u n

785 6 7
                                    

Aman tanrım, işte geliyor.

Kapıdan içeri girdiği anda maşayla kıvrılmış saçlarını farketmemek imkansız. Resmen ağır çekimde yürürken havalanıp eski yerini alıyor, güneş yüzüne öyle güzel vurmuş ki. Uzun kirpiklerinin gölgesi dolgun elmacık kemiklerine düşmüş.

Yüzüne doğru esen hafif rüzgar ince ceketini savururken üstten birkaç düğmesi açık bırakılmış ve güneş yüzünden çıplak bedenini fazlasıyla belli eden beyaz gömleği gözler önüne serilmişti.

Ağzımın suyu akıyordu bundan emindim ancak bir türlü bakışlarımı Fransızca öğretmenim Min Yoongi' den alamıyorum.

Oturduğumuz banka kollarımı dik olacak şekilde yaslamıştım. İç dirseğimde hissettiğim darbeyle sağ kolum katlandı ve dikkatim bunu yapan Soyeon' a çevrildi.

Ben ona sinirle bakarken o, gülüyordu. Göz ucuyla okulun giriş kapısında bekleyen yoongi' ye baktım. Bizi izliyordu o da göz ucuyla. Bu beni daha da sinirlendirmişti.

"Sevgilimin önünde rezil ettin beni Soyeon!" dedim kankama dönerken. Sırtını banka yaslamış kolunu da yaslandığı yerden sarkıtıyordu.

Kurduğum cümle ile şaşkın ve alaycı bir yüz ifadesi ile yaslandığı yerden doğrularak yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Sevgilim mi? Dostum ne zamandan beri sevgilisiniz ve benim neden haberim yok?"

Öfkeyle soluyarak ayaklandım.

"Kahretsin Soyeon konu o olunca bana karşı çok acımasız oluyorsun!"

Sesim yükseldiği için Soyeon gözleriyle etrafı kolaçan etti önce. Bizi izleyen birkaç kişi vardı ve onlara gözleriyle ateş açtıktan sonra ayaklanarak benim hizama geldi.

"Acımasız olacağım tabi ki aptal! Min Yoongi' yi tavlamak için Fransız dili okumayı seçtin ve koca bir dönem bunu başaramadın. Adam manyak bir takıntılı olduğunu düşünmeden tavla şu lanet öğretmeni!"

Söylediklerinde haksız sayılmazdı. O bilmese de yaklaşık bir senedir Yoongi' den deli gibi hoşlanıyordum hatta hoşlanmak hafif kaçar resmen aşıktım ona. Her bir zerresine aşıktım.

İçimde tuttum bu aşkı uzun süre çünkü kime söylesem yargılanmaktan korktum.

Beni öğretmenine takıntılı liseli bir kız olarak göreceklerdi ya da hafif bir lise hoşlantısını ağır hormonal duygularla aşk sanmamdan bahsedeceklerdi ama ben emindim.

Duygularımdan o kadar emindim ki. Ona kesinlikle aşıktım. Kimse beni anlamak istemeyecekti. Psikoloğum bile benim bu davranışımın bir travma sebebi olduğunu söylemişti ancak dediğim gibi ben duygularımdan emindim.

Asla başarılı olamayacağımdan emin olduğum ve asla başarılı olamadığım bir bölüm seçmiştim sadece ona yakın olabilmek için ama halimden şikayetçi değildim. Defalarca kez sınıfta kalmış olsam da.

Kulağıma dolan zil sesiyle tavaf ettiğim okul bahçesinden okula giriş yaptım. Sınıfına girdiğimde ise aramızda yaşanan tatsızlıklara rağmen bana asla trip atmayan ve çekilmez olan Yeji' ye karşı her zaman anlayışlı olan Soyeon' u sıramızda kulaklıkla müzik dinlerken buldum.

Yanına oturup koluna sarıldım ve boynuna burnumu sürterek şirinlikler yapmaya çalıştım. Başını başıma yaslayarak o pozisyonda biraz beklediğinde aramızın yeniden soğumadığını anlamıştım.

Sınıf kapısının gıcırtısı kulaklarıma dolarken birbirimizden ayrıldık. İçeri giren diksiyon öğretmeni ile alt dudağımı büzerek sıkkınlıkla nefes verdim.

teach me something, myg ✔ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin