4

2.5K 254 135
                                    

Günler geçtikçe hala beni bazen sinir ediyordu ama...aynı zamanda normal bir şekilde sohbet edip iyi vakit geçirebiliyorduk. Kabul etmeliyim ki... onun yanında olmak gerçekten eğlenceliydi.

Ve onu tanıdıkça aslında iyi kalpli biri olabileceğini farketmiştim.

Şimdi de okuldan çıkmış aldığımız içeçeklerden içerken sohbet ediyorduk.

" Huh!? S-sana neden aşık olduğumu öğrenmek mi istiyorsun?"

" Sadece nasıl olabileceğini hayal bile edemiyorum. Senle tanışana kadar aramızdaki şeyin sadece düşmanlık olduğunu sanardım."

Sanırım bundan bahsetmek onu utandırmıştı. Yüzünü başka bir tarafa çevirip anlatmaya başladı.

" Başlarda, seninle uğraşmaktan keyif alıyordum. Sadece bu kadardı. Ama sonra, seni ne kadar kızdırsam gitgide daha da tatlı oluyordun ve..."

Sesi kesilince ona doğru dönüp yüzünü inceledim. Yüzü kıpkırmızıydı. Gerisini getirmeye utanmıştı demek. Küçük bir kahkaha patlattım ve gözümdeki yaşları silip konuştum.

" Pfft, şimdi tatlı olan ben miyim yoksa sen mi?"

Mimikleri aniden ciddi bir hal almıştı.

" Önceden de böyle söylemiştin..."

Kısık bir sesle söyledi ve bir eli yanağımı kavrayıp kendine doğru çekti.

" Felix, başka hiçbir şey denemeyeceğim sadece, seni öpmeme izin ver."

Nefesi dudaklarıma çarpıyordu ve burunlarımız birbiriyle buluşmuştu. Onu anlıyordum. Benimle çok güzel bir ilişkideyken birden sevdiği kişi başka bir dünyadan olduğunu söylüyordu. Bu onun için de zor bir durumdu.

" A-ama.."

Dudaklarımızı birleştirmeden önce onu durdurdum. Göğsünden tutup hafifçe bedenlerimizi uzaklaştırdım. Buna hazır hissedememiştim. Yaptığımla şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

" Y-yarına kadar bekleyelim. Evet, yarın hazır olacağım."

Hafifçe nefes verdi ve yüzüme bakıp sırıttı.

" Peki o zaman, yarın bekliyor olacağım."
_______

Benim sorunum ne!? Az önce ne yaptım? Sonunda her şey mükemmel giderken neden öpmesine izin vermedim ki?!

Kendimi yatağa atıp yastığıma sımsıkı sarılırken heyecandan kafayı yiyecektim.

Onu öpmek istiyorsam...yani bu demek oluyor ki, ben, ona karşı...ahh inanamıyorum!

Uykumun geldiğini anladım ve gözlerim kapanırken kendimce fısıldadım.

" Sanırım... yarın onu gerçekten öpeceğim.."

Ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
_______

" Mm.."

Gözlerimi araladığımda karşımda Jisung ve Jeongin'i görmeyi beklemiyordum. Burası benim odam değildi.

" Oh! Sonunda uyandın Felix!"

" İyi misin? Senin için çok endişelendik."

Başım sargılıydı ve etrafa baktığımda burası okulun reviriydi.

" Bir dakika, ne..?"

" Hatırlamıyor musun? Kafana bir top çarpmıştı ve bayıldın."

" Top...top! Bekle, bugünün tarihi ne?"

Beni şaşkınlıkla izleyen arkadaşlarımdan Jisung tereddüt ederek cevap verdi.

" Umm.. 14 Nisan?"

14 Nisan mı?

Kendi dünyama geri mi dönmüştüm?

Yani bu demek oluyor ki, Hyunjin...

Yatağın etrafındaki perde hareketlendi ve bir el tarafından açıldı. İçeri giren bedene gözlerimi diktim.

" Hah! Sonunda uyandın demek, aptal."

Hızla yataktan doğruldum ve kollarımı boynuna sardım.

" Hyunjin!"

" N-ne yapıyorsun? Aklını mı kaçırdın?"

Bileklerimden tuttu ve kendini uzaklaştırdı.

" Çekil üstümden."

Ne?

" Artık uyandığına göre, burda olmamın bir anlamı yok."

Daha sonra arkasını dönüp hızla odadan ayrıldı.

" Felix? İyi misin? Neden sarıldın Hyunjin'e?"

Ellerim bıraktığı şekilde havada asılı kalırken ağzımı aralayıp donup kalmıştım.

" Oh..."

Doğru ya.

Öteki Hyunjin sadece bir rüyadan ibaretti. Şu an gerçeklikteydim.

Gözlerim hafif dolarken yumruklarımı sıktım.

Evet. Doğrusu bu. Böyle olması gerek.

Ama hala... bana dokunuşlarının nasıl hissettirdiğini hatırlıyordum.

Kollarımı kendi bedenime dolarken dizlerim çökmüştü ve gözyaşlarımı tutmaya çalışıyordum.

" Siktir... şimdi bu hislerle, nasıl başa çıkacağım ben?"

other him, hyunlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin