Final

534 49 19
                                        

"Sonunda!"

Hange büyük şapkansını rüzgar uşurmasın diye tutarken bir yandan da elindeki büyük çantayı sevgilisinin eline tıkıştırmaya çalışıyordu. Levi her zamanki yüz ifadesi ile mavi denizde gezdirdi gözlerini, Hange eline çantayı tıkıştırdığında ise sevgilisinin kendisini bırakıp doğaya salınan buzağı gibi koşuşunca kaşlarını çattı.

"Oi, bekle düşeceksin!"

Hange uzun zaman sonra denize geldiği için mutluydu. Üstelik buraya sevdiği adam ile gelmişti. Okulu bitirdikleri üç hafta olacaktı. Son gün bütün arladaşları onlara gitmeden önce hediyeler vermiş, bir de bunun son görüşmeleri olmadığını söylemişti. Eren ve Armin'in ağlaması hâlâ aklındaydı, hepsini çok seviyordu.

Hatta Levi Eren ağlayınca ikisinin de omuzlarından tutup iki yanına almış ve "Ağlamayın koca danalar." diyerek onları teselli etmişti. Sonra ise gülümsemiş ve hepsine sarılmıştı. Levi belli etmese de her birini çok seviyordu, bunun Hange'de farkındaydı ve bu gerçek aklına geldikçe çok mutlu oluyordu Hange. Sevgilisi ve en yakın arkadaşları hep bir aradaydı. Bundan güzel ne olabilirdi ki?

"Levi! Gelsene, burası boşmuş!"

Levi çocukların her an bir yerlerden fırlamasına o kadar alışmıştı ki, çatık kaşları ile bir süre etrafa baktıktan sonra Hange'nin aksine oldukça sakin bir şekilde çantalarla yürümeye başladı. Kaşlarının çatık olması kızgınmış gibi gösteriyordu onu. Aslında güneşten rahatsızdı, sevgilisi ile birlikte tatile çıktığı için oldukça mutluydu.

Sonunda buldukları boş yere çantalarını koyduklarında ellerini beline koyarak gerinen Levi, yosun kokusunu içine çekti ve huzurla derin bir nefes aldı. İnsanların neşeli seslerine dalga sesi ve güzel bir manzara eklenince gerçekten çok huzurlu hissetmişti. Gözleri her an atağa geçip suya atlayacakmış gibi duran sevgilisine kaydığında hafifçe gülümsedi.

"Rahat ol dört göz, bütün hafta buradayız. İstediğin zaman girebilirsin suya."

Çantadan çıkardığı havluyu şezlongun üzerine koyacakken "tamam" diyen Hange, onu kaldırmış ve omzuna atarak suya doğru koşmaya başlamıştı.

"Hange kafayı mı yedin? Herkül müsün sen ne bu güç? Lan indir beni insanlar bakı-"

Çuval atar gibi omzundan sevgilisini suya attığında geri dönüp gözlüğünü koydu ve kendi de koştura koştura suya atladı Hange. Heyecandan ne yapacağını şaşırmıştı.

"Fok balığı gibisin..."

Levi ıslanan üstü ve asık yüzü ile kumsala çok yakın bir yere oturdu ve tipik bakışlarını suya dalan sevgilisine dikti. Koştura koştura suya atlamıştı. Heyecanını anlıyordu. Kendi de heyecanlıydı ama o böyle bir şey yapmıyordu. Ayrıca Hange insan dışı bir güce sahipti, Levi'yı çuval alır gibi omzuna almış, karpuz atar gibi suya fırlatmıştı. Üstelik zorluk çekmeden! Gücüne hayran kalıyordu.

Suyun içine giydiği elbise ile giren Hange'yi bırakıp ayağa kalktı ve az önceki şezlongun yanına giderek giydiği gözleri ile uyumlu buz mavisi gömleğini çıkarttı. Üstü çıplak olduğu için rahatsız olmuş, havluyu omzuna atarak şezlongun ucuna oturmuştu.

Aldığı derin nefes ile suya batıp çıkan ve yüzünde büyük bir mutluluk taşıyan sevgilisini izlemeye başladı. Onunla birikte olduğu için mutluydu. Hange onun tam tersi, bir o kadar da tam aynı kafadan bir insandı Levi için.

Levi sessiz, sakin ve huysuz bir insandı. Hange ise deli dolu, her duyguyu dibine kadar yaşayan ve her zaman neşeli bir insandı. Tam anlamı ile birbirlerini tamamlıyorlardı. Eskik huyları birbirlerinde gizliydi.

dude, levihan✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin