Öğle arası bittikten sonra sınıfa geri dönmüştüm. Ne kadar uğraşsam da Suguru'nun yanında oturmuştum yine. Kızların bana bakıp fısır fısır konuştuklarını göre biliyordum. Daha lise 1'de nasıl bu kadar popüler olmayı başarmıştı bu gerizekalı? Ders tarihti ve bilirsiniz tarih dersleri sıkıcıdır. Hele şu savaş falan olmayan dönemler. Hiç çekemiyorum. Defterimde birşeyler karalamaya karar verdim. Ama çizimde pek becerikli değildim maalesef. Tüm şansımı taekwondo'da kullanmışım sanırım. Sonunda ders zili çalmıştı. Eşyalarımı yerleştirdim ve sırt çantamı alıp kalktım ''nereye?'' diye sordu Suguru ''uçurumdan atlayacağım geliyor musun?'' diye sordum umursamazca ''seninle atlayacaksam sorun yok'' dedi sırıtırken. Aslında Suguru ile çok benzerliğimiz vardı. Sadece ona şahsi sebeplerden dolayı böyle davranıyordum. Kişiliğimiz tamamen aynı sayılırdı. ''Abimin yanına gideceğim'' dedim kısa açıklama verirken ''tamam o zaman yarın görüşürüz'' dedi ''mümkünse görüşmeyelim'' dedim sessiz ama duyulacak şekilde.
Koridorda giderken karşıda Suna'yı gördüm. Telefonu ile uğraşırken tembel adımlarla spor salonuna doğru gidiyordu. Ona seslenecekken ''bir dakika bakar mısın?'' diye sordu birisi arkadan. Bunu Suna da duymuş olacak ki arkasını döndü. Ben de arkamı döndüm. Karşımdaki sınıftaki kızlardan biriydi sanırım ''dinliyorum?'' ''Nereden geldin kimsin Suguru-kun'la nasıl bu kadar yakın olmayı başardın bilmiyorum ama-'' ''beni uyaracak mısın? Suguru'dan uzak durmam için?'' cümleyi söyleyiş şeklim onu biraz korkutmuş ola bilirdi ''bildirmek isterim ki Suguru'nun benden uzak durmasını senden çok ben istiyorum. Üstünde para bile veririm onu benden uzak tut lütfen'' dedim hoş şekilde gülümserken. Kız kafası karışık şekilde beni onayladı ''teşekkürler'' dedim minnetdar şekilde. Sonraysa yoluma devam ettim Suna oradaydı. Beni mi bekliyor o? Yanına vardığımda yaslandığı duvardan ayrılıp telefonunu cebine koydu ''nasılsın Suna?'' diye sordum ''iyi sen?'' dedi ''ben de iyiyim'' ''bacağın nasıl oldu?'' diye sordu. Bu sorusu hoşuma gitmiş ola bilirdi yalan yok ''akşam ilaç falan sonrası bandajladım. Sabah biraz ağrı vardı ama şuan iyi'' dedim. Spor salonunan girdiğimizde kavga vardı. İkizler arasında. Ben neler olduğunu anlamaya çalışırken Suna telefonunu alıp onları çekmeye başladı ''keşke hiç kardeşim olmasaydı!'' diye bağrıdı Atsumu ''keşke annemizin karnındayken seni yeseydim!'' diye bağırdı Osamu da ''keşke daha fazla saklama alanım olsaydı'' dedi Suna da gülerken. Onu ilk kez gülerken görüyordum. İkizlerin kavgası onu baya eğlendiriyor gibi. Sonunda Aran onları ayırmayı başarmıştı ''yazık erken bitti'' dedi Suna telefonu cebine koyarken ''sanırım bu sık sık oluyor'' dedim ''günlük rutin gibi birşey'' dedi bana dönerken. Gülümsemesi hala yüzündeydi. Bakışlarımı ondan karşıya çevirdim. ''Shinsuke yok mu?'' diye sordum onlara doğru giderken. ''Garip bir şekilde daha gelmemiş'' dedi Akagi ''evet bu baya sıra dışı çünkü Kita-san asla gecikmezdi. Erkenden gelir ve sahayı hazır duruma getirirdi'' dedi Ginjima. Haklılardı gecikmek Shinsuke'lik birşey değildi. ''Kita-san'ı mı bekleyeceksin?'' diye sordu Osamu başımla onu onayladım ''sana harika bir voleybol şovu göstermek bizim için bir onurdur Saori-chan'' dedi Atsumu ''evet... herneyse'' dedim kestirip atarken.
10 dakika sonra kapıdan birisi zar zor girip dizleri üzerine çöktü. Gördüğüm bedenle kas katı kesildim. ''Kita-san!'' dedi Aran önde diğerleri arkasından ona doğru koşarken. Şoku hala atlatamamıştım. ''Kita-san ne oldu sana!'' dedi Atsumu. Yüzü berbat haldeydi. Dövülmüş gibi. İyi de kim niye onunla uğraşsın ki? Banklar olan tarafa getirmişlerdi onu. Sonunda ayaklarım çözüldüğünde hızla ona koşup yanına çöktüm. Titreyen ellerimi yüzüne götürdüm ''n-ne oldu sana?'' diye sordum. Sesimin titrememesi için çok uğraşmıştım oysa. ''Birşey yok iyiyim'' dedi gülümserken. Kaşından elime bulaşan kana bakınca nefesim titremişti ''Saori ben iyiyim sorun yok'' ''neden yaptılar?'' diye sordum ''senin gibi kız kardeşim olduğu için gururluyum'' dedi. Ne? Herkes anlamadığını belirten sesler çıkarmıştı ''o adamlara hakettiklerini verdiğin için'' dedi. Dün gece ki serseriler! Gözlerim anlamanın verdiği etkiyle kocaman açılmıştı. Dizimden destek alarak kalktım. ''Kita-chan iyi misin?'' diye sordu endişeyle Osamu ''onları öldüreceğim'' dedim gülümserken ''Saori, hayır'' dedi Shinsuke ''bunu kimin yaptığını biliyor musun?'' diye sordu Aran ''merak etme Aran-san onlarla bizzat kendim ilgileneceğim'' dedim arkamı dönerken ''Saori bu yaptığın olayı büyütmekten başka birşey değil konu müdüre kadar uzayacak'' dedi Shin arkadan ''umrumda değil'' dedi. ''Lütfen onu durdurun'' dediğini duydum. Birisi bileğimden kavrayıp beni kendisine çekti ''adamlara günlerini göstermek isterken bacağını yine inciteceksin'' ''kolumu bırak Suna'' ''öfkeli olduğunu biliyorum ama dur lütfen'' ''öfkeli olduğumu bilerek kolumu çekmeye nasıl cesaret ediyorsun?'' ''Senden korkmuyorum'' dedi düz şekilde. Nefesimi verip bileğimi kavradığı kolundan tutup çevirdim ve göğüsüne sol tekmemi geçirdim. Sırt üstü yere düşmüştü ''korkmalısın'' dedim ve spor salonundan çıktım.
-üçüncü kişiden-
Öfkesiyle dolup taşan genç kız koridorda karşısına çıkana çarparak gidiyordu. Onları nasıl bulacağını bilmiyordu. Dersler bittiği için kantine gittiklerini umarak oraya gitdi. Doğru bilmişti ordalardı. Onları görmenin etkisiyle daha da sinirlenmişti. Onları Kita kardeşlere bulaştığı için pişman edecekti. Sonra aniden birşey farketti. Onları zaten dövmüştü ve bir sonuç alamamıştı. Onlara başka türlü zarar vermeliydi. Onları herkesin önünde küçük düşürecekti. Kendisini sakinleştirdi ve sinirbozucu yüz ifadesini takınarak masalarına gitti. ''Benimle baş edemeyip sinirinizi abimden çıkardınız öyle mi?'' diye sordu tebessüm ederken. ''Sen'' dedi oturanlardan biri ''evet güzel yüzümü hatırladığın için teşekkürler. Bunlar kim biliyor musunuz?'' diye sordu etrafa dönerken. Herkes pür dikkat onları dinliyordu ''ne halt ettiğini sanıyorsun?'' diye sordu onlardan biri ''dövmekle anlatamadım ben de konuşarak anlatmaya karar verdim. Neyse nerede kalmıştım. Bu arkadaşlar dün akşam ben kendi yolumda huzurla giderken karşımı kestiler'' ''kes sesini!'' ''Yoksa ne yaparsın?'' sordu ona küçük bir bakış atarken ''ben ne olduğunu anlamıştım zaten ama yine de çaktırmamaya çalıştım. Kolumdan tutmalar falan derken. Bardağı taşıran damla oldu. Bazılarınız beni tanımıyor ama sporla ilgilenenler biliyorlar beni. Hem Japon hem de dünya genelinde taekwondo'dan bir çok ödül sahibiyim ve İspanya Taekwondo Federasyonunda Japonyayı temsil ediyordum. Ama işte sonra eğtim hayatıma odaklanmaya karar verdim neyse bunlar konumuz değil zaten. Ben de durup izlemeyecektim zaten kendimi koruyacaktım kim olsa öyle yapardı zaten. E doğal olarak kendimi korudum bizim arkadaşlar yerde huzurla yatıyor'' diye devam etti masalarının etrafında dönerken ''yüzlerindeki izlerden de göre bilirsiniz zaten. Ama bizim bu arkadaşlar bir kızdan dayak yemenin verdiği hissle erkeklik sergileme adına 5 kişi birden abim Shinsuke Kita'ya saldırmışlar. Shinsuke'yi de çoğunuz tanıyor Voleybol takımının kaptanı ve tüm annelerin hayalindeki ideal çocuk ola bilir. Demek istediğim o ki asla böyle düşük seviyyeli insanlarla muhattap olmazdı'' ''haddini aşıyorsun!'' dedi birisi kalkıp saldırmak isterken ''devam et'' dedi kız gülümserken ''etek giyinmek beni tekme atmaktan alı koyamaz bilmeni isterim'' dedi eklerken ''şimdi durumu sizin ellerinize bırakıyorum. Burada suçlu olan kimler?'' diye sordu kantindeki insanlara dönerken.
Suna yattığı yerden kalktı. Kalbine bir kızdan darbe aldığı bir gün olacaktı ama böyle olacağını düşünmemişti. ''Onu durdurmam gerek'' dedi Shinsuke zar zor kalkarken. ''Onun öfke sorunları var onları kelimenin tam anlamıyla öldürür o kadar çılgın birisi'' dedi kapıya doğru giderken ''çılgın mı yosa psikopat mı anlamadım ben'' dedi Atsumu şaşkınlıkla. Shinsuke önden diğerleri de arkasından gidiyorlardı ki kantin kapısının önündeki kalabalığı gördüler. Kesin burada diye düşündü ve kalabalığı yararak içeri girdi. Gördüğü manzarayı hiç tahmin etmemişti. Onu dövenler yerde diz çökmüşlerdi ve Saori onların önünde durmuş gülerek birşeyler konuşuyordu. ''Özürünüzü kabul ediyorum. Bir de Shin'den de özür dilemeniz gerekiyor'' dedi ''Saori'' dedi kardeşini görünce ''ah kendisi de geldi. Buraya gel Shin-chan'' dedi onu çağırırken. ''Kıza aşık olmak için bir sebep daha'' dedi Atsumu ''özür dileriz Shinsuke-kun'' dediler hepsi aynı anda. ''İyi işti dağıla bilirsiniz'' dediği gibi adamlar onlara gülen insanları geçerek hızla kantinden çıktılar ''eve gidelim mi?'' diye sordu kız şefkatle. ''Saori-chan'dan korkmamız gerek onu öğrendim bugün'' dedi Ginjima yutkunarak. ''Ah abartmayın sadece spor salonundayken fazla sinirlenmiştim'' dedi kız elini belli belirsiz sallayarak.
Herkes kendi evine gitmişti. Saori sıradan bir ilk günün aksine fazla aksiyon yaşamıştı ve fazlasıyca yorulmuştu. Bu yüzden direkt uyumaya karar verdi.
🔸️Sonunda ilk günü bitirmeyi başardım. Merak etmeyin böyle yavaş olmayacak ara sıra timeskip yapıp zaman atlayacağım.
Umarım hoşunuza gitmiştir. Eğer beğeniyseniz yorum yaparak belirtin. Eğer çok beğenilirse yeni bölümler yazmaya başlarım ki okuyan olursa yazarım zaten. Neyse fazla sıktım.
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Sevgiyle kalın<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Other Kita | Suna Rintarou
Fanfictionİnarizaki kaptanı Shinsuke Kita'nın yurtdışında olan kız kardeşi Saori Kita abisine süpriz yapmak için Japonyaya döner. Suna Rintarou x Oc girl Tüm karakterler (ben yarattıklarım dışında) Haruchi Furudate'ye aittir!