Benim Hayatımı Yaşayabilirsin

15 1 33
                                    

Benim hayatımı yaşayanilirsin...

Ucu bucağı olmayan beyaz bir alan içerisindeydim.

Karşımda ise kocaman bir boy aynası vardı.
Altın kabartmalı ve inci süslemeli aynanın içinde ise bir beden vardı.

Neredeyse aynı boydaydık. Larcivert saçları anlına düşmüş mavi gözlerini perdeliyordu.

Bembeyaz teni, sincabı andıran tombul yanakları ve benim aksime dudaklarında ona çok yakışan zarif bir gülümseme vardı.

Esmer tenimin kapladığı ve bir deri bir kemik kalmış parmaklarımı zarif yüzüne değdirdim.

Yansımasa herhangi bir hareketlilik olmamıştı.

"Sen de kimsin?" diye sorum şüpheyle.
Ama bir cevap alamamıştım.

Ölmüş olma ihtimalim hala içimi titriyordu.
Ama ölseydim eğer kimseyle konuşamazdım değil mi? Veya gözlerimi açtığımda etrafımda konuşan insanları göremez ve duyamazdım?..

Yansıma üzerindeki elime kaydı gözlerim.

Bileğimin içinde uzun ve bayaz bir çizgi kendini belli ediyordu.

Bunu ben mi yapmıştım?

Diğer elimi de kaldırdım ve aynı şekilde uzu bir yarayla karşılaştım. Kabuk bağlamamaış ve kanayan yara midemin kasılmasına neden oluyordu.

Hatırlıyordum sanırım.

Banyoda kendimi zavallıca nasıl kestiğimi...

Bileklerimi saran acı kalbimin hızlanmasına neden oldu.

Bileklerimden beyaz zemine damlayan kan ufak bir birikinti oluşturmuş ve çıplak ayaklarımı kırmızıya boyuyordu.

Panikle tekrar aynaya baktım.
Benim olmayan yansıma yavaşça bulanıklaşıyordu.

Farklı renkler yeniden birleşiyor, tanıdık bedenleri oluşturuyordu.

8 silüet... Kendimden daha çok sevdiğin yedi kişi ve o.

Hayatımı mahveden... Hayır hayatımızı hahveden, bizi dönülmez bit yola sokan, dahası gruptaki herkese zarar veren kişi...

Kıskançlığından gözünün karardığını biliyordum ve yaşlarımızın küçüklüğü de etkilenmemizi kolaylaştırmıştı.

Aynadaki kimsenin ismini veya anılarımızı katırlamıyordum acı bir şekilde. Ama ne var ki onun bana yaptıklarını en ince ayrıntısına kadar hatırlıyordum.

Çünkü bana bedenen verdiği her yara ruhuma da işlemişti.

Dolan gözlerim görüşümü bulanıklaştırırken yere çöktüm.

Kalbim ağrıyordu. Daha fazla onlara bakarak vicdan azabı çekmemek için gözlerimi kapattım.

Kapanan gözlerimi kulaklarıma dolan kırılma sesleriyle tekrardan araladım.

Ayna birçok yerinden çatlamıştı, sadece ayna değil zemin ve yeni fark ettiğim duvarlar da çatlamıştı

Çatlaklar giderek genişliyor, derinleşiyor ve arkalarında sakladıkları zifiri karanlığa düşüyordu.

Çatlama sesleri giderek tiz kırılma seslerine dönüşürken sesten rahatsız olan kulaklarımı ellerimle kapattım.

Korkudan kalbim patlayacakmış gibi göğüs kafesime çarparken çaresizlikle kırıklar arasında görünen karanlığı izlemeye başladım.

Kırıklar bana doğru yaklaşırken korkudan titremeye başlayan bedenimi kontrol edemiyordum.

Dört bir yanımı saran kırıklar en sonunda beni o karanlık boşluğa düşürdü.

Cheiro no Cangote {Minsung}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin