Canım Acıyor

10 4 0
                                    

bu gelen anne olmalı, sanırım bu beni anlayacak, hay allah! yolun karşısına geçti. belki bu yaklaşan yeşil göz kurtarır, belki tam bu vakit trafik başlar, yüzonmilyonsekizyüzbinkırksekiz araç önümüzü kapar da karşıya geçemezsin. saatlerce, belki günlerce tıkanan bu trafiği bekleriz yan yana. beklemek cesaret verir insana, affedersiniz bir şey sormak istiyorum size, karşıya nasıl geçebiliriz acaba? hayır! böyle anlaşamayız. affedersiniz yeşil gözleriniz diyorum çok güzel. neden insan yalnız bir cümle yüzünden kaybediyor? halbuki gecenin bir yarısı -gece, hikâyeye her zaman gizem kattığı için kullanmaya mecbur kaldım- kitaplardan, oradan, buradan, bilhassa kafka ve goethe'den ne sözler ezberlemiştim söylemek için. ben anlayış dilencisiyim. bana bak güzel bacaklar, bana bak yeşil gözler? beni hemen, şu an anlamalısın. anlaşılmaya mecburum, ben kafka değilim.
yeşil gözlerine bakıp beni anlamanı isteyebilirim ancak, sen bir gülsen gerisi kolay, geriye bir yığın söz konuşulmak için bekliyor. sana zaaflarımı bile en ince ayrıntısına kadar güzel gösteririm, şimdiye kadar yapamadım ama belki bundan sonra olur. istersen yolun karşı köşesinde dilenirim, herkesin rızkını allah verir. bundan bile bir şeyler çıkarırım fakat sen anlamazsın, anlasaydın bütün bunlara gerek kalmazdı çünkü.
yarını görebilmek için bu oyunları yazmaya mecburum ficus benjamin daniella. biraz okumuş olsaydın belki sana beatrice diyebilirdim. wait a minute! neden karşıya geçtin? trafik açıldı. zararı yok, dershanede devam ederiz. ben yine koridor köşesindeki koltuğa otururum, merdivenlerden inişini seyrederim. dur bir dakika yanında hamzagiller, neden senin o müthiş görüntünü kapadı? sorun değil, başka tarafa çeviriyorum yüzümü, başka güzel görüyorum. ama yalnız başka olarak kalıyor bende. sayın hanımlar ve beyler -bayanlar lafzı kabaymış diyorlar- şu dünya gözleriyle pek seyrek gördüğüm canımı size çok ucuza veriyorum, korhan baksana öğretmen geliyor mu? evet, nerede kalmıştık, yeryüzünde kimse onun gibi merhaba diyemez, tanıyan bilir. öğretmen geliyor. öğretmeni dinliyorsun, elinde 12. sınıf tarih kitabı. neden o kahrolası kitaplara bakıyorsun? meselâ canım, o zarif parmakların albert camus'yu tutamaz mıydı? belki anlamam diyorsun, zararı yok, ben de anlamıyorum zaten. fakat düşünsene güzel şey, camus ve sen! ne tatlı görüntü oluşturur, değil mi?
ha ha! canım acıyor. turgut uyar hiç okumadın mı? bildiğim birkaç şairi yerinde kullanmazsam beni dinlemezsin diye düşündüm canım. ah sana öyle şiirler okurdum ki, hamzagiller kıskançlıktan çatlardı güzel şey. ne hamza, ne efe, ne ömer nereden bilsin arkadaş zekai özger'i?
evet kabul ediyorum, onlar benden daha özgüvenli, belki daha yakışıklı fakat sorarım sana güzel bir profil ne ifade eder canım? çok şey ifade eder. peki.
seni seviyorum. ( bunu bir yere sıkıştırmaya mecburdum.) seni havalara uçuracak güzel şeyler söylemek isterdim ama elimden bu geliyor, çok kitap okumadım. okuduğum kitaplar da bana hep kötü örnek oldular. seni onlarla gördükçe yalnız hissediyorum, beni kırma olur mu? çok yazdım, doğru dürüst bir şey bile söyleyemedim, bana müsaade.
albert camus hakkında söylediklerime de aldırma, seni kızdırmak için söyledim. kızınca çok güzel oluyorsun, biliyorum bunu bana herkes söylüyor diyeceksin, ne yapayım sana güzel sözleri yalnız hayalimde söyleyebiliyorum, çek o yeşil gözlerini üstümden. beni anlamayı sakın ihmal etme, olur mu? karşıya geçerken dikkat et.

Bilinçaltı GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin