3. Bölüm ✔

2.5K 70 5
                                    

Yazardan

Karahan ailesi

Aile çok mutluydu çünkü kızları bulunmuştu yıllardır aradıkları o kızları...hepsinin içinde ayrı bir heyecan vardı bugün akşamı ise iş yemeği vesilesiyle kızlarıyla tanışacaklardı aslında içlerinde az Üzüntü de vardı çünkü onun bebekliğini ilk kelimelerin gençliğini görememişlerdi ve hepsi bu yüzden çok üzgündü ama artık kızlarını bulduklarına göre onu bırakmaya niyetleri yoktu hepsi hazır olunca yemek için çıktılar.

Esiladan:

Yemek salonuna gelmiştik bu mekanda işlerimize kimse duymasın diye restorant kapatılmıştı arabadan indiğimizde çocuklar önden koşar giderken biz de Buğra ile birlikte kolkola girerek yürüdük içeri girdiğimizde o aile vardı of bu ne kalabalık ya. yaşlı bir o kadarda güzel bir çift mi yanında beş çocuk vay be...oturduğumuzda hemen selamlaştık.

Yazardan

Esila ve ailesi içeri gidince Karahan ailesinin gözleri dolmuştu hepsinin aklındaki kelimeler şunlar da

"mükemmel"

"oha"

"çok güzel"

"aynı annesi"

"aynı babası" gibi kelimeler ve daha niceleri ama hep aynı konuydu genç kadının duru bir güzelliği vardı.

Esiladan:

"Merhaba öncelikle bizimle işbirliği yapmak istediğiniz için teşekkür ederiz bu iki şirket için güzel olur umarım" diye bir konuşma konuşma yapmıştı eşim.

"Biz de çok memnunuz Buğra bey"

 o sırada hepsine tepe tebessüm ettim. 

"hadi o zaman yemeğimizi yiyelim mi " dedim hepimiz kafa salladığımız da garsonlar  bir düzen içinde yemeklerimizi önümüze koyup kapaklarını açtılar. herkese" teşekkür ederiz" "afiyet olsun efendim" sözleri dökülüyordu. yemekte bir yanımda Asel diğer yanında ise Asaf vardı onların yanında ise Buğra vardı.

Tam kibarca kaşı ağzına sokacaktım ki kızımın çığlığı duyuldu ben de korkudan çığlık atıp ona döndüm. 

"ne oldu kızım niye bağırıyorsun" dedim endişeyle o da 

"ya anne Asaf bana kaşığındaki yemeği attı" dedi

 dediğiyle şokla az her Asafa döndüm 

"o da ama aynı çok sessizsiniz ben de az gülelim  istedim dedi masumca dudak büzerek karşımda duranlara baktıklarında hepsi kendini gülmemek için zor tutuyorlar da ben rahatlatmak için 

"gülün gülün kıpkırmızı oldunuz" onlarda hemen hepsi kahkahayı bastılar Asel de  utançtan kıpkırmızı olmuştu Asaf'ın ise hiçbir şey umrunda değildi resmen. Şuna bak sen ya olayı  karıştıran o sonra da içinden sıyrılan  da o ah ah...asel'e döndüm 

"utanma bebeğim sonuçta sen yapmadın yanlışlık oldu" dedim ve onun kızaran yanaklarını öptüm. ayağa kalktım onları dönüp 

"biz bir lavaboya gidip gelelim sizde gülmeyin bebeğim utanıyor "dedim gülerek azıcık da sitemle. Oradan Asel 

" yaa ama sen de gülüyorsun"dedi  ben de susup "tamam tamam" dedim oradan umut abiye dönüp 

"Umut abi oradaki sırt çantasını getirir misin içinde kıyafet olması lazım" dedim oda kafasını sallayıp gitti. ben de kızımla lavaboya girdim. Onu kaldırıp tezgahın oturduğumda kafasını göğsüme koyup sarılıp ağlamaya başladı. içeri melike hanımın en büyük kızı Ayliz abla çantayla geldi endişeli gözlerle bize bakarak 

GERÇEK AİLEM -ESİLA-  [ARA VERİLDİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin