BÖLÜM 3-ŞEHRİN DÜŞÜŞÜ

154 17 22
                                    

Dışarıdaki savaş çığlıklarının sesi gittikçe yaklaşıyordu, Chen Xing sadece aceleyle geri odasına dönebildi.

Ateş topları, hızla şehre uçup gökyüzünü dolduruyordu. Qin ordusu, gerçekten şehre girmiş gibi görünüyordu; şehrin savunması çöktüğü anda ordu, tüm şehri büyük bir katliam ile işgal edecekti. Chen Xing, önceden bu tür kaotik kargaşa sahnelere tanık olmuştu. Olabilecek en kısa sürede kaçabilmenin bir yolunu bulmalıydı.

Chen Xing, içeri girdi ve ne konuşabilen ne hareket edebilen yeni görevlendirilmiş Koruyucu Xiang Shu'yu sarstı. Xiang Shu, uzun zaman önce uyanmıştı ve sadece Chen Xing'e bakıyordu.

Chen Xing, "Önce seni şehirden dışarı çıkarmanın bir yolunu bulacağım. Burada bekle."

Fakat bunlar zaten gereksiz kelimelerdi, çünkü Xiang Shu hareket edemiyordu ve sadece bir yorgan ile sarılmıştı. Chen Xing, Xiang Shu sırtındayken kaçamayacağını düşündü. Bir at bulmak için ayrılmak üzereydi ki o yokken yağmacıların burayı soymak için gelip onu doğrayarak öldürebileceğini düşündü. Xiang Shu'yu, yorganla sarmalanmış şekilde yataktan çıkarıp taşıdı ve fark edilmesin diye yatağın altına tıktı.

"Merak etme." Chen Xing açıkladı, "Jüpiter, kaderimin parçası. Neyle karşılaşırsam karşılaşayım felaketi engelleyebilirim." Sonra bir at bulmak için dışarı çıktı.

Chen Xing, avludan ayrıldı. Ahır boştu - bütün savaş atları alınmıştı yani bir tane bulmak için dışarı çıkmak zorundaydı.

Sokak yanmış insanlarla doluydu. Askerler ve atlar her yeri kasıp kavurmuştu; Jin ve Qin orduları birbirlerine karşı olan mücadeleye odaklanmışlardı. Yağ fıçıları sürekli dışarıdan şehre fırlatılıyordu, vurdukları her şey alev içinde kalmıştı.

"Çok güzel kokuyor!" Chen Xing'in midesi yanık et kokusunu aldığında guruldamaya başlamıştı.

Atı bulamadı ancak bir el arabası bulmayı başardı. Eğer bu bir el arabasıysa, öyle olsun . Chen Xing, el arabasını avluya kadar itti ama daha ileri itemedi bu yüzden önce Xiang Shu'yu sırtlamak zorunda kaldı. Odaya geri koştu ve Xiang Shu'yu yatağın altından dışarı sürükledi. Birden, Vali'nin malikanesinin kapısının yüksek bir bang sesi ile tekmelenerek açıldığını duydu, ardından Qin birlikleri içeri girdi!

Hemen Chen Xing'in aklına bir fikir geldi. Xiang Shu'yu yatağın altına geri sıkıştırdı, odadaki rafları devirip yastıkları ve kıyafetleri gelişi güzel yere fırlattı. Sonra perdeyi aşağı çekti, kirişe fırlattı ve bir düğümle bağladı. Üzerinde durmak için bir sandalye çekip koltuk altlarını kesmesine izin verecek şekilde kollarını ilmiğe geçirdi ve sandalyeyi ileri tekmeledi.

Sandalye yere düştüğü anda iki Qin askeri içeri koştu.

Chen Xing kirişe asıldı, gözlerini kırpmadan geniş gözlerle askerlere baktı. Biraz karanlıktı bu yüzden askerler ipin nereden geçtiğini fark edemediler; sadece birinin kendini astığını anlayabildiler. Kötü şanslarına küfrettiler, çevrelerine baktılar ve buranın çoktan yağmalandığını tahmin ettiler, masayı tekmeleyip gittiler.

Qin askerleri gittiklerinde Chen Xing aceleyle aşağı indi ve Xiang Shu'yu dışarı sürükledi. Ancak onu sürüklemenin yarısındayken başka Qin askerleri tekrar avluya girdiler. Yani Chen Xing sadece kendini aceleyle tekrar asabildi. İkinci asker grubu içeri koşup etrafa baktılar, sonra ayrıldılar.

Xiang Shu: "......."

Chen Xing, yaklaşuk bir fincan çay içmelik* süre boyunca kendini astı, bir daha kimsenin gelmeyeceğini doğruladıktan sonra hızla düğümü çözdü ve aşağı indi. Xiang Shu'yu omzunda taşıdı ve nefes nefese kalırken avluya doğru koştu.

Dinghai Fusheng Records 定海浮生录 (BL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin