sevgili günlük,
bugün sana tarih atmak çok tatmin etti beni. sadece 2'lerden oluşan bir tarih, oldukça huzurlu duruyor benim aksime.
tam olarak ne zamandan beri böyleyim kestiremiyorum ama, erkek arkadaşımla olan ilişkim oldukça karmaşık bir hâl almaya başladı. benim üzerimdeki duygusal baskısını geçtim, uyguladığı psikolojik şiddetin meyvelerini topluyor gibiyim. ikimizinde birbirine sabrının kaldığını pek düşünmediğimden olsa gerek, işler çok çabuk büyüyüp kaotikleşebiliyor ve ben artık savaşamıyorum bile. kendimi tutamıyorum, boğazım düğümleniyor ve ağlamaya başlıyorum. konuşamıyorum bile.
her ne kadar kendimle olan ilişkim inişli çıkışlı olsa da, özgüvenli ve kendine saygısı olan biri olduğumu düşünüyorum. kavgacı bir yapım hiç olmadı, ikizler burcu olduğumdandır belki de, ama genelde umursamayan bir tavıra sahip biriyim. sınırları ve kırmızı çizgileri olan, yalandan hoşlanmayan, değer vermeyi bilen ve değer görmeyi hak eden biri olduğumu düşünüyorum.
sorunumuz da burda başlıyor.
hâlâ böyle biri olduğumu düşünüyor muyum emin olamıyorum.tartışmalarda ve daha şiddetli kavgalarda erkek arkadaşım benim ve kişiliğim hakkımda oldukça örseleyici laflar edebiliyor. benim umursamayan, önemsemeyen, sınırları olmayan, şımarık, değer vermeyi bilmeyen, çabalamayan, sevgisini göstermekten bile aciz olduğumu söyleyebilecek tonla laf ediyor.
nasıl? diyorum, seven bir insan bunları nasıl diyebilir?
daha önce aşık oldum, bir kadına. kendimi, yönelimimi, kimliğimi tanımamı; kendimi bulmamı sağlayan bir ilişkiydi yaşadığımız. ona aşıktım ve canının yanmaması için kırk takla atıyordum. onu üzecek, kıracak tek bir kelime bile çıkmıyordu dudaklarımdan.
aynı şekilde bu tavrı o da bana hissettiriyordu. birbirimize duyduğumuz, duyabildiğimiz tek bir olumsuz duygu yoktu. sadece aşk, sevgi, şefkatti.
erkek arkadaşım bana aşık olduğunu söylüyor, ben de ona aşık olduğumu.
peki gerçekten aşk, insanı kendini sorgulatır mı? kişiliğini örseler mi? kendine olan özgüvenini sarsar mı? her gece ağlatır mı? değersiz hissettirir mi?bunların cevabını biliyorum. ilişkimizin sağlıklı olmadığını da biliyorum. bir gün biteceğini de biliyorum. yalnızca neden hâlâ devam ettiğimi bilmiyorum.
belki de ilk defa gerçekten sevildiğimi hissettiğimden, belki böylesine sevilemeyeceğimi düşündüğümden, belki gerçekten sevdiğimden, benim için özel oluşundan, belki de bir gün bana haksızlık yaptığını fark edeceğini umduğumdan devam ediyorum.her ne olursa olsun, mental olarak iyi olmadığım ortada. biri dokunsa ağlıyorum, tek bir kötü sözde gözlerim doluyor ve en önemlisi beni suçlayan en ufak yargıda boğazım düğümleniyor.
erkek arkadaşımın beni soktuğu bu karamsar ruh hali, düzeleceğimize dair umudumun olmayışı kendimi depresif bir ruh halinde bulmama neden oldu. hissettiğim stres yüzümde egzama yaptı, midemde ise bulantı.
bu yüzden yediğim her şey midemi bulandırmaya, bundan dolayı da yemek yiyememeye, yemek istememeye, yemeklerin kokusuna bile aşırı hassas olduğum bir duruma geldim.
bu süreçte 48 kiloya düştüm.
önceki günlüğümden beni tanıyorsan bilirsin, zayıflamak en büyük hayalimdi.şimdi 48 kiloya düştüm.
ve bunun sebebi mutsuz oluşum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sevgili günlük, iki
Документальная прозаhoş geldin yeni günlük. hayatıma hoş gelesin diye yazıyorum satırlarımı. belki şimdi ilk defa, biraz tereddütle birlikte, bulimia'yı yendim diyebiliyorum. ne hissedeceğim ve ne düşüneceğim biraz karışık, olsun, her şeyi bilmem gerekmiyor nasılsa...