1. BÖLÜM Kendi Cenazeme Gidiyorum

19 0 0
                                    

Soğuk bir sonbahar sabahı, saat daha 06.00'yı gösteriyordu. Alarmın sesi ile uyandım. Bugün beni mutlu etmek için çabalayan ve amacına ulaşan bir his vardı içimde, Yeni Okulumun İlk Günü...

"Hiç tanımadığım insanların hayatımı bu kadar değiştireceğini bilemezdim..."

Hızlıca yataktan kalktım ve duş almak için banyoya gittim. Banyodan çıktıktan sonra dün akşamdan hazırladığım kot siyah pantolon ve siyah gömleğimi giydim, saçlarımı düzleştirdim ve hafif bir makyaj yaptım. Çantama 1 defter, kalemlik koydum. Çantamı da alıp kahvaltı yapmadan direk siyah converse'lerimi giyip otobüs durağına ilerledim. Saat 08.02'ydi okulumuz 08.30'da başlıyordu daha vaktim vardı. Otobüs beklerken biraz şarkı dinlemek için kulaklığımı taktım daha 2-3 şarkı bitmemişti ve Otobüs çok bekletmeden geldi. Otobüse bindikten sonra hiç tanımadığım bir teyzenin yanına oturdum, teyze bana baktı ve
"Allah sabır versin" dedi.
Ne olduğunu anlamadan teyzeye "Efendim" dedim. Teyze sanki kötü bir şey demişim gibi bir bakış atıp "Ne kadar samimiydiniz?" Diye sordu.
Kadına gözlerimi kocaman açmış bakarken, kadın "Yazık üzüntüden anlamıyor da kuzum" dedi.
Cidden mi? Yani şuan düşüp bayılacağım şimdi aklıma oturdu. O kadar siyah giyinmişim ki teyze bir yakınımın cenazesine gidiyorum sanmıştı. ~Belkide haklıydı okula değil cenazeme gidiyordum.~
Eğer teyze ile konuşsam sohbet uzardı ve hiç sevmediğim şey konuşmak, sarılmak, öpmek...
Dudaklarımı üzülürmüş gibi kıvırarak teyzeye kısa süreliğine bir hüzünlü gülümseme ile baktım ve "Sağ ol, teyzeciğim Sağ ol" diyip iç çektim.

...

Okulun önüne geldiğimde 5 katlı olduğunu fark ettim. "Kahretsin saat 08.36 geç kaldım" diye sinirli bir şekilde söylendim. *bu olay sadece bugünlük olamayacaktı*
Okulun içine girdiğimde koridordan hızlıca ilerleyen bir adama "afedersiniz 11/A acaba nerde" diye sordum.
Adam sorumu tekrar ederek " En üst katta merdiven bittikten sonra sola dön lab'ın yanında" dedi.
Anlattığından bir şey anlamasam da "teşekkür ederim beyfendi" dedim ve en üst kata çıkmaya başladım.
Bu okul arşa kadar uzanıyordu. Bunu eleştirmeden geçmeyeceğim 1.'si neden bu okulu bu kadar büyük yaptılar? 2.'si Hadi yaptılar neden en üst kata beni attılar! En üst kata çıktıktan sonra adamın tarif ettiği ve benim sınıfım olan şubeyi bulmuştum, o zamanlar çok utangaçtım ve kapıyı çalıp, dersi bozup, tüm dikkatleri üstüme çekmek istemiyordum, kapıda biraz beklemeye karar verdim. Zil çalınca yeni gelmişim gibi içeri girerdim ve teneffüs boyunca telefonuma bakardım bence dikkatte çekmezdim yani. İçimden kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum "Sakin ol Nehir, sakin ol sadece kimseye güvenmeyeceksin bu kadar, onlarla konuşmak zorunda değilsin, belki beni sevenlerde olur, sakin ol Nehir sakin!"
4-5 dk yere bakarak kapının önünde dikildim ve dikilmeye devam ettim, o sırada tam sınıfın çaprazındaki erkek tuvaletinden bir çocuk çıktı, ani bir refleks ile ona döndüm, çocukta bir anda yaptığım bu refleksten korkmuş olacak ki olduğu yerde durdu. Ne kadar utangaç olsamda insanları dik dik incelemekten hiç çekinmem, insanları merak ederim, yabancı insanlarıda çok merak ederim, her insanı görmek isterim farklılıklarımızı, güzelliklerimizi bir değişle tüm insanların ortak olmayan yönlerini hep merak etmişimdir ve herkesi incelerim. Bu çocuğu çekinmeden baştan aşağı süzdüm, uzun boylu, kıvırcık ve kahverengi saçlı, gözlüklü biriydi. Gözlüklü olan insanlara halk arasında 'Zeki-çirkin' denir ama bu çocuk çirkin falan değildi, gözlükleri onu daha çok güzelleştiriyordu ama zeki mi işte orasını 'gözlükleri var he tamam bu kesin zekidir' diye yargılayamam diğer cahiller gibi... Gözlükleri olmasına rağmen çok yakışıklı duruyordu. Özellikle gözleri çok güzeldi baktıkça bakası gelir insanın... Onu süzdüğümü fark etmiş olacak ki oda beni süzmeye başladı. Çok merak ettim acaba oda beni incelerken ne düşündü. Onu incelemem bittikten sonra gözlerine bakmaya başladım. Gözleri yeşil mi? kahverengi mi? Mavi mi? Hayır, hayır hiç biri değildi. Siyah hiç değildi. Gözlerinin bir rengi yoktu bildiğin, yeşil, kahverengi, mavi karışımı da değil sanki ilk göz bebeğinin olduğu yerden başlarken mavi, daha sonra yeşil en sonda kahverengi gibi. Ne kadar güzel gözleri varmış. Gözlerinin güzelliğine tutulmuş ona hayranlıkla bakarken çocukta bana bakmaya başladı göz göze geldik ve sadece ikimizde bakışıyorduk. Kaç dakika bakıştık 2,3,4,5 hayır hayır tam 6 dakika çocukla bakıştım ve bu bakışma 7. Dakikasına girmek için heyecanla bekliyordu. Daha fazla dayanamayacaktım bu anlamsız bakışlarımıza, artık utanmaya başladım işte, neden hala bakıyor ki gitsene sınıfına çocuk. Sanırım ben son vermeden oda bakışlarını son vermeyecek diye düşündüm ve ben son vermek için aklıma ilk gelen şey hızlıca sınıfın kapısını çaldım ve içeri girdim. Çocuktan kurtuldum diye tam bir rahat nefes alacaktım ki karşımda 35 kişiye yakın bir insan topluluğunun bana baktığını hissettim.
"Yağmurdan kaçayım derken, doluya tutuldum..."
Utangaçlığın bir sınırı olsa ve bu sayı 100 olsaydı emin olun ki ben şuan 300'düm hala nasıl yaşıyorum, neden bu kadar utangaçım ki? "Afedersiniz" diye bildim sadece zaten istesemde diyemezdim başka bir şey, hoca büyük Bir ihtimalle 50-60 yaşlarında bir adamdı ve bana "buyur bakalım" dedi.
Kafamı yere doğru çevirip en arkalarda boş bir sıraya geçtim. Kimse bana bakmıyordu buna sevindim. Herkes gibi hocaya döndüm ve ne dediğini dinlemeye başladım..
Sıkıcı bir edebiyat dersi de bitti.
Zil çalar çalmaz sınıftaki herkes ayağa kalkıp hızlıca yanıma gelmeye başladılar ben şok içinde hepsinin yüzüne bakarken bir kız yanıma oturdu ve "Selam ben Alya, sen kimsin bize kendini tanıt güzel kız" dedi. Hala ağzım açık onlara bakarken başka bir kızda konuşmaya başladı "bende Rüyanur, sormadın ama söylim dedim ehe" tebessüm ettim ve "B-ben Nehir" dedim.
"Hoşgeldin Nehir, bizi seversin umarım, ben Efe"
Başımla onaylayıp "umarım, Efe tanıştığıma memnun oldum"
"Bende bende" dedi Efe. Bunlar baya rahat davranıyorlar sanki beni uzun zamandan beri tanıyorlar da sadece 2 aylığına görmemişler gibi.
Hepsiyle tanıştım ve çok cana yakın insanlar olduğunu fark ettim.
5. Teneffüs öğle arası olmuştu bile ve hepsi ile çok iyi anlaşıyordum, sanki 20 yıllık arkadaşım gibilerdi. Hepsini sevmeye başlamıştım.
"Aah cidden bu okul bana iyi gelecek"
"Ne dedin Nehircim" dedi Alya.
"Ah yok bişi demedim, Alya sadece biraz acıktım ya sen" dedim Alya'ya kocaman bir gülümsemeyle.
"Aslında bende acıktım ama büyük olayın olmasını bekliyorum, şu Efe Bi gelse de" dedi Alya.
"Şey acaba ne olayı?"
"İlk tanıştığın erkek varya Efe, sevgilisiyle bugün 2. Seneleri ve Efe sevgilisi Aybike'ye şarkı söyleyecek ama bak öyle sıradan bir şarkı değil" dedi Alya, benim az önce gülümsediğinden daha büyük bir gülümsemeyle sözüne devam etti. " Aybike benin en yakın arkadaşlarımdan, 11/D' ye gidiyor, eminim biliyorsun Efe ilçede 1.'lik kazandı" dedi Alya.
"Alya bişi dicem ama kızma, yani çok tuhaf konuşuyorsun seni anlayamıyorum biraz daha açık konuşsana" oh be rahatladım yani bune kız şifreli konuşuyor, Yeni geldim yeni neyi nerden bilmem Hem ben bu şehirde de yeniyim.
"Aaa evet şekerim daha açık konuşmak gerekirse Efe çok güzel gitar çalıyor ve bugün Aybike'ye çalacak bitti kapiş" dedi Alya. Ağzımı büzüp, gözlerimi kıstım ve "Ne piş" dedim. Alya yine gülüp "kapiş şekerim" dedi. "Aa bak Nehir geldi, Efe geldi." Alya o kadar heyecanlı Efe'ye bakıyordu ki. Koşarak yanlarına gitti ve Aybike olduğunu düşündüğüm kızın ellerinden tutup ön sıralardan birine oturdular. Efe elinde gitar ile öğretmen sandalyesini ortaya çekip oturdu. "Vay vay vay ne kadar romantik püaf" yavaş yavaş sallana sallana sesli yine konuştum ama kimse duymadı. Efe, Aybike'ye gülücükler atıp, gitarını çalmaya başlamak için hazırlandı. Bu bana fazla romantik cidden izlemek istemiyorum zaten çok açım valla benim ilgi alanım değil zaten açım bunları hiç böyle cıvık cıvık çekemem. Sıraların arasından dolana dolana kapıya doğru ilerledim kapıyı tam açacaktım ki Efe gitarı çalmaya başladı. Elim hala kapıda ve gelen ses ile tüylerim diken diken olmuş kala kaldım. Arkamı döndüm ve Efe'ye baktım. Aybike'ye bakıyordu ve o şarkıyı çalıyordu....

Sabahtan beri Efe bana çok tanıdık geliyordu ama anlayamamıştım, benzetememiştim. Soyadı bile aynıydı ama aklıma gelmemişti, anlayamadım, o değildir dedim. 'Efe ne kadar çok büyümüşsün' ben onu hatırladım evet ama o beni sahiden hatırlamadı mı?
9 yaşımızdaydık, bir nehirin kenarında oturmuş elinde dedesinin gitarı ile "otobüs durağında" şarkısını söyleyip çalmaya çalışıyordu. Yanında da düz saçlı mavi şortlu pembe kısa kollu bir tişört ile oturmuş bir ben. Efe bana bakıyor ve "bir gün çalacağım bunu ve bu şarkıyı sana söyleyeceğim bu şarkı bizim olacak, ikimizin" diyordu. Bende ona gülüp. "Efe, sence büyüyünce de beni sevecek misin" diye soruyorum. Efe ise sinirli yine bana bakıp "Tabi kızım ne sandın ben bir kere aşık olurum, ya sen yada kimse benim için" diyor ve ikimizde gülüşüyoruz. Efe bana bakıp diyor ki

"Zor olsa da yanında kalmak isterdim bu gece"
Ona gülümseyip "Çok geç oldu Efe yarın yine bu saatte gitarla" Efe'ye gülümseyip eve doğru koşuyorum. Yarın oluyor gidiyorum oraya ama Efe yok bekliyorum 1 saat, 2 saat sonra eve gidiyorum, yarın yine aynısı sonra yine 6 gün tekrar ediyorum. Efe gelmiyor artık Efe'ye sinirlenmeye başlıyorum ve anneme soruyorum. Annemin dediklerini hala hatırlıyorum.
"Geçenlerde ailesi ile gece trafik kazası geçirmişler, Efe beyninden hasar almış ve babası da ölmüş" demişti şokla anneme bakarak "Anne Efe şimdi nasil" diye sordum. Annem iç çekip "Annesinin Annesindeler Efe hafızasını kaybetmiş, Anneside Kocası ölünce Annesinin yanına taşınmak istemiş canım" demişti o gün yıkılmıştım.
Efe'yi unutmam 7 yılımı aldı. Ve şuan Efe karşımda ve bizim şarkımızı başka bir kıza çalıyor. Hayal kırıklığı ile Efe'ye dönmüş bakarken Efe şarkıyı söylemeye başladı.

"Zor olsada yanında kalmak isterdim bu gece"

Aybike denen kız ise ona bakıyor, gülümsüyor, gözleri Efeyi seviyorum diye pankart açmış Efe'ye bakıyor, evet Efe'ye bakıyordu hayranlıkla, ikisine de baksak iki aşık deriz, zaten öyleler Nehir.

"Şu hayatta kimi sevsem, kime güvensem, kiminle mutlu olsam o kişi beni sırtımdan bıçaklamak zorunda mı?"

Kır ÇiçeğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin