1.Bölüm

189 9 3
                                    

Bu ilk kitabım değil daha öncelerdende yazdım. Ama bu hikayeye cidden ben bile duygulandım... hepinizi çok seviyorum okuyan okumayan herkeze teşekkürler. Çok yazdım tamam. Son bişey voteleri eksik etmeyin. Sizleri çoook seviyorummm :D multide Ezgi var çok öptüm...
Yine hayatımı düşünüyorum. Berbat bir hayatta öylesine yaratılmışım. Bir kenarda hayatımı düşürken sessizce ağladığım zamanların haddi hesabı yoktu. Evet sessiz çünkü ailem ağlamama bile kızıyor. 'Bu hayatta neyin eksikte ağlıyorsun?' Gibi sorular soruyorlar.
Sadece düzgün bir hayat istiyordum o kadar. 16 yaşımda olmama rağmen bu hayattan bezdim.
Zengin bir ailem olması beni pekte ilgilendirmiyor. Çünkü ben genelde onların parasını harcamam. Onların nefret dolu bakışlarına tahammül edemezken birde karşılarına geçip para mı isteyecektim. Hah! Çok beklerler. Sanki bir his beni evlatlık etmişlerde sonra benden sıkılmışlar gibi düşündürtüyordu. Çok yanlızdım. Taa ki benim gibi arkadaşlar bulana kadar... Eda ve Bora. Eda'nın ailesi yok. Anneannesiyle yaşıyor. Ancak anneanneside yaşlanmaya başladı. Zor dönemler geçiriyorlar. Bora'nın babası o doğmadan ölmüş. Annesi ise üvey anneyi tercih edeceğim cinsten. Onlarla 5 yaşımda tanıştım. Birlikte çimlere oturup sarılarak ağlardık. Sonrada birbirimizi teselli ederdik. Ama bunlara rağmen hala çok mutluyuz. Birliklte vakit geçiriyoruz. Ahh! Tuvalimi bunları düşünürken unutmuşum. Hemen fırçayı alıp renkli desenlerler çizmek için toparlandığımda. Kolumda bir el hissettim. Korkudan hemen arkamı döndüm. Eda olduğunu anlayınca derin bir ohh çektim. Sonra gözlerimi devirerek "Biliyorsun resim yaparken rahatsız edilmeyi sevmem" dedim. "Ah! evet biliyorum ama ilham perilerini arar gibiydin,düşünceli bulmaya yardım için geldim." Dedi sırıtarak. Kaşlarımı çattım "Onlar gayet yerindeler ama senin muşmula yüzünü görüp kaçarlarsa seni öldürürüm." Dedim gülmemek için dudaklarımı ısırarak. "Arasın sonra ama ben gelmem. Muşmula suratlıymış. Hıhh! Şeftali kafa" dedi kaşlarını çatarak. Sonra dil çıkarıp dışarı çıktı. Sonra fırçayla tuvale desenler çizdiğimde. Hocanın tuvalime baktığını gördüm. Ona dönerek "Nasıl olmuş hocam? Çok mu kaba oldu?" Dedim. "Hayır gayet başarılı olmuş. Şimdi tuval kurusun sen git yemeğini ye. Öğlen arası açsındır." Dediğinde karnıma dokundum. "Sanırım değilim." Dedim tuvalimi bitirmek istiyordum. "Olmaz! Hadi şimdi git yemek yedikten sonra resim atölyedinde olacağım bir şey konuşmalıyız gelirsin. Unutma bak sakın" dedi gülümseyerek. Bora ve Eda'yı kapıda beklerken görünce kıkırdadım. Bora'ya dönerek "Oo Bora bey yemeği bırakıp buraya mı geldin?" Dedim somurtarak Eda'yı gösterdi. "Şu şahıs zorladı. Tek mal gibi kalamazmış. Şimdi kapa çeneni patateslerim aşağıda beni bekliyor" dedi kahkaka atmamak için dudağımı ısırmak yetmeyince elimle ağzımı kapadım. Eda gözlerini devirip kulağıma fısıldadı. "Birde patates kalmazsa diye önceden aldı. Mert'e verdi o tutsun diye"dedi bu sefer resmen hırkamı ısırıyordum. Sonra komikliği geçince hırkamı rahat bıraktım. Kafeteryaya indiğimizde yüzümü buruşturdum. Kolej olmasına rağmen berbat kokuyordu. Ter. Bora'yı dürttüm."Bora ben gidyorum. Burası berbat kokuyor." Dedim Bora tamam anlamında kafasını sallayıp sandalyeye oturunca bende kolejin yukarısına çıktım. En temiz hava oradadır diye düşündüm. Bir pencere bulup kafamı oradan çıkardım. Arkamdan biri beni dürtünce yine Eda sanarak umursamazca arkamı döndüm. Kim bu?tanımıyordum. Ne bakışları attıktan sonra geri cama döndüm. "Buraya gelmek bir cesaret birde umursamıyorsun." Dedi kokunç ama çok yakışıklı çocuk. Haha hala arkamdaymış. "Neye cesaret etmişim ben? Şifreli konuşanları sevmem" dedim çocuğa dönerek. "Bu okul ve bu kat benim bir daha buraya gelme." Dedi bilmişlik yaparak sinirlendiğim için ellerimi yumruk yapıp tırnaklarımı ellerime geçirdim. "Bana bak patates kafa ben Ezgi Çınar bu kolejin adı ne Çınar koleji aa tesadüfe bak. Neden acaba Çınar koleji bu okul babamın olduğu için olabilir mi ? Kiminmiş okul tekrar söyle bakiim" dedim ona ölümcül bakışlar atarak. "Babanıda senide öldürecek kadar güçlüyüm." Dedi hala umursamaz halde. "Ayy!anne bu çocuk beni ve babamı öldüreceğini söylüyor. Git ilkokullara söyle onu belki onlar korkar. Karşında ödlek yok!" Dedim alaycı şekilde. "Tamam madem kanıt istiyorsun göstereyim." Dedi ciddi bir şekilde. Kolumu tutup merdivenlerden aşağı indirdi. "Bırak kolumu tecavuz ediyor diye bağırım." Dedim kolumu çekmeye çalışırken. Kolumu daha sıkı tutarak. "Bende yalan söyleme diye cidden yaparım"dedi göz bebeklerini büyüterek. Çattık ya! Bekle bekle beni bodrum katına getirmişti. Ne vardı ki burada? Bana doğru yaklaştı"İşte burada ölürsün. Seni kimse kurtaramaz biraz incele buraları istersen. Patates kafa." Dedi kafamı ittirerek. Sonra sırıtarak yukarıya çıktı. Bende arkasından çıktım. Tam kafeteryaya gidecekken resim atölyesi aklıma geldi. Hemen atölyeye girdim. Hocayı tuvalimi incelerken yakaladım. "Bu yetenek olanüstü"dedi gülümseyerek. "Teşekkürler" dedim sadece. Bana döndü. "Babanla ben konuşurum bu okulu değiştirip İstanbul'a gideceksin. Orada resim okulu var. Yeteneğini geliştirirsin." Dedi. Aslında bu şehir beni bunaltıyordu. Uzaklaşsam iyi olurdu. "Aslında iyi olurdu ama arkadaşlarım buradayken daha mutluyum. En azından bazı anılarımı unutuyorum. Ancak onlarda olmazsa ne yaparım bilemiyorum." Dedim emin bir sesle. "Peki o zaman evine arada bir öğretmen gelse?" Dedi ikna edici tonda. "Üzgünüm ama ben resime duygularımı döken biriyim. Hoca benim duygularımı bilmeden bana çicek böcek çizdirecek. Ve be mutlu olmayacağım. Resimde eminim berbat olur" dedim fazla uzun konuşmayı sevmesemde bugün ne kadar uzun konuşmalar yapmıştım öyle? "Sen nasıl istersen. Evet resim özgürlüktür." Dedi gülümseyerek. "Anlayışınız için teşekkürler" dedim odadan çıkarak. Hep güler zaten bu kadın. Aslında neden resim çizdiğimi bile bilmiyordu. Zaten bu yüzden acır gibi değilde içten gülüyordu. Benim şifreli hayatımdan zerre kadar bir şey bilmiyordu. Bilemezde. Çünkü fazlasıyla tedbir aldım. Çünkü kimsenin bana acımasını istemiyordum. Tek bilenler Bora ve Eda'ydı. Onlar acımıyordu. Çünkü zaten benzerlerini onlarda yaşıyorlardı. İşte şimdi gereksiz hayatımı mahveden babam arıyordu...
Eveet ilk bölüm bu kadar acaba Ezgi'yi babası neden arıyor yoksa İstanbul için mi? Haha heyecanlanın biraz. Sizi seviyorum. Boy boyy!!! :D

Gözlerimde Sen!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin