Biçimsiz kaküllerim alnıma döküldükçe sinirleniyordum. Bahçenin çimleri biçiliyordu ve odama mis gibi çimen kokusu hakimdi. Pikabımdan yayılan müzik ruhumu dinlendiriyordu. Fakat alnıma dökülen saçların beni kızdırmasına engel değildi bunlar. Kahvem beni beklemekten sıkılmış, soğumuştu. Plak boşa dönüyor, saçlarım hala beni sinirlendiriyordu. Yatağımda gitarım boylu boyunca uzanmış, kurtarılmayı bekliyordu. Hangi sayfasında kaldığımı kaçırdığım kitabım masanın üstünden bana bakıyor, okumam için yalvarıyordu adeta. Benim ise tek yaptığım bir şeyler yazmaya çalışmak ve sigara içmekti. Daha çok sigara içmekti.
Dışarı çıkıp bir kafe bulmam gerektiğini düşündüm. Yoksa bu pis odada ölüp gidecektim. Tek ihtiyacım, bir türlü ısınamayan bu bahar ayında, ellerime ve sırtıma güneş ışığı vuracak bir masaydı. İşte o zaman, belki birazda hafifçe esen rüzgarın etkisiyle, bir şeyler hissedebilirdim. Mutluluk, keyif, hüzün fark etmez. Bir şeyler hissetsem yeterdi. Bu salaş kafede aradığım; yaşadığımı hissetmeme yardımcı olacak küçük bir histi. Belki bir de güzel bir kahve.
![](https://img.wattpad.com/cover/33119950-288-k240307.jpg)