2- Düşmüş Yıldız

305 45 2
                                    

Vision nefes nefese salonun ortasına düştü. Tıpkı on sekiz aydır olduğu gibi... Wanda sıkıntıyla nefes aldı ve onu kollarından tutarak gücü yardımıyla koltuğa taşıdı. Aylardır yapıyordu ve yapmaya devam edecekti.

"Bugünlük yeter, canım." dedi Wanda sakince. Vision ona bayık gözleri arasından baktı ancak göz kapakları daha fazla dayanamadı. Salona giren Steve alıştığı manzaraya yalnızca kısa bir bakış attı ve boş koltuğa yerleşti. "Yine mi?" diye mırıldandı ancak salondaki herkes dediğini duymuştu. Vision gözlerini açıp ters bakışlarını ona gönderdi. "Ne demek istiyorsun?" dedi.

Natasha Steve'e saniyelik baktı. "Yorulduğun için öyle dedi. Her seferinde kendini tüketmeden durmuyorsun."

"Başka yolu yok." dedi Vision. "Wanda bile onu hissedemiyor."

Clint gerginlikle boğazını temizledi. "Belki de-" dedi ancak ayağa kalkan Vision ile cümlesine devam etmedi. "Gökyüzüne bakmanızı öneririm Bay Barton. Çünkü Valerie'nin varlığının en büyük kanıtı, sabah yıldızının ışığıdır."

Vision konuşmaya devam etmek istemedi. Aylardır kafasının içinde dolaşan duygu tanımlı durumlar yüzünden onun hakkında konuşmakta bile güçlük çekiyordu. Savaş, ondan ışığını almıştı ama insanlığını vermişti. Zihin taşı eskisinden daha fazla duygu hissettiriyordu. Bunun Valerie'nin hediyesi olduğunu biliyordu ve bu ufak hediye bile onu bulması için yeterliydi.

Umudu hâlâ vardı.

Dışarıdan duyulan yıldırım sesleriyle birkaç kişi sıkıntı ve bıkkınlıkla nefes aldı. Thor, on sekiz aydır görmedikleri bir coşku ve endişeyle salona girdi. "Sabah Yıldızı," dedi. "Zayıflıyor!"

Wanda umutla ve korkuyla ayağa kalktı. "Duvar yıkılıyor, Vision." dedi. Vision hafifçe gülümsedi ve başıyla onayladı. İyi bir haberdi ama korkmaktan da kendini alamıyordu.

"Bu ne demek?" dedi Steve.

"Valerie'nin üzerinde güçlü bir büyü vardı. Onu koruyor ve saklıyordu. Ama," dedi Wanda. "Gücü zayıflamış. Bu onu bulmak için tek şansımız olabilir."

Natasha fark ettiği gerçekle nefesini tuttu ve dilini ısırdı.  "Ya da yaşaması için son dakikaları."

***

Valerie elindeki son saksıyı da yerine bıraktı. İşini hakkıyla bitirmenin gururlu gülümsemesi yüzündeydi. Ya da bu sabah kapısına komşusunun bıraktığı güzel ve canlı çiçeklerin etkisiydi. Onunla birkaç kere yüz yüze gelmişti. Ancak çoğu zaman evinde olmayan biriydi. Nerede olduğu meşhuldü ama Valerie sorgulardı.

Tanıdık biriydi ama bir o kadar da uzaktı.

Kırmızı, dizlerinde biten askılı elbisesini düzeltti ve çömeldiği yerden doğruldu. Rahatlamaya ihtiyacı vardı. Aklına ilk gelenleri mırıldanmaya başladı. Bahçesinde ufak melodileri herkes severdi. 

Okyanusu dinliyordum.

Kumun içinde bir yüz gördüm.

Ama onu aldığımda, ellerimde kayboldu.

Adımları onu habersiz melodiye uydu, dans ediyordu. Cennet çiçeğinin küçük saksısını ellerine aldı ve onunla beraber kendi etrafında döndü.

Ve ben çok uzaklara koşuyordum.

Bu dünyadan kaçıp gidebilir miyim?

Kimse bilmiyor, kimse bilmiyor.

Çiçeği yerine bırakarak gözlerini gökyüzüne çevirdi. Toplanmış bulutlara ellerini uzattı. Yağmur damlaları yavaşça, onu incitmekten korkarcasına yeryüzüne inmeye başladı. 

Düşmüş Melekler GerçekliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin