chapter 6.

411 23 39
                                    

Media: Saori Kita

-Suna Rintarou-

Cumartesi öğleden sonra Kita-san bize ders çalıştıracaktı. Gelecek hafta sınavımız olduğu için. İç çekip ihtiyacım olan kitapları defterleri ve kalemleri sırt çantama fırlattım. Şarj aletimi ve kulaklığımı da aldım. Siyah eşofman takımını çıkarıp yerine bej kumaş pantalon ve koyu gri sweatshirt giyindim. Bir birine karışan saçlarımı taradıktan sonra montumu giyinip çıkmıştım. İkizlerle Kita-san'nın evinde buluşacaktık.

15 dakika yürüyüş sonrası gelmiştim. İkizler kapıda bekliyorlardı ''merhaba Suna!'' dedi Atsumu diğer günlerin aksine fazla enerjik şekilde ''neden bu kadar mutlusun?'' diye sordum kendimi tutamadan. ''İlk kez Saori-chan'ın ev halini göreceğiz fazla meraklandım'' dedi. Ona 'wtf' bakışları göndermeden edemedim. İçeri girip kapıyı tıklattık. Bir kaç dakika sonra Kita-san kapıyı açmıştı ''hoş geldiniz içeri geçin'' dedi gülümserken ''hoşbulduk Kita-san'' dedi Osamu. Oturma salonuna geçip çantalarımızı kanepeye bıraktık kendimiz de oturduk ''Saori-chan yok mu?'' diye sordu Atsumu hevesle. Göz devirmeden kendimi tutamadım. ''Uyuyor'' dedi. Kita-san bizim için meyve suyu getirdikten sonra derslere başlamıştık.

2 saat geçmişti. Benim göz kapaklarım gittikçe ağırlaşıyordu. Şuan Saori'nin yerinde olmak için herşeyimi verirdim. ''Shin-chAaAn! Ben açım!'' diye birisi esnemekle karışık şekilde merdivenlerden inerken. Gözleri hala kapalıydı. Ve kısa saçlarını toplamıştı ''merhaba Saori-chan!'' dedi Atsumu. Onun sesini duyar duymaz aniden gözlerini açmıştı. Biraz utanmış olacak ki kızarmıştı ''hey burada ne işiniz var?'' diye sordu yanımıza gelirken. Siyah oversize tişört altına da gri eşofman giyinmişti. ''Ders çalışıyoruz'' dedi Osamu bıkkınca ''neyse ki öyle bir derdim yok şuan'' dedi gülerken ''Kita-san'ın kardeşi ders çalışmıyor mu? Doğru mu duydum?'' diye sordum ''hayır Kita-san'ın kardeşi sabah erkenden kalkarak ödevlerini yapıyor'' dedi Kita cevap verirken ''sabah erkenden kalkmak mı Saori mi?'' diye sordu Osamu ''hafta sonları erkenden koşuya çıkıyorum. Geri uyuyamayacağıma göre ödevlerimi yaptım ve şuan bomboşum!'' dedi mutlulukla. ''Senin için Kani salatası yaptım buzdolabında hazır yiye bilirsin'' dedi Kita gülümserken ''dünyanın en iyi abisi sensin'' dedi işaret parmaklarını ona doğrulturken. ''Bak milletin kardeşi salata yapıyor sen de benim yiyeceklerimi benden izinsiz yiyorsun!'' dedi Osamu sinirle ''paylaşmayı öğren sen de!'' dedi Atsumu da. Kavga alevlenmeden Kita-san'ın bakışları onları durdurdu.

15 dakika falan sonra Saori de bize katıldı. ''İngilizceden nefret ediyorum'' dedi Osamu bıkkınca ''aslında çok kolay'' dedi Saori ''japonca'dan daha kolay bana göre'' eklerken. ''İngilizce biliyor musun?'' diye sordu Atsumu ''japonca dışında 3 dil biliyorum'' ''vay çok havalı! Hangi diller peki?'' ''İspanyolca, ingilizce, rusça'' dedi ''o zaman her 3 dilde bu cümleyi çevir: kaos dinazorları öldüren şey, sevgilim'' dedim. ''Bu ne biçim cümle'' dedi Atsumu ''ne bileyim aklıma o geldi'' dedim. ''Tamamdır. Chaos is what killed the dinosaurs, darling. El caos es lo que mató a los dinosaurios, querido. хаос - это то, что убило динозавров, дорогая( khaos - eto to, chto ubilo dinozavrov, dorogaya).'' dedi. Gerçekten de çevirmişti. Ve aksanı her dilde farklı sesleniyordu.

-Saori Kita-

Böyle basit bir cümleyi çeviremeyeceğimi sandı herhalde. ''3 dil bilmek çok iyi'' dedi Osamu. ''3 dili siz de öğrene bilirsiniz bunu biliyorsunuz değil mi?'' diye sordu Shin ''japoncayı daha doğru dürüst bilmiyoruz'' dedi Suna bıkkınca. Söylediğine herkes gülmüştü.

Yarımsaat sonrası ödevleri bitmişti ''ben sizin için yiyecek birşeyler hazırlayayım'' dedi Shin kalkarken ''dışardan sipariş verelim neden uğraşıyorsun ki'' dedi Atsumu ''fast food mideniz için zararlı'' dedi Shin ''zaten uzun zamandır yemiyoruz!'' dedi Osamu ''ya sen Saori?'' diye sordu Shin ''benim için farketmez'' dedim. Zaten fast food yemiyordum. ''Tamam nasıl isterseniz'' dedi Shin geri otururken. Osamu telefonunu çıkarıp siparişleri vermişti. Öyle sohbet falan derken siperişler de gelmişti. Shin siparişleri almak için kapıya gitti. 2 büyük pizza 5 burger 5 patates kızartması ve 5 cola'ydı. Yiyecekleri sephaya bıraktıktan sonra yemeğe başlamışlardı ''sen neden yemiyorsun?'' diye sordu Atsumu ''fast food yemiyorum'' dediğimde Osamu az kalsın boğuluyordu ''benim payımı Osamu yiye bilir'' dedim gülümserken ''dur tahmin edeyim formunu koruman gerek diye yemiyorsun'' dedi Suna alayla ''hayır sevmediğim için yemiyorum'' dedim ukala şekilde. ''Gel otur karşımda'' dedi önünü gösterirken. Gülerek gelip karşısında bağdaş kurdum. ''ben yiyeceğim sen izleyeceksin. Ondan sonra canın çekiyor mu diye bakalım'' ''elinden gelenin en iyisini yap'' dedim sırıtırken. İştahla burgerini yemeye başladı. Elimi yanağıma koyup onu izliyordum ben de. Kolasını içti patates kızartmalarını soslara batırarak yedi parmaklarını da yaladı. Pizzadan iki dilim yedi. Ama hiç bir tepki göstermedim. Pizzayı bana uzattı. Kokusunu daha iyi almam için. Kıkırdayarak başımı iki yana salladım ''keşke derslerinde ve voleybolda da bu kadar ısrarcı olsan'' dedi Shin. ''Abi kardeş robottan farkınız yok sizin'' dedi sonda pes ederek. ''Öyle deme kalbimi kırıyorsun'' dedim koltuğa geçerken.

Other Kita | Suna RintarouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin