Elimde soluk bir iz vardı. Yakından bakınca... Ne olduğunu anlayamıyordum. Zehirlenmiş olamazdım. Eğer öyle olsaydı günler öncesinden kendini belli etmiş olurdu. Belkide herşeyi ben büyütüyorum. " Sadece küçük, zararsız bir böcek ısırığı. " diye bir hatırlatma yaptım kendime. Mısır gevreği dolu kaseyi alarak bilgisayarın başına geçtim. Bir kaç borsa haberi ve yığın halindeki maillere bakıp boş kaseyi bir kenara ittim. Kafamı ellerim arasına alıp derin bir nefes koyverdim. Vakit kaybetmeden tarayıcıyı açtım ve bir süre arama çubuğuna baktım. Ne yazacağımı bilmiyordum. Yeni bir dizi? Gerilim yüklü bir film adı? Ama aklımdan geçenlerden hiçbirini yazmadım.
Kontrol kaybı, göz kanlanması, belirginleşen damarlar...
Ah, tanrı aşkına ne saçmalıyorum. Bilgisayarın kapağını indirdim. Telefonumu mutfaktaki tezgahın üstünden alarak son çağrılardan Cara'yı buldum.
" Vincent Holding. "
" Cara kırk beş dakikaya şirkette olacağım, yer altı garajı açık kalsın. " Yer altı garajını kullanacağım zaman kimse ile görüşmek istemediğimi anlıyordu Cara. Takım elbiselere dokunmadan dar kesim bir gömlek, şort ve fotür şapka aldıktan sonra güneş gözlüklerinin olduğu rafa yöneldim. Tercihimi siyah olanlardan yana kullanarak kıyafet odasından çıktım. Garajdan arabamı çıkararak şirketin yolunu tuttum.
20 dakika sonra yer altı garajındaydım. Asansör ile odama çıkarak her zamanki gibi panjurları indirdim. İçki dolabına yönelerek bir şişe Cabrette şarap açtım. Kadehimi alarak masaya yöneldim. Bilgisayarım açıldığını ve çalışmaya başladığını haber vermek için ses çıkardı ve kendimi koltuğuma bıraktım. İnternet tarayıcımı açtım, bu sefer kararlıydım. Göğüsüm sıkışmış ve hastalıklı bir bekleyiş acırken, arama motoruna " Baş dönmeleri, uykusuzluk, kontrol kayıplarının başlıca nedenleri. " yazdım. İlk sitede güneş çarpması, gıda zehirlenmesi ve zehirli hayvan sokması ilk üçteydi. Bunları kafadan direkt eledim. Tabii Joanne beni öbür tarafa yollamak istiyorsa gıda zehirlenmesi mümkün.
Listenin sonlarına doğru, kalp hastalıkları, solunum yolu enfeksiyonları, ateşli hastalıklar gibi aynı derece korkutucu birkaç başlık daha vardı. Ama bunlar, mutlaka gözüme çarpacak bazı semptomları da içeriyordu. Geriye sadece listedeki son madde kalmıştı: malign neoplasm.
Bunu araştırmam gerekiyordu. Umarım benim sorunum bu son maddedir. En azından hastalığımın ne olduğunu bilecektim.
Güvenilir bir sağlık sitesinin bu hastalıkla ilgili tanımı ağır bir dille yazılmıştı ve neredeyse anlaşılması imkansızdı. Ama altındaki uzmanlara yönelik olmayan tanımlama rahatımı kaçıracak kadar açıktı. Malign neoplasm kanserin doktor dilindeki ifadesiydi. Ve o anda kurtulabileceğime dair beslediğim bütün umutlar, kurduğum hayaller adeta sönmüştü. Hah! Başka ne olabilirdi ki? Ve tabii ki bu hissettiğim ve bildiğim şeyleri etkilediğine göre bir tür beyin kanseri olmalıydı. Beyin tümörü bana bana sorunlar mı yaşatıyor? Yani aslında çatılara çıkmıyorum? Güneşin beni rahatsız etmesi zihin oyunundan başka bir şey değil? Peki o halde bir tür algısal halüsinasyonlara yol açıyordu. Hayır! Bu olamazdı Alzheimer haricindeki hiçbir hastalık anılarımı sil baştan oluşturamazdı. Yaşadıklarım gerçekti! Elimdeki sönük iz ise dikenden olmuş olmalı. Ben hayal görmedim! Paniğin keskin ve sıcak eşiğinde gezinerek, arama motoruna geri döndüm ve " Beyin Kanseri Semptomları. " yazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OIRA
Mystery / ThrillerGecenin tatlı sesine kulak ver. Şehrin en yüksek binası Manado otelinin çatısında, onu içten içe yiyen fakat şehvetini arttıran, sebebini bilmediği his ile etrafı yepyeni bir ilgi ile süzmeye başladı. " Bu tahriş edici şehir ışıkları gecenin siyah...