladığını belli eden ufak mimiklerden sonra tezgâhın üzerindeki elleriyle oynamaya başladı. içecekleri gelene kadar sessizlik ortama hakim oldu.

⠀⠀ikisi de arada ufak sohbetler ederek içeceklerini bitirdiklerinde albedo etrafa bakındı. saat ilerlediğinden dolayı içerisi kalabalıklaşmaya ve baş ağrıtıcı bir hâl almaya başlamıştı. kaeya için sorun değil gibi gözüktüğünden albedo bir şey dememiş olsa da arada şakaklarını ovması kaeya'nın gözünden kaçmamıştı. albedo, etraf kalabalıklaştıkça artan sesten daha da rahatsız gözükünce kaeya, yüzünü buruşturmamak için kendini geren albedo'nun omzuna dokundu. “daha sakin bir ortama geçmek ister misin?” albedo başıyla kaeya'yı onaylayınca ikisi de oturdukları yerden kalktılar ve dışarı çıktılar.

⠀⠀saat akşam beşe yaklaşıyordu, içeride zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişlerdi. güneş, normalden daha erken saatte bulutların arasındaki yerini almaya başlamıştı. bu saatte pek de bir şey yapabileceklerini düşünmüyorlardı, o yüzden birkaç sokak ilerilerindeki köprüye gitmeye karar verdiler, köprü epeyce sıkıntılı ve eski olduğundan oradan çok araba ya da insan geçmezdi. çoğu kişi yeni yapılan köprüleri tercih ediyordu artık. o yüzden oranın hem istedikleri gibi sakin bir yer olacağını düşündüler, hem de günbatımında oldukça güzel bir manzarası vardı.

⠀⠀köprüye vardıklarında ortalarda bir yerde durdular, ikisi de trabzanlara yaslandı ve batan güneşi izlediler. arkalarındaki yoldan birkaç araba hız sınırı tanımazcasına geçiyordu, yaslandıkları demir trabzanlar çok soğuktu. köprü çok rüzgârlıydı, yüksekte olduklarındandı büyük ihtimalle. kaeya, tokası çıkmış ve dağılmış sarı saçları rüzgârda uçuşan albedo'ya baktı. batmakta olan güneşin loş kırmızı ışığı beyaz tenine ve deniz mavisi gözlerine düşüyordu. kaeya bir süre onu izledi, ardından albedo üzerinde bir çift göz hissedince kaeya'ya yöneltti bakışlarını. bu ufak göz teması ikisini de güldürdü, hiç konuşmadılar, sadece güldüler. ardından albedo tekrar kaeya'ya baktı, iki kolunu da trabzanlara koymuş altlarındaki denizi izliyordu. onun da böğürtlen mavisi saçları uçuşuyordu, arada eliyle saçlarını düzeltmeye çalışırken kurumuş dudaklarını yalıyordu. kaeya, küçük bir tebessümle kendisini izleyen albedo'ya baktı. soğuktan burnu kızarmış ve gözleri kızarmıştı. çok net gözükmüyordu ama sarı kirpikleri ıslanmıştı. kaeya onu izlerken gözü albedo'nun kuru pembe dudaklarına çarptı. yutkundu, aralarında bunun yaşanması için henüz çok erkendi ve albedo bundan rahatsız olabilirdi. bu yüzden onu öpmeyi ne kadar istese de bunu yapmamalıydı. eğer onu öperse, karşılık alsa da almasa da araları garipleşirdi. kaeya ondan hoşlansa da aralarındaki arkadaşlık yeterliydi. daha fazlasını isteyemezdi.

⠀⠀albedo hâlâ kaeya'yı izliyordu, onun göz temasını kaçırıp da baktığı yeri fark etti ve gülümsedi. onun, bunu yapmayacağını biliyordu ama o da yapmayacaktı çünkü her şeyi yanlış anlamış olmaktan korkuyordu. kaeya'dan hoşlandığını düşünüyordu ama kaeya onu öpseydi karşılık vereceğini düşünmüyordu. çünkü sadece öyle düşünüyordu, emin değildi. kendiyle çatışıyordu, gözleri hâlâ kaeya'nın dudaklarındayken. onu incitmek istemiyordu, duygularıyla oynanmış hissetmesini de. çünkü eğer ona karşı olan duygularından emin değilse ve buna rağmen kaeya onu öptüğünde karşılık verirse büyük ihtimalle aralarındaki şeyler değişecekti. muhtemelen de sonrasında arkadaş kalamayacaklardı.

⠀⠀kaeya, daha fazla hislerine engel olabilecrğini düşünmedi ve albedo'ya yaklaştı. ardından dudaklarını onun dudaklarına bastırdı, bu ne tutkulu bir öpücüktü ne de masum. sadece dudakları birbirlerine değiyordu. albedo, bu ani hareket üzerine tepki veremedi. kafasında kendisiyle çelişirken birden kaeya onu öpmüştü ve afallamıştı. karşılık alamayan kaeya dudaklarını çekti ve göz temasından kaçındı, “özür dilerim, sanırım gitsem iyi olaca-” bu sırada albedo, parmak ucuna çıktı ve kaeya'yı öptü. kaeya çok kısa bir şoka girdi ve ardından ona karşılık verdi. elini onun beline koydu ve nazikçe kendine çekti. öpüşmeleri ne uzun ne kısa sürdü, tutkulu bir öpüşme değildi, az önceki gibi bir buse de değildi. bu sadece birbirlerine karşı olan duygularını dudaklarıyla iletişleriydi.

&&&

of arkadaslar ben romantik sahne yazamiyom amj ya
neyse umarim begenmissinizdir arkafsdlar sizin icin uyumadim bu bolumu yazdim😉 artik tamamen su one shotlara odaklanicam

hepinixi optum💌💗🫂

⠀⠀

behind the moon shadow -kaebedoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin