Lulis Sarayında;
Genç kız heyecanla gözlerini açtı. Güneşin daha yeni doğmaya baş-lamasına rağmen erkeden uyan-mıştı. Sevinçle ayağa kalktı. Pen-cerenin dışarı baktı. Ufukta ışık-larını saçmaya başlayan güneş ve şafağın pembeliği içinde saray bahçesi ve Aphelios'un koruluğu çok güzeldi.
— Vay canına, dedi hayranlıkla. Demek bundan sonra bu saat-lerde kalkacağım. Aslında erken kalkmak düşündüğüm kadar kötü değilmiş. Şimdi hemen gi-yinmeli ve tören hazırlıkları yapmaya başlamadan önceki işimi halletmeliyim. Aphelios'u da uyandırmalıyım. Dur bir saniye ben neden kendi kendime konuşuyorum? Heyecandan heralde. Yoo her zaman böyle. Neyse başkaları bilmediği sürece sorun yok. Yani umarım.
Bugün onun için çok önemliydi. O kadar ki erken kalmaktan nefret etmesine rağmen güneş doğarken kalmıştı. Hizmetçi olmadan giyinmek zor da olsa da hızlıca giyindi.
Artık gidip Aphelios'u uyandırmalıyım. diye düşündü ve odasından sessizce çıktı. Nöbetçilere görünmeden kardeşinin odasına girdi. Kardeşinin yatağına doğru ilerleyip yataktaki kabarıklığın üstünü açtı. O da ne? Yatakta sadece buruşmuş kıyafetler vardı.
Dehşetle arkasına döndü. Kardeşi hazırlanmış bir şekilde onun karşısındaydı. Kandırılmıştı. Birkaç saniye durduktan sonra— Sen ne... Beni kandırdın. diye kardeşine hamle yaptı.
— Dur dur abla. dedi başına gelecekleri anlayan Aphelios. Özür dilerim bir daha yapmayacağım. Tam giyindim ki sen geldin bende... yapmaz olaydım. diye ekledi.
— Tamam tamam zaten önemli bir işimiz var.
— Kesin benim düşündüğüm şey. dedi Aphelios.
—Ney?
— Kise kalkmadan bir şeyler yemek.
— Off tabiki hayır ama aklımıza gelmişken mutfaktan birşeyler alalım.
— Peki ne yapacağız? Bana söylemedin. Dün, yarın sabah seni güneş doğarken uyandıracağım. dedin.
— Hani iki sene önce ben 13. yaşgünüme yaklaşırken.
Flashback:
İmparator ve soylular aa ve güneşin teslim törenin nasıl yapılacağını kararlaştırmak için toplantı yapıyorlardı. Bu sırada Prenses Rosea Rosa ve Prens Aphelios oyun odalarındaydı. Prens Aphelios ablasına dönerek.
— Abla sence ne yapacaklar. diye sordu.
— Neyi? dedi Prenses Rosea Rosa dalgınlığından sıyrılmaya çalışırken.
— Ayı ve güneşi teslim törenini.
— Bilmiyorum
— Peki sence be olsun.
— Bilmiyorum
Aslında çok iyi biliyordu. O kendisinin erkek kardeşiyle aynı anda tören yapılmasını istiyordu.
Peki bu yapılabilir miydi? Erkek kardeşine baktı. Camın önüne gitmiş üzgün üzgün dışarıyı seyrediyordu. Ne olmuştu şimdi? Yoksa bahçeye mı çıkmak istiyordu? Kalkıp yanına gitti.— Ne oldu Aphelios? Bahçeye mi çıkmak istiyorsun. diye sordu.
—Hayır ama lütfen son kez burada oyun oynayalım.
—Son mu? dedi Prenses Rosea Rosa şaşkınlıkla.
— Evet son dedi Aphelios ve devam etti. Sonuçta sen güneş veya ayı yöneteceksin. Büyük bir sorumluluğun olacak ve oyun oynamaya vaktin olmayacak.