Bir zamanlar, insanların kendilerini evrenin merkezi sanmaları çok komik. Ama ote yandan şu an hâlâ kendimizi böyle görüyoruz. Saçma bi paradoks yaşantısı. Teknolojimizi gösterip, en akıllı varlık olduğumuzu söylüyoruz. Bilgisayarlar ve diğer teknolojik aletler gerçekten ne kadar zeki olduğumuzun kanıtı mı ? Yoksa ne kadar tembelleştiğimizi mi gösteriyor ? Hepimiz medeni insan maskesi takıyoruz. Ama onu çıkarıp attığımızda biz neyiz, neredeyiz ? Ne çabuk unutuyoruz; daha geçtiğimiz yıllarda kadınlara seçme seçilme hakkının verildiğini... Ne çabuk unuttunuz siyahlara, beyazlarla aynı eşit yasam hakki verildiğini. Herşeyi bilen varlıklar gibi davranıyoruz, ama bilmediğimiz daha çok şey var. Hiçbir şeyi umursamadan sokaklarda yürüyoruz.Her şeyi BEN'in bir arka planı olarak görüyoruz. Belki de yalnız olmaktan korkuyoruz. Daha büyük bir resmin parçası olamamaktan.. İletişim kurmaya gelince başarısız oluyoruz. Bizden başka tüm canlılara aptal diyoruz. Kolayca öldürebiliyor olmamız, hep öldürmüş olmamız bunu doğru kılmaz mı ? Yoksa bu ne kadar az şeyler bildiğimizin mi göstergesi...? Birgün bu hayat dediğimiz bu his bizi terkedecek.Bedenlerimiz çürüyecek, toprak olacağız. Ölmeden önce ne yaptıysak, unutulacak. Ölüm her saniye ensede. Yine de hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz. Halbuki çöküşün eşiğindeki bir dünyada yaşıyoruz. Gelecekte savaşları kazanan olmayacak. Şiddet hiçbir zaman çözüm olmayacak ve tüm çözümleri de beraberinde yok edecektir... Kaybeden yine kendine cehennemi hazırlayan insanlık olacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaşadığımız Büyük Yalan !
Fiksi Remaja''Fiziksel bedenin ihtiyaçlarını, duygusal bedenin arzularını, zihnin kuruntu ve kibrini aşarak, beklentisiz, hesapsız ve amaçsız (öğretilmiş amaçlardan ve ideallerden azade olma hali) olabildiğimizde, tüm kimliklerimizi, istisnasız bırakabildiğimiz...